Kilo sorunu yaşayan bireylerin “Hızla zayıflamalıyım” düşüncesi, profesyonel destek almadan çeşitli yöntemler denemelerine yol açmaktadır. Ancak uzmanlar, hızlı çözümlerin sağlıklı olmadığını ve zayıflatıcı ürünlerin bilinçsiz kullanımının ciddi riskler taşıdığını vurguluyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ela Temeloğlu, kalıcı ve sağlıklı kilo kaybının ancak gerekli tetkiklerin ardından kişiye özel planlanan beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleriyle sağlanabileceğini belirtiyor.
‘Çay ya da kahvenin vücuda ne zararı olur ki’ demeyin!
Zayıflama çayları ve kahveleri, içinde bilinmeyen birçok katkı maddesi barındırabilir. Bu maddelerin ne olduğu ve hangi dozda kullanıldığı tam olarak bilinmemektedir. Miktarları belirsiz olan bu bileşikler, vücutta ani yüksek dozlara neden olabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Piyasaya sürülmeden önce bu ürünlerin laboratuvar testlerinden geçmesi, ardından çeşitli deney ve klinik çalışmalarla güvenliğinin ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak bu süreçler çoğu zayıflama ürününde mevcut değildir. Dolayısıyla yan etkileri oldukça fazladır.

İşte göz ardı edilen tehlikeler
Bazı zayıflama çaylarının bağırsakları hızlandırarak yağ yakımını artırdığı iddia edilmektedir. Ancak bu durum, hormonları etkileyebilir ve içerdikleri maddeler metabolizmayı doğrudan etkileyerek karaciğerde zararlı etkiler oluşturabilir. “İlaç değil, sadece çay” düşüncesiyle fazla tüketim, sağlık açısından ciddi sorunlar doğurabilir.
Ödem söktürücü ürünler bile elektrolit dengesini bozarak kalp ritim bozuklukları ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Yüksek dozlarda alındığında ani kalp krizi veya organ yetmezliği gibi ciddi sonuçlar görülebilir. Bu nedenle bu ürünlerin denetlenmesi ve kontrolsüz satışının önlenmesi büyük önem taşımaktadır.

21 gün vaadi ne kadar gerçek?
Üç hafta, kilo vermek için ortalama bir süre olarak kabul edilir. Bu nedenle “21 gün” ifadesi dikkat çekmek amacıyla kullanılmaktadır. Ancak zayıflama süreci kişiden kişiye değişir; her bireyin metabolizması farklı çalışır. Tıbbi olarak zayıflama ilacı kullanıldığında bile kesin bir sonuç garanti edilemez. Dolayısıyla “21 günde kesin zayıflatır” iddiası bilimsel bir temele dayanmamaktadır.
Hızlı zayıflama yağ değil kas kaybına yol açar
Hızlı kilo kaybı, vücutta öncelikle kas kütlesinin azalmasına neden olur, bu yüzden ani zayıflama önerilmez. Sağlıklı bir kilo kaybı sürecinin zamana yayılması gerekmektedir. Kısa sürede kaybedilen kilolar, mide küçülmesi veya iştah dengesinin değişmesiyle ilişkilendirilmez; vücut ilk olarak kas kaybeder, yağ yakımı ise daha sonra başlar. Bu dönemde elektrolit ve mineral kayıpları yaşanabilir, kalp ve böbrek fonksiyonları bozulabilir. Sporla desteklenmeyen ve yetersiz protein alımıyla gerçekleşen hızlı kilo kaybı, sağlıklı ve kalıcı değildir. Hatta 21 günde verilen kilonun bir ay sonra iki katı geri alınabilir.

Diyet normalde bir yıla yayılmalı
Hızla verilen kiloların geri dönüş riski yüksektir. Kilo, ne kadar kontrollü ve yavaş verilir ise iştahı yönetmek ve verilen kiloyu korumak o kadar kolay olur. Kilo verme süresi kişiye göre değişiklik gösterse de, örneğin 30 kilo fazlası olan bir bireyin, bunun yarısını ilk 6 ayda, kalan yarısını ise sonraki 6 ayda vermesi sağlıklı bir sürecin en az 1 yıl sürmesi gerektiğini göstermektedir.
“Herkese uygun diyet” anlayışı doğru değildir
Sadece kişiye uygun diyetler vardır. Ayrıca, diyet sürecinde hiçbir besin grubundan tamamen uzak durulmamalı; vücudun ihtiyaç duyduğu besin öğeleri dengeli ve yeterli bir şekilde alınmalıdır.
Detoksla kilo verilmez
Kişilerin kendi kendine detoks yapma isteğinin arkasında hızlı ve kolay bir şekilde kilo verme arzusu yatmaktadır. Ancak bu yöntemle kilo vermek mümkün değildir. Bu tür uygulamaları tek başına denemek ciddi sağlık riskleri doğurabilir.
Tek tip beslenme
Tek tip beslenme, günlük alınması gereken enerji miktarını azaltırken kaslar için gerekli proteinin de azalmasına neden olmaktadır. Vücudun ihtiyaç duyduğu yağ, karbonhidrat ve protein belirli bir denge içinde alınmalıdır. Aşırı protein tüketimi bağırsak sağlığını bozarak kabızlığa yol açabilir; yalnızca tek tür yağla beslenmek ise safra kesesi sorunlarına veya kolesterol artışına neden olabilir. Bu nedenle bu tür diyetler, normal çalışan bir metabolizmanın gereksinimleri ile uyumlu değildir.
Sağlıklı kilo vermenin püf noktaları
Sağlıklı bir diyet programına başlamadan önce kişinin mutlaka bir hekim kontrolünden geçmesi gerekmektedir. Her birey süreç öncesinde gerekli tahlilleri yaptırmalı; çünkü farkında olmadan tiroit gibi metabolizmayı etkileyen bir sorunla karşılaşabilir. Bu değerlendirme, herhangi bir organik sorunun olup olmadığını belirlemek açısından büyük önem taşır. Tedavi mutlaka kişiye özel olmalı, hekim değerlendirilmesinin ardından ihtiyaç duyulursa diyetisyen desteği alınmalıdır.
Şok diyetler de tehlikeli olabilir
Şok diyetler, hızlı kilo verme yöntemleri gibi kısa süre içinde fazla kilo kaybı sağlamayı hedefler. Ancak yalnızca tek tip beslenmeye dayanan bu diyetler de riskli olabilir. Örneğin, insülin direnci olan bir bireyin uzun süre aç kalması uygun değildir; bu durum insülin dengesini bozabilir. Kolesterolü yüksek olan birine ketojenik diyet önerilmemelidir. Tek tip beslenme sürdürüldüğünde, bir süre sonra kas kaybı gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.
www.sozcu.com.tr internet sitesinde yayınlanan yazı, haber ve fotoğrafların her türlü telif hakkı Mega Ajans
ve Rek. Tic. A.Ş’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.&#




