Yapılan araştırmada, çocuğun kendini yalnız hissetmesinin sosyal çevreden bağımsız olarak önemli bir faktör olduğu vurgulandı. Çarpıcı bir şekilde, çocukluk döneminde yalnızlık hissi yaşayan bireylerin, yetişkinliklerinde de yalnız olmasalar bile bu duygunun devam ettiği gözlemlendi. Bu durum, erken dönem izolasyonunun beynin uzun vadeli sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bırakabileceğini ortaya koyuyor.
Yaklaşık 1.400 yetişkinden oluşan bir örneklemde, katılımcıların neredeyse yarısı çocukken yalnızlık ve yakın arkadaş eksikliği yaşadıklarını ifade etti. Bu bireylerin orta yaş dönemine daha düşük hafıza ve düşünme becerileriyle başladığı, ayrıca zamanla bu yeteneklerinin daha hızlı bir şekilde gerilediği belirlendi.
Bilim insanları, 13.592 Çinli yetişkinin verilerini içeren kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. 2011–2018 yılları arasında yürütülen takip sürecinde, çocukluk yalnızlığı “sık sık yalnız hissetme ve yakın bir arkadaşın olmaması” şeklinde tanımlandı. Bu tanıma uyan bireylerin yüzde 4,2’lik kesiminin bilişsel gerileme riski en yüksek grup olduğu tespit edildi.
Yedi yıl boyunca tekrarlanan bilişsel testler ve demans gelişimi takibi sonucunda, çocukluk döneminde yaşanan yalnızlık ile demans arasında doğrudan bir ilişki olduğu görüldü. Hem yalnız hisseden hem de yakın bir arkadaşının olmadığını belirten yetişkinlerin demans geliştirme riski yüzde 41 oranında artarken, “Kendimi sık sık yalnız hissediyorum” diyenlerin riskinin ise yüzde 51 yükseldiği gözlemlendi. Yalnızca “yakın bir arkadaşım yoktu” diyenlerde ise belirgin bir risk artışı gözlemlenmedi.
Araştırma, yalnızlığın çocukluk dönemindeki beyin gelişimi için kronik bir stres kaynağı olduğuna ve stres hormonlarının hafıza merkezlerine zarar verebileceğine dikkat çekiyor. Ayrıca, sosyal oyun ve etkileşim eksikliğinin, çocukların güçlü hafıza ve düşünme ağları geliştirmelerini engellediği ifade ediliyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise çocuk ve ergenlerde yalnızlık oranları giderek artış gösteriyor. Kız çocuklarında 5–7 yaş aralığında yalnızlık oranı yüzde 64 iken, bu oran 11–13 yaş grubunda yüzde 73’e çıkıyor. Erkek çocuklarında ise 11–17 yaş grubunun yüzde 26’sı kendini yalnız hissettiğini bildiriyor. Ayrıca, çocukların dörtte biri tüm öğünlerini tek başına tüketiyor; açık havada oyun oynama ve takım sporlarına katılım ise belirgin bir şekilde azalıyor.
Araştırmacılar, çocukluk döneminde yaşanan stres, yoksulluk, ihmal, istismar veya ebeveyn bağımlılığı gibi travmaların beynin yapısını kalıcı olarak değiştirebileceğine ve bireyleri demansa daha yatkın hale getirebileceğine dikkat çekiyor. 2024 yılında gerçekleştirilen başka bir geniş çalışmada, çocuklukta her ek travmatik deneyimin, yetişkinlikte günlük hafıza sorunlarında yüzde 8 artışa yol açtığı bulunmuştu.
Yeni bulgular, çocukluk yalnızlığının demans için önemli bir risk faktörü olduğunu ortaya koyan ilk çalışma olarak JAMA Network Open dergisinde yayımlandı.




