Neurology dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada, beyin içi kanama (intraserebral hemoraji) nedeniyle hastaneye yatırılan 1.600 yetişkinin verileri detaylı bir şekilde incelendi. Araştırmaya dahil edilen katılımcıların yaş ortalaması 75 olarak belirlendi. Ancak aşırı alkol tüketen bireylerde inme görülme yaşının ortalama 64 olarak ölçülmesi, dikkat çekici bir durumu ortaya koyuyor; bu, 11 yıllık bir fark anlamına geliyor.
Ağır içicilerde yalnızca inmenin daha erken yaşta görüldüğü tespit edilmekle kalmadı, aynı zamanda inmelerin ortalama yüzde 70 daha büyük olduğu da belirlendi. Bu durum, inme şiddetinin artmasına ve iyileşme sürecinin daha zor geçmesine neden olabiliyor.
Çalışma, aşırı alkol tüketen kişilerde inme riskinin yanı sıra serebral küçük damar hastalığı belirtilerine de daha sık rastlandığını ortaya koydu. Bu hastalık, beyindeki küçük damarların zarar görmesi sonucunda meydana geliyor ve demans gibi nörolojik sorunların gelişimine zemin hazırlayabiliyor.
Tıbbi testlerde, ağır içicilerin trombosit sayılarının daha düşük, kan basınçlarının ise daha yüksek olduğu gözlemlendi. Bu bulgular, kanamalı inmelerin daha şiddetli yaşanmasına ve iyileşme süreçlerinin zorlaşmasına yol açabiliyor.
Çalışmanın bazı sınırlılıkları da mevcut. Katılımcılar zaman içinde izlenmedi ve içki tüketimleri yalnızca belirli bir zaman dilimi üzerinden değerlendirildi. Ayrıca, bireylerin geçmişte ne kadar alkol tükettikleri veya içki miktarını ne derece doğru beyan ettikleri net olarak bilinmiyor.
Ancak uzmanlar, elde edilen bulguların son derece önemli olduğunu vurguluyor. Dr. Gurol, “Aşırı alkol kullanımını azaltmak, sadece kanamalı inme riskini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda serebral küçük damar hastalığının ilerlemesini de yavaşlatabilir” diyerek sağlıklı bir yaşlanma için alkol tüketiminin azaltılmasını önerdi.
Dr. Gurol’a göre, alkolü bırakmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri özellikle yüksek risk grubundaki bireyler için kritik öneme sahip ve inmenin önlenmesine yönelik çabaların ayrılmaz bir parçası haline gelmeli.




