Yoğun sigara ve alkol tüketiminin, ağızda 2 hafta veya daha uzun süren yaralara yol açabileceği ve bu durumun ağız kanseri riskini artırdığı belirtildi. RTEÜ Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Gümrükçü, bu konudaki endişeleri dile getirerek, “Yüksek oranda sigara ve alkol kullanımı ağız kanserine yol açan önemli etkenler arasında yer alıyor. Özellikle sigara kullanımına bağlı olarak sıkça görülen alt dudak yaraları, geçmeyen yaralar durumunda ciddiyet taşıyor. Bu tür yaralardan biyopsi alarak kanser hücrelerine rastlayabiliyoruz. Ağız kanserinin özelliği, ağrısız ve sinsi bir şekilde ilerlemesidir. Bu nedenle hastalık, tespit edildiğinde çevre dokulara da sıçramış olabilir. Dolayısıyla tedavi süreci zorlaşır. Kişiler, ağızlarında 15 günden uzun süredir geçmeyen inatçı yaralar varsa, hemen biyopsi yaptırmayı düşünmelidir. Klinik görünüm, bize hastalığın durumu hakkında önemli ipuçları veriyor. Patoloji sonuçları ile kesin bilgiye ulaşabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘ESTETİK, FONKSİYONEL VE PSİKOLOJİK ETKİLERİ OLABİLİR’
Ağız kanserinin yaratabileceği sorunlara dikkat çeken Doç. Dr. Gümrükçü, “Ağız kanseri, yumuşak ve sert dokuları etkileyebilir, yüz bölgesine yayılabilir. Bu durumda, çevresindeki sağlıklı dokularla birlikte geniş bir cerrahi müdahale gerekmektedir. Bu da estetik açıdan bir sorun oluşturabilir. Ayrıca, hastalar fonksiyonel kayıplar yaşayabilir. Ağız kanserinin hastalar üzerindeki etkileri, estetik, fonksiyonel ve psikolojik boyutlarıyla oldukça ciddidir” dedi.
‘ERKEN TEŞHİS ÇOK ŞEYİ ENGELLEYEBİLİYOR’
Kişilerin yılda 1 veya 2 kez diş hekimine kontrol yaptırmasının önemine değinen Gümrükçü, “Ağız kanseri riskini azaltmak için alkol, sigara ve madde kullanımı konusunda bilgilendirmeler yapılmalı. Aynı zamanda, ağızda görülen yaralara karşı dikkatli olunmalı ve uzun süre geçmeyen yaralar için mutlaka diş hekimine başvurulmalıdır. Erken teşhis, birçok sorunun önüne geçebilir. Kişi, ağız sağlığı ile ilgili farkındalık geliştirmeli ve düzenli muayenelere katılmalıdır. Hem klinik hem de radyografik muayenelerle gerekli tanılar konulabilir” şeklinde konuştu.
