Kanser tedavisinde doktorlar, yıllardır biyopsi örneklerini mikroskop altında inceleyerek tümörler hakkında karar vermekte. Ancak bu geleneksel yöntem, tümörlerin ne kadar agresif olduğunu gösteren ince detayları gözden kaçırabiliyor. Geliştirilen yapay zeka teknolojisi, doku örneklerini insana kıyasla çok daha ayrıntılı bir şekilde analiz etme yeteneğine sahip.
Şirketin CEO’su Torbjorn Furuseth, “Yapay zekanın gücünü kullanarak kanser tedavisini kişiselleştiriyoruz” açıklamasında bulunuyor. Furuseth, birçok hastanın hâlâ etkili olmayan ve toksik tedavi yöntemlerine maruz kaldığını belirtiyor. Bu yeni teknoloji sayesinde, yalnızca gerçekten ihtiyaç duyan hastalara kemoterapi uygulanabileceği ifade ediliyor.
EN YAYGIN ÜÇÜNCÜ KANSER TÜRÜ
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, kalın bağırsak kanseri, dünya genelinde en yaygın üçüncü ve en ölümcül ikinci kanser türü olarak kayıtlara geçiyor. Avrupa’da yalnızca 2022 yılında 2,74 milyon yeni kanser vakası tespit edildi. DoMore Diagnostics tarafından geliştirilen sistem, bu büyük sağlık sorunu için daha hassas ve hedeflenmiş bir çözüm sunmayı amaçlıyor.
Sistem, Oslo Üniversitesi Hastanesi, Oxford Üniversitesi ve University College London (UCL) arasındaki iş birliğine dayanıyor. Yapay zeka tabanlı algoritma, binlerce dijital doku görüntüsü ile eğitiliyor ve bu görüntülerin analiz sonuçlarıyla ilişkilendirilerek karar verme yetisi kazanıyor.
Araştırma direktörü Andreas Kleppe, bu sistemin insan patologlara göre daha doğru sonuçlar sağladığını vurguluyor. Kleppe, “Yapay zekanın tam olarak neye baktığını bilmiyoruz ama sonuçlarla karşılaştırdığımızda anlamlı bir ilişki var. Patologların gözünden kaçan özellikleri de analiz edebiliyor.” açıklamasında bulunuyor.
‘TABLO ÇOK KARMAŞIK’
Bu analizler, özellikle cerrahi sonrası dönemde büyük bir önem taşıyor. Hastada metastaz olup olmadığını doğru bir şekilde belirlemek, kemoterapi ihtiyacını saptamak için kritik bir aşama. DoMore Diagnostics’in verilerine göre, kalın bağırsak kanseri hastalarının çoğu yalnızca cerrahi müdahale ile iyileşebiliyor. Ancak standart tedavi yöntemleri nedeniyle birçok hasta gereksiz yere kemoterapi almak zorunda kalıyor.
Şirket, 2. evre hastalarının yüzde 96-98’inin ve 3. evre hastalarının yüzde 80’inin bu tedaviden ek bir fayda görmeden yan etkiler yaşadığını aktarıyor. Furuseth, “Metastaz riskinin tam olarak anlaşılması son derece zor çünkü durum oldukça karmaşık.” ifadelerini kullanıyor.
Geliştirilen test, şu anda Avrupa, ABD, Japonya ve Meksika’daki hastanelerde uygulanıyor. Amaç, her hastanın kanserinin ne kadar agresif olduğunu daha hassas bir şekilde belirlemek ve buna uygun tedavi yöntemleri geliştirmek. Bu sistem, “herkese aynı” tedavi yaklaşımını geride bırakarak kanser tedavisini kişiye özel hale getirmek için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.




