Türk Hematoloji Derneği, 58. kuruluş yılı dolayısıyla 51. Ulusal Hematoloji Kongresi’ni Antalya’da gerçekleştirdi.
Kongre sonrası yapılan basın toplantısında, Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, Kronik Miyeloid Lösemi (KML) ile ilgili hasta ve hekimler arasında yapılan anketin sonuçlarını aktardı. Temmuz-Aralık 2024 tarihleri arasında 129 hematolog ve 120 KML hastasının katılımıyla gerçekleştirilen ankette, hastaların tedavi süreci, hastalığın gidişatı ve günlük yaşama etkileri hakkında bilgi almak istedikleri, hekimlerin ise tedavinin güvenliği ve hastaların düzenli takibinin önemine vurgu yaptığı belirlendi. Ayrıca, hastaların tedaviye uyumsuzluğunun en sık nedeninin “ilacı almayı unutmak” olduğu, muayene sürelerinin ise uluslararası kılavuzlara rağmen beklenenden kısa olduğu tespit edildi.
“GEÇİŞ PROGRAMLARI GELİŞTİRİLMELİ”
Türk Hematoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Şule Ünal Cangül, çocukluk çağı hematolojik hastalıklarında hastanın erişkinliğe geçiş sürecinin planlanması gerektiğini vurguladı. Cangül, “Genç bireylerin Çocuk Hematolojisi kliniklerinden Erişkin Hematoloji kliniklerine geçişinin yapılandırılması ülkemiz için önem taşımaktadır” dedi. Cangül, 18 yaşını geçmiş bireylerin hala Çocuk Hematoloji Klinikleri’nde takip edildiğini, geçişin bir gecede gerçekleşemeyeceğini ve zamana yayılması gerektiğini ifade etti. Bu süreçte hastaların bilgileri ve öykülerinin devri, psikososyal hazırlık ve erişkin kliniği ile tanışma gibi unsurların önemli olduğunu kaydetti.
“DEMİR EKSİKLİĞİ TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR”
Prof. Dr. Cangül, demir eksikliği anemisine dair de önemli bilgiler paylaştı. “Demir eksikliği, Türkiye’de ve dünya genelinde bir halk sağlığı sorunudur” diyerek, DSÖ verilerine göre dünya nüfusunun %24.8’inin anemik olduğunu ve bu olguların yarısında demir eksikliğinin etkili olduğunu belirtti. Özellikle çocuklar, kadınlar ve yaşlılar arasında demir eksikliğinin daha yaygın görüldüğünü ifade etti.
“DEMİR EKSİKLİĞİ NASIL ÖNLENİR?”
Prof. Dr. Cangül, demir eksikliğini önlemek için önerilerini sıraladı. Ülkemizde doğurganlık çağındaki kadınların %30’unun üzerinde demir eksikliği sorunuyla karşılaştığını, bu durumun gebelikte daha da önemli hale geldiğini vurguladı. Ayrıca, yaşlı bireylerde beslenme yetersizlikleri ve kronik hastalıkların demir eksikliği oranını artırdığını belirtti.
Demir eksikliğinin belirtileri arasında yorgunluk, solukluk ve çarpıntının yer aldığını ifade eden Cangül, çocuklarda ağız köşelerinde yaralar ve gelişim geriliği gibi durumların da önemli belirtiler olduğunu aktardı. Tanı için tam kan sayımı ve kanda demir düzeyleri ile serum ferritin değerlerinin kontrol edilmesi gerektiğini vurguladı.
Demir bakımından zengin gıdaların tüketilmesi gerektiğini belirten Cangül, “Kırmızı et, kurubaklagiller, kümes hayvanları, balık ve koyu yeşil yapraklı sebzeler demir açısından zengindir” dedi. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan “Demir Gibi Türkiye” projesi sayesinde çocuklara demir desteği sağlanarak demir eksikliği prevalansının azaltılması hedefleniyor. Ayrıca, gebelere demir desteği verilerek, doğum döneminde yaşanabilecek risklerin önüne geçilmesi amaçlanıyor.
Demir eksikliği durumunda hekim önerilerine göre ağızdan veya damariçi/kas içi demir tedavileri uygulanabileceğini belirten Cangül, erken tanı ve etkili toplum sağlığı programları ile demir eksikliği sıklığının azaltılabileceğini vurguladı.
YENİLİKÇİ İLAÇLARA VE KANSER İLAÇLARINA ERİŞİMDE YAŞANAN SORUNLAR
Türk Hematoloji Derneği Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Selami Koçak Toprak, akıllı ilaçların ve kişiselleştirilmiş tedavilerin umut verici olduğunu belirtti. CAR T-hücre tedavisinin önemli bir başarı olduğunun altını çizen Toprak, ilaçlara erişim sorunlarına da dikkat çekti. Geçtiğimiz yıl dünya ilaç pazarının 1,5 trilyon doların üzerinde bir satış hacmine ulaştığını ifade ederek, ABD’nin bu pazarın neredeyse %45’ini oluşturduğunu, Türkiye’nin ise 10,3 milyar dolarlık büyüklüğüyle 19. sırada yer aldığını belirtti.
Prof. Dr. Toprak, Amerikan Hematoloji Derneği’nin 2024 verilerine göre, hematolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar için ABD’deki kıtlıkların tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını aktardı. Türkiye’nin yenilikçi ilaçlara erişim oranının %6 ile sondan ikinci sırada bulunduğunu belirtti. 2024 yılı itibariyle tüm kanser ilaçlarına erişim oranlarının Almanya’da %96, İsviçre’de %65 ve Avrupa ortalamasının %52 iken, Türkiye’de ise bu oranın %10’un altında olduğunu vurguladı.
Türkiye’de hematolojik kanser hastalarının ilaçlara erişimindeki en büyük engeller arasında geri ödeme süreçleri ve tedarik zinciri sorunları yer alıyor. Yüksek etkili yeni nesil akıllı ilaçların ve immünoterapilerin geri ödeme sistemine ya hiç dahil edilmediği ya da kısıtlı endikasyonlarla alındığı bildirilmektedir.




