Yılda iki kez yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Finansal İstikrar Raporu’nun Mayıs 2025 versiyonu yayımlandı. Bu rapor, ekonomideki mevcut durumun olumlu olduğu, bankanın finansal sistemdeki sorunları aldığı kararlar ve yaptığı düzenlemelerle etkili bir şekilde yönettiği mesajını taşıyor. Ancak metnin derinliklerine inildiğinde, sistemdeki kırılganlıklar ve olası riskler açık bir şekilde ortaya çıkıyor. İşte rapordan dikkat çeken bazı önemli noktalar:
• Hanehalkı finansal yükümlülükleri içinde en hızlı artış gösteren iki kalem, taksitsiz bireysel kredi kartı harcamaları (BKK) ve kredili mevduat hesapları (KMH) oldu. Bu iki kalemin toplamı Mart 2025 itibarıyla 1,365 milyar TL ile 537 milyar TL’yi birleştirerek 1,902 milyar TL’ye ulaştı. Bu durum, bireylerin geçim sıkıntısı nedeniyle temel ihtiyaçlarını borçlanarak karşıladığını gösteriyor. Taksitli ödemelerin, özellikle dayanıklı tüketim mallarında durgun seyir izlediği dikkat çekiyor.
• İhtiyaç kredisi faiz oranları, 2025 yılı Mart ayı itibarıyla 10 puan artarak yüzde 73 seviyesine yükseldi. KMH ve BKK için geçerli olan nakit çekim faizleri ise yıllık bileşik olarak yüzde 80 düzeyine ulaşmış durumda.
• Reel sektörün finansal yükümlülüklerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYİH) oranı, Mart 2024 ile Mart 2025 arasında yüzde 29,1’den yüzde 27,1’e geriledi. Bu düşüş, TL kredilerinde yüzde 16,9’dan yüzde 13,8’e bir azalma olarak kendini gösterdi. Yabancı para kredileri ise bir yıl içinde 115,8 milyar dolardan 160,8 milyar dolara yükseldi. Bu veriler, kredi daralması ve döviz borçlarının artışıyla firmaların kur riskine daha açık hale geldiğini ortaya koyuyor. Ekonomide bir durgunluk olasılığının arttığı yönünde uyarılar da yapılıyor.
• Halka açık şirketlerin karlılık, likidite ve finansman giderlerini karşılama göstergelerinde önemli bir bozulma gözlemleniyor. Örneğin, net karın net satışlara oranı 2023’te yüzde 6,5 iken, 2024’te yüzde 3,5’e ve 2025’in ilk çeyreğinde yüzde 3,1’e geriledi. Likit aktif oranı 2025’te yüzde 17,8’e düşerken, finansal giderleri karşılama oranı ise 1,5’e kadar inmiş durumda. Bu veriler, yatırım duraklaması, kitlesel işçi çıkarmaları ve firmaların bankalara olan borçlarını geri ödeyememesi gibi risklerin ortaya çıkabileceğini işaret ediyor.
• Bireysel krediler segmentinde, ihtiyaç kredilerindeki tahsili gecikmiş alacaklar (TGA) oranı yüzde 4,7’ye, BKK’de ise yüzde 3,9’a yükselmiş durumda. TCMB, Eylül 2024’te kredi kartı azami akdi faizlerinde dönem borcuna göre farklılaşarak, kredi kartı borçluluğunu azaltmayı teşvik etmişti. Gecikmeli ödemelerin oranı, ihtiyaç kredilerinde yüzde 5,4, BKK’de ise yüzde 5,1 seviyesine ulaşmış durumda. 2025’in ilk çeyreğinde bireysel kredilerin TGA tutarı 148 milyar TL’ye ulaşmışken, KOBİ kredilerinde de benzer bir artış gözlemleniyor.
• 2024 Eylül’ünden 2025 Mart ayına kadar olan dönemde, yakın izleme altında olan ve yapılandırılan kredi bakiyesi 41 milyar TL artışla 72 milyar TL’ye, BKK bakiyesi ise 53 milyar TL artışla 107 milyar TL’ye yükselmiştir. En az 1 gün gecikmeli toplam borcun, toplam BKK bakiyesine oranı yüzde 27,3’e kadar çıkmıştır.
• 19 Mart İmamoğlu operasyonu sonrasında dövize yönelim başlamış ve 2024 yılının sonuna kadar yabancı para (YP) mevduatta 34,6 milyar dolar artış gözlemlenmiştir. Altın ve avronun dolara karşı değer kazanması nedeniyle, pariteden arındırılmış olarak YP mevduat değişimi 18,1 milyar dolar düzeyindedir.
• Son dönemde en hızlı büyüme gösteren yatırım aracı, portföy değeri 5 trilyon TL’ye ulaşan yatırım fonları olmuştur. 2023 Haziran ayından bu yana yatırım fonlarının portföy değeri yaklaşık 4 trilyon TL artmıştır. Bu süreçte serbest döviz fonlarının büyüklüğü 1,3 milyar dolardan 49 milyar dolara yükselmiştir. Bu durum, yatırım fonlarının dolarizasyonun önemli bir unsuru haline geldiğini göstermektedir. 19 Mart sürecinde para piyasası fonlarında ciddi bir çıkış yaşanmış, devlet tahvillerindeki satış dalgası bu fonların değerini de olumsuz etkilemiştir. TCMB, bu noktada 59,7 milyar TL tutarında TLREF’e (Türk Lirası Gecelik Faiz Oranı) endeksli ve 64 milyar TL tutarında sabit kuponlu DİBS senedini doğrudan alım ihaleleri ile portföyüne eklemiştir.
• 19 Mart Darbe Girişimi sonrası, önce gecelik borç verme oranı, ardından politika faizinin artırılması ile aktarım mekanizması tüm faizleri yukarı yönlü etkilemiştir. İhtiyaç kredileri 8,5 puan, ticari kredi faizleri 8,9 puan artarken, mevduat faizlerindeki artış 9,3 puanı bulmuştur. DİBS getirileri de kısa vadelilerde 680 baz puan, uzun vadelilerde 510 baz puan yukarı yönlü bir hareket göstermiştir.
82 sayfalık bu teknik rapordan elde edilen bulgular, zaten mevcut kırılganlıkları barındıran finans sisteminin, 19 Mart operasyonu ile nasıl büyük bir sarsıntı yaşadığını rakamlarla gözler önüne seriyor. Ekonomide bir durgunluk senaryosunun devreye girmesi durumunda, bireysel ve ticari kredilerde daha ciddi sorunlar yaşanma riski ile birlikte, finansal sisteme de sıçrama tehlikesinin bulunabileceği değerlendiriliyor.