Prof. Dr. Pişkin, son yıllarda kimyasal zehirlenmelerin dünya genelinde artış gösterdiğini belirtti. Bu artışın arkasında sanayileşme, küresel ısınma ve kimyasal maddelerin yoğun kullanımı gibi faktörlerin bulunduğunu ifade etti.
“KARIŞIMLAR ÖLÜME GÖTÜREBİLİR”
Pişkin, evlerde en sık görülen kimyasal zehirlenmelerin çamaşır suyunun tuz ruhu veya sirkeyle karıştırılmasından kaynaklandığını vurguladı. Ayrıca, bazı kimyasal maddelerin yanlışlıkla ağız yoluyla yutulması, ciltle teması veya ciltteki yaralarda kimyasal maddelere maruz kalınması durumunda zehirlenmelerin yaşanabileceğini aktardı.
Pişkin, kimyasal zehirlenme nedeniyle yoğun bakımda tedavi gören hastalarda tıbbi müdahalelere rağmen ölüm oranlarının yüksek olduğunu belirterek, tedavinin en kritik aşamasının zehirlenme öncesinde evde alınacak önlemler olduğunu ifade etti.
Evde temizlik yapılırken iyi havalandırılmış ve camların açık olduğu ortamlarda çalışılması gerektiğini söyleyen Pişkin, ürünlerin etiketlerinin yeterince okunmaması nedeniyle önerilen miktardan fazla kimyasal kullanıldığını ve bunun da kimyasal zehirlenmelerin yaygın nedenlerinden biri olduğunu kaydetti.
“KİMYASALA MARUZ KALAN OKSİJENİN BOL OLDUĞU ORTAMDA OLMALI”
Pişkin, kimyasal maddelerin ambalajları dışında, kavanoz, şişe veya bardak gibi kaplarda saklanmaması gerektiğini vurguladı. Çamaşır suyunun suya çok benzediği için yanlışlıkla içme veya yutma gibi durumların sıkça yaşandığını belirtti. Ayrıca, sahte veya kaçak ürünler ile metil alkol gibi maddelere maruz kalmanın kimyasal zehirlenmelere neden olabileceğini ifade etti. Bahçe ve tarla işlerinde kullanılan organofosfat içeren böcek ilaçlarının da kimyasal maruziyete yol açabileceğinin altını çizdi.
Kimyasal madde maruziyeti durumunda ilk adımın kişiyi güvenli bir ortama almak olduğunu belirten Pişkin, şunları ekledi:
“Kimyasal zehirlenmelerde tıbbi müdahaleden önce alınacak önlemler büyük önem taşıyor. Kimyasal zehirlenme yaşandığında ölüm oranı yüksek oluyor. Bu nedenle evde temizlik yaparken ya da bahçede çalışırken alacağımız önlemler, olay gerçekleşmeden önce yapılmalıdır.”
Panik yapmadan 112’yi arayarak maruz kalınan kimyasal maddenin etiketinin fotoğrafını çekip ekiplere iletmek gerektiğini vurgulayan Pişkin, gaz veya buhar maruziyeti durumunda kişiyi oksijen sirkülasyonunun bol olduğu bir yere çıkarmak ve mümkünse maruz kalınan giysileri çıkarmanın önemli olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Pişkin, bazı yaygın yanlış anlayışların tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekerek, “Kimyasal ajanın kazara yutulması durumunda hastayı kusturmamak kritik bir önem taşıyor. Kimyasal madde ağızda ve yemek borusunda yanıklara neden olabilir. Kusturma, mide ve yemek borusunda yırtılmalara sebep olabilir ve bu durum hastanın hayatı için tehlike oluşturabilir.” dedi.
Panik yapmadan sağlık ekiplerinin gelmesini beklemek ve kişinin güvenli bir şekilde hastaneye ulaşımını sağlamak gerektiğini vurgulayan Pişkin, “Kimyasal madde göze veya cilde temas ettiyse, en az 10-15 dakika boyunca cildi veya gözü temiz suyla yıkamak ve göz kapaklarının açık kalmasını sağlamak önemlidir.” şeklinde konuştu.
