Türkiye, yeni yılı ekonomik zorluklar içinde karşılamaya devam ediyor.
Birçok uyarı işareti ve işletmelerin açılış-kapanış verileri, ekonomik sıkıntının boyutlarını gözler önüne seriyor. 2025 yılının ilk 11 ayında, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) tarafından açıklanan verilere göre 102 bin 976 esnaf kepenk indirdi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ise 25 bin 987 şirketin kapandığını bildirdi. Aynı dönemde, 288 bin 447 esnaf işletmesi ve 100 bin 984 şirket açılışı kaydedilmesine rağmen, uzmanlar bu durumun sağlıklı bir ekonomik hareketlilikten ziyade, ekonomik sıkışmanın getirdiği bir yönelimi, hatta “çöküşü” işaret ettiğini belirtiyor.
TOBB, 2024’ün ilk 11 ayına göre kurulan şirket sayısında yüzde 1.8’lik bir düşüş olduğunu kaydederken, gerçek kişi ticari işletme açılışlarının ise yüzde 11.7 arttığını açıkladı. TESK, sicil tescil sayısında 823 kişilik bir artış yaşanırken, kapanış sayısının 17 bin azaldığını bildirdi. TESK Başkanı Bendevi Palandöken, açılışların artışının arkasında, güvence ve yeterli sabit gelir imkânlarına ulaşamama sorununun yattığını vurguladı.
Palandöken, “KPSS’yi kazanamamış ya da atanmamış gençlerin, özel sektörde sorun yaşayanların esnaflığa yöneldiklerini gözlemliyoruz. Ancak bilgisizlik ve ekonomik zorluklar nedeniyle kapanışlar da kaçınılmaz oluyor” dedi. İşletmelerin artık aileden çocuklara geçmediğine dikkat çeken Palandöken, bu durumun ciddi bir değişimi işaret ettiğini belirtti:
ESNAFLIK UMUT OLDU
“Geçmişte esnaf, işini büyütüp tüccar veya sanayici olurdu. Şimdiyse küçük esnaf yok olma tehlikesi ile karşı karşıya, sanayiciler ise esnaflığa yöneliyor.”
Ekonomist Arda Tunca, sanayinin analitik bir organizasyon, uyum ve verimlilik artışı gerektirdiğini, Türkiye’nin ise emek yoğun ve geleneksel sektörlere sıkıştığını ifade etti. Tunca, “Sanayi, giderek ticarete ve esnaflığa doğru geriliyor” diyerek, bu durumun açılan işletmeleri sağlıklı bir genişleme ve dinamizm göstergesi olmaktan çıkardığını vurguladı.
Tunca, firmaların yalnızca yeni iş alanları açarken zorlanmadığını, aynı zamanda işten çıkarmalara yöneldiğini de hatırlattı. Bu durumun üst düzey pozisyonları bile hedef aldığını belirten Tunca, “Nitelikli karar alma süreçlerini gerektiren bir üretim ortamı; bu maaşları taşıyacak bir yapı kalmadı” dedi.
İşini kaybeden nitelikli çalışanların danışmanlık ve proje bazlı hizmetler sunmak üzere şirket kurmaya yöneldiğini aktaran Tunca, bu girişimlerin büyük kısmının sürdürülebilir olmadığını vurguladı:
“Şirketler dışarıdan bu hizmetleri almaktan kaçınıyor. Zaten maliyetlerden kurtulmak için işten çıkarmalar yapıldı. Girişimlerin hızlı bir şekilde açılıp kapanması, Türkiye’deki yapısal bozulmanın istihdam piyasasına yansımasının bir göstergesidir. Türkiye ekonomisinin çöküşü, dünyada ‘gelişmekte olan’ (emerging market) statüsünde değil, ‘frontier market’ olarak adlandırılan daha sınırlı piyasa kategorisinde değerlendirilen bir durumdur. Üretimi desteklemeyen ekonomi politikası büyük ölçüde yurtdışından para bulmaya dayanıyor. Şirket açılışları ancak ekonominin iyi gittiği, istihdam kayıplarının olmadığı ve yeni iş sahalarının sürdürülebilir olduğu koşullarda olumlu bir işaret taşır.”




