Kalp, Felç ve Alzheimer
Diş Faktörü – 3 –
Ağız Sadece Ağız Değildir
Günümüz modern tıbbında “ağız”, basit bir organ olmanın ötesinde, bir sistemin başlangıç noktası olarak değerlendirilmektedir.
Ağız florası, bağırsak sağlığının göstergesi, bağışıklık sisteminin bir vitrinidir ve kalp, beyin ile akciğerler için destekleyici bir rol üstlenir.
Ağızda meydana gelen her tür iltihap, vücudun çeşitli bölgelerini etkileyebilecek potansiyele sahiptir. Diş eti kanaması, bu sürecin başlangıcını simgelerken, sonuçları diyabet, romatizma ve hatta beyin fonksiyon bozuklukları ile sonlanabilir.
Diş Eti Hastalığı ve Diyabet: İki Yönlü Bir Yol
Tip 2 diyabet hastaları arasında diş eti hastalıklarının daha sık görüldüğü gözlemlenmektedir.
Yüksek kan şekeri, ağızda bakterilerin çoğalması için uygun bir ortam sağlar ve bağışıklık sistemini zayıflatır. Ancak, bu ilişki tek yönlü değildir; diş eti hastalığı bulunan bireylerde de kan şekeri kontrolü zorlaşmaktadır.
Kronik periodontitis, insülin direncini artırarak diyabetin ilerlemesine katkıda bulunabilir (Kaynak: Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 2021).
Tükürük Testiyle Teşhis Edilenler
– pH dengesizliği: Reflü ve çürük riski
– Bakteri yoğunluğu: Gingivitis veya ileri çürük
– İnflamasyon belirteçleri: Kalp riski tahmini
– Yakında: Alzheimer’a zemin hazırlayan bakteriyel profiller
Hamilelik ve Erken Doğum
Periodontitis yaşayan hamile kadınlarda, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı riski yaklaşık %50 oranında artış göstermektedir.
Bunun sebebi, iltihaplı dokuların vücutta salgıladığı prostaglandinlerdir. Bu kimyasallar, rahimde kasılmaları tetikleyerek doğumun başlamasına neden olabilir.
Hamilelik döneminde diş eti kanaması fizyolojik bir durum olsa da, iltihaplı dokuların göz ardı edilmesi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Ağız Sağlığı Neden Bu Kadar Önemli?
Çünkü vücutta kronik düşük dozda iltihap yaratan hastalıkların büyük bir kısmı ağızdan kaynaklanmaktadır.
Ağızda biriken bakteriler, bağışıklık sistemini sürekli aktif tutarak hücrelerin yorgun düşmesine, dokuların zarar görmesine ve diğer hastalıkların gelişmesine zemin hazırlamaktadır.
Lavabodaki Küçük Belirti, Vücutta Büyük Sorundur
– Diş eti iltihabı → Damar duvarı iltihabı → Kalp krizi
– Ağız kokusu → Bakteriyel flora bozulması → Alzheimer riski
– Diş çekimi sonrası iyileşmeyen yara → Bağışıklık yetersizliği → Sistemik enfeksiyon
Tüm bu durumlar, ağız sağlığının aslında basit bir mesele olmadığını açıkça göstermektedir.
Ağız, bazen en değerli erken uyarı sistemi olarak işlev görmektedir; ancak bu sinyalleri duymak önemlidir.
Diş Eti Hastalığı Olanda Şu Uzmanlar İşin İçinde Olabilir
– Diş hekimi: Klinik ve görüntüleme tanısı
– Kardiyolog: Damar iltihabı ve ateroskleroz riski
– Nörolog: Alzheimer takibi, koku bozukluğu değerlendirmesi
– Romatolog: Bağ doku hastalığı dışlaması
– Kadın doğum: Gebelikte erken doğum riskinin yönetimi
Türkiye’de Ağız Sağlığı Verisi (TÜİK & WHO, 2023)
– Erişkinlerin %67’sinde diş eti kanaması ya da çekilmesi bulunuyor.
– 45 yaş üzeri bireylerin %52’si diş taşı temizliği yaptırmıyor.
– Her 3 kişiden 1’i, yalnızca diş ağrısı olduğunda diş hekimine gitmektedir.
Romatoid Artrit: Diş İltihabı ile Eklem İltihabı Bağlantısı
Diş eti iltihabına neden olan bazı bakterilerin, romatoid artrit hastalarında bağ dokusu yıkımını tetiklediği gösterilmiştir. Özellikle Aggregatibacter actinomycetemcomitans adlı bakteri, eklemlerdeki otoimmün süreci uyarabilmektedir.
Ağızda başlayan bir bağışıklık bozukluğu, vücudun kendi eklemlerine karşı savaş açmasına neden olabilir (Kaynak: Science Translational Medicine, 2016).
Ağız Kokusu Sadece Sosyal Sorun Değildir
Kronik ağız kokusu (halitozis), bazen sistemik hastalıkların ilk belirtisi olarak karşımıza çıkabilir.
İşte dikkat edilmesi gereken hususlar:
Alzheimer ilişkisi
– Ağız hijyeninin bozulması, erken evre unutkanlık ve davranış değişikliklerinin habercisi olabilir.
– Diş fırçalamayı unutmak veya ihmal etmek, ağız florasında çürük bakterilerin artışına neden olmaktadır.
– Koku, Alzheimer’ın dolaylı ve sessiz bir habercisi olabilir.
Kanser ilişkisi
– Ağız, boğaz, bademcik ve mide kanserlerinde çürük et benzeri bir koku oluşabilmektedir.
– Fusobacterium nucleatum gibi bakteriler, ağız kokusuna ve aynı zamanda kolon kanseri riskine yol açabilir.
(Kaynak: Cancer Research Journal, 2020). Eğer ağız kokusu kalıcı, tek taraflı, metalik veya çürümüş bir kokuysa, yalnızca diş sağlığı değil, tüm sistemin kontrol edilmesi gerekmektedir.