1. Haberler
  2. EKONOMİ
  3. Emekli ve Aile Yılları: Gerçekler Sembollerin Arkasında

Emekli ve Aile Yılları: Gerçekler Sembollerin Arkasında

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024 yılını “Emekli Yılı”, 2025 yılını ise “Aile Yılı” olarak duyurdu. Ancak bu ilanlar, halkın gerçek yaşam koşullarında karşılık bulmadı. İlan edilen bu temalar, ekonomik ve sosyal krizlerin üzerini örtmeye yönelik bir propaganda aracı olarak değerlendiriliyor. Emekliler için 2024, “sefalete mahkûm olma yılı” olarak anılırken, aile yılı olarak ilan edilen 2025’in ilk 9 ayında, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu raporuna göre, aile içindeki erkekler tarafından 104 kadın hayatını kaybetti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, AKP iktidarının “aile yılı” söyleminin gençleri yalnızca evliliğe, kadınları ise çocuk doğurmaya teşvik eden bir politika olduğunu ifade etti. Şimdi gözler 2026’nın ne yılı ilan edileceğine çevrildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Emekli Yılı” olarak ilan ettiği 2024, gerçekte sefaletle anıldı. Milyonlarca emekli, açlık sınırının altında maaşlarla yaşam mücadelesi vermek zorunda kaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Aralık 2024 itibarıyla açlık sınırı 21.400 TL iken, en düşük emekli maaşı 12.500 TL seviyesindeydi. Bu durum, emeklilerin temel gıda ve yaşam ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekmesine sebep oldu. SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına yapılan %15,75’lik artış, açlık sınırının altında kalırken, dul ve yetim maaşları da ciddi bir şekilde yetersiz kaldı. Emekliler, elektrik, doğalgaz ve gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekti. Emekliler platformları, “Biz bu yılı sefalet yılı olarak hatırlayacağız” diyerek sokaklara çıkarak tepkilerini dile getirdi. Hayat pahalılığı ve artan temel giderler, emeklilerin yaşam standartlarını olumsuz etkiledi.

Genç nüfus da bu yılların ilanından olumsuz etkilendi. İşsizlik ve hayat pahalılığı, gençlerin gelecek kaygısını artırırken, “Emekli Yılı” ve “Aile Yılı” gibi sembolik adlar, gençlerin ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmekten uzak kaldı.

2025: AİLE YILI MI, ÖLDÜRÜLEN KADINLAR YILI MI?

2025’in “Aile Yılı” ilanı, kadın hakları savunucularından ciddi tepkiler aldı. İktidarın aile vurgusu, kadınları evle sınırlayan bir yaklaşım olarak eleştiriliyor. Feminist örgütler ve kadın dernekleri, “Aile Yılı”nın kadınları evine hapseden bir slogan haline geldiğini belirtiyor. Ekonomik kriz ve yoksullaşma, aile kavramını koruyucu değil, baskıcı bir çerçeveye dönüştürdü. Kadınların iş gücüne katılımını artıracak ve eğitim fırsatlarını destekleyecek somut politikalar yerine sembolik ilanlarla yetinmek, toplumsal sorunların görmezden gelinmesi anlamına geliyor.

AİLE YILINDA 9 AYDA 290 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, “Eylül 2025 Kadın Cinayetleri Raporu”nda, 1 Ocak – 30 Eylül 2025 tarihleri arasında 290 kadının öldürüldüğünü vurguladı. Bu kadınlardan 123’ü evli, 73’ü bekar, 27’si boşanmış ve 8’i dini nikahlıydı. İlk 9 ayda öldürülen kadınların 147’sinin ateşli silahla, 56’sının kesici aletle, 14’ünün ise boğularak hayatını kaybettiği aktarıldı. Raporda, aile içinden erkekler tarafından 104, boşandığı veya boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından 41, ayrılmak istediği erkek tarafından 18, birlikte yaşadığı erkek tarafından 29, tanıdığı bir erkek tarafından 12 kadının öldürüldüğü belirtildi.

AYLİN NAZLIAKA: “AİLE YILI DEĞİL, ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE YILI OLMALIYDI”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, “2025 yılında 10 ayda 68 çocuk işçi hayatını kaybetti. Uygulanan politikalar nedeniyle son 12 yılda en az 800 çocuk işçi yaşamdan koparıldı. Her dört çocuktan biri çalışmak zorunda kalıyorsa, çocuklar iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyorsa, 2025 yılı Aile Yılı değil, Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı ilan edilmeliydi” dedi.

Nazlıaka ayrıca, “Gençlerin sorunlarına odaklanmayan, yoksulluğu yok sayan, açlıkla sınanan çocukların ne yiyip içeceğini düşünmeyen ve kazanılmış hakları sürekli budamaya çalışan AKP iktidarı, temel sorunları görmezden geliyor. Aile içi şiddet vakaları arttı. Açlık ve yoksulluk nedeniyle yaşanan intihar vakaları gizleniyor. İşsizlik oranları her geçen gün yükseliyor. İnsanlar ruhsal sorunlar yaşıyor. Manda yoğurduyla, kestane balıyla beslenenler bu yaşananları görmüyor! Evlenin ve doğurun dayatması dışında bir icraat yok” şeklinde konuştu.

“ŞİDDET SARMALI MI YOKSULLUKLA SINAN MI?”

Ailenin kutsal olduğunu biliyoruz ancak hangi aile kutsal? Şiddet sarmalına hapsolan mı, yoksa yoksullukla sınanan mı? İktidar, içi boş söylemleri bir kenara bırakmalı. En temel insan hakkı olan yaşam hakkı dahi gasp edilen çocukların geleceği için mücadele etmelidir. 2025 Aile Yılı değil, Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı olmalıydı. MESEM eliyle çocuklar ölüme sürüklenmemeliydi” dedi.

2026’YI NE YILI OLACAK?

Şimdi gözler 2026’ya çevrildi. Peki, bu kez toplum yıllardır beklediği dönüşümü görebilecek mi? Yoksa yine bir slogan olarak mı kalacak?

Emekli ve Aile Yılları: Gerçekler Sembollerin Arkasında
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.