52 yaşındaki bekar anne April Tate, menopozun doğal belirtileri arasında yer alan hafıza kayıplarını sıradan bir durum olarak değerlendiriyordu. Ancak, bu basit unutkanlık hali, beyninin en kritik bölgesinde yer alan ve ameliyatla çıkarılamayan nadir bir tümörün habercisi çıktı.
Tate’in çarpıcı hikayesi, zararsız gibi görünen nörolojik belirtilerin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini acı bir deneyimle gözler önüne seriyor.
İskoçya’nın Burntisland kasabasında çocuk bakıcısı olarak çalışan April Tate’in yaşadığı bu durum, 2018 yılında baktığı çocuklardan birinin ismini aniden unutmasıyla başladı. Başlangıçta bu durumu menopoz dönemindeki hormonal değişikliklere atfeden Tate, yaşadığı bu kaygı verici durumu rutin bir doktor randevusunda paylaştı. Bu adım, hayatını kurtaran bir dönüm noktası oldu.
Aile hekimi, durumu ciddiyetle ele alarak April’i acil tetkikler için hastaneye yönlendirdi. Yapılan BT taraması, beyninin merkezinde, anatomik olarak son derece tehlikeli bir noktada bulunan bir kitleyi ortaya çıkardı. Teşhis ise, konumu nedeniyle cerrahi müdahaleye uygun olmayan nadir bir beyin tümörü olan “posterior orak hücreli menenjiyom” oldu.
April, o anı şöyle anlatıyor: “Beyin tümörüm olduğunu söylediklerinde aklıma gelen ilk şey, öleceğim oldu. Bu, yıkıcı bir andı. Bekar bir anneydim ve kızım Abby henüz ergenlik dönemindeydi. Tek düşündüğüm, onun yanında olamayacak olmamdı.”
Tek umut: Radyoterapi
Tümörün bulunduğu kritik nokta, cerrahi müdahale imkânını ortadan kaldırsa da, April tedavi sürecine radyoterapi ile başladı.
Tedavi sonrasında yapılan kontrollerde, tümörün önemli ölçüde küçüldüğü belirlendi. Altı ayda bir yapılan kontroller, zamanla yıllık izlemeye dönüştü.
April Tate’in hikayesi, erken teşhisin önemini ve en zor anlarda bile umudun nasıl bir zafere dönüşebileceğini gösteren ilham verici bir örnek olarak hafızalarda yer etti.