Yükseköğretim Kurulu, 2025 yılı için güncel öğrenci ve akademisyen istatistiklerini paylaştı. YÖK’ün Kasım 2025 verilerine göre, Türkiye’de örgün öğretim, açık ve uzaktan öğretim dâhil olmak üzere toplam 6 milyon 715 bin 761 yükseköğretim öğrencisi bulunuyor.
Örgün eğitimde kayıtlı olan 3 milyon 714 bin 449 öğrencinin 2 milyon 571 bin 297’si lisans, 1 milyon 143 bin 152’si ise önlisans programlarında öğrenim görüyor. Açık ve uzaktan eğitimde ise 3 milyon 1 bin 312 öğrencinin 1 milyon 921 bin 32’si önlisans, 1 milyon 80 bin 280’i lisans programlarına devam ediyor.
2025 yılı itibarıyla üniversite öğrencilerinin sayısının 7 milyona yaklaşması, barınma sorununu da beraberinde getirdi. Özellikle üniversitelerin yoğun olduğu büyükşehirlerde ve öğrenci kentlerinde konut kiraları tarihi seviyelere ulaştı. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerde üniversitelere yakın semtlerdeki kiralar, yıllık bazda çift haneli oranlarda artış gösterdi.
Öğrenci yurtları sayısının yetersiz kalması nedeniyle kiralık ev arayışındaki öğrencilerin en çok tercih ettiği 1 artı 1 ve 2 artı 1 dairelerin kira bedelleri, birçok şehirde asgari ücreti geçti.
Yıl içinde gerçekleştirilen piyasa araştırmaları, İstanbul’daki ortalama kira bedellerinin 30 bin lira seviyelerine yaklaşırken, Ankara ve İzmir’de 25 bin liranın üstüne çıktığını ortaya koydu. Anadolu şehirlerinde artış oranları büyükşehirlere kıyasla daha düşük olmasına rağmen, gelir düzeyi dikkate alındığında barınma maliyetleri öğrenciler için benzer bir yük oluşturdu.
DEVLET YURTLARI YETERSİZ KALDI, ÖZEL YURTLAR CEP YAKTI
Devlet yurtlarının kapasite sorunu 2025 yılında da devam ederken, yerleşemeyen öğrenciler özel yurtlara veya kiralık evlere yönelmek zorunda kaldı. Özel yurt ücretleri yıl boyunca artarak büyükşehirlerde aylık 10 bin liradan başlayıp 60-70 bin liraya kadar yükseldi. Bu durum, dar gelirli ailelerden gelen öğrenciler için barınmayı neredeyse imkansız hale getirdi. Birçok öğrenci, yüksek yurt ve kira bedelleri nedeniyle kalabalık evlerde yaşamak zorunda kaldığını, bazı öğrencilerin ise üniversite eğitimini dondurduğunu ya da okulu tamamen bıraktığını dile getirdi.
BARINMA KRİZİ GÜNLÜK YAŞAMI VURDU
Barınma maliyetlerindeki artış, öğrencilerin günlük yaşamını da derinden etkiledi. 2025 yılı boyunca yapılan araştırmalar, üniversite öğrencilerinin büyük bir kısmının düzenli beslenmekte zorlandığını ve öğün atlamak durumunda kaldığını gösterdi. Gıda, ulaşım ve kırtasiye giderleri, öğrencilerin bütçelerinde en hızlı artan kalemler arasında yer aldı. KYK burs ve kredileri, yıl boyunca yapılan sınırlı artışlara rağmen, öğrencilerin temel ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldı. Birçok öğrenci, eğitimine devam edebilmek için yarı zamanlı ya da kayıt dışı işlerde çalışmak zorunda kaldı.
SENDİKALARDAN “EĞİTİM ARTIK LÜKS” UYARISI
Eğitim sendikaları, öğrencilerin eğitimden kopma eğilimlerini ekonomik koşullarla ilişkilendirdi. Eğitim-İş Sendikası, 2025 yılında yaptığı açıklamada “üniversite eğitiminin artık bir lüks” haline geldiğini belirterek, yüksek enflasyon ve barınma maliyetlerinin gençleri eğitimden uzaklaştırdığını vurguladı. Eğitim Sen’in raporuna göre ise öğrencilerin yalnızca üçte birinden fazlası burs ya da krediye erişebilirken, önemli bir kesim çalışmak zorunda kaldı, ancak birçok öğrenci yarı zamanlı iş bulmakta zorluk yaşadı.
EKONOMİK BASKI EĞİTİMİ YARIDA BIRAKTIRIYOR
Ekonomik koşullar, öğrencilerin eğitim hayatına ilişkin kararlarını da etkileyerek, 2025 yılı boyunca ekonomik nedenlerle üniversite kaydını sildiren veya donduran öğrenci sayısında artışa neden oldu. Öğrenciler, hem çalışıp hem okumayı sürdürmenin giderek zorlaştığını, akademik başarı ile geçim mücadelesi arasında sıkıştıklarını ifade etti. Artan yaşam maliyetleri, gençlerin gelecek planlarını da etkiledi. Yurt dışına gitme isteği artarken, mezuniyet sonrası Türkiye’de kalma konusunda kararsızlık sıkça yaşandı. 2025, Türkiye’de üniversite öğrencileri için sadece akademik bir yıl değil, aynı zamanda ağır bir ekonomik sınav olarak kaydedildi. Artan kiralar, yetersiz burslar ve yüksek yaşam maliyetleri, üniversite yaşamını sürdürülebilir olmaktan uzaklaştırdı. Öğrencilerin yaşadığı barınma ve geçim sorunları, yıl boyunca yapılan açıklamalara ve tartışmalara rağmen kalıcı bir çözüme kavuşturulamadı.
“ÜÇTE İKİSİ EĞİTİM SÜRECİNDE ÇALIŞMAK ZORUNDA KALDI”
Eğitim-İş Sendikası’nın 2025 yılı boyunca kamuoyuyla paylaştığı veriler, üniversite öğrencilerinin yaşadığı ekonomik sıkıntıyı gözler önüne serdi. Sendikanın değerlendirmelerine göre, 2025’te KYK burs ve öğrenim kredisi aylık 3 bin lira düzeyinde kalırken, büyükşehirlerde bir öğrencinin ortalama aylık barınma maliyeti 12 bin ila 18 bin lira arasında değişti. Eğitim-İş’e göre bu tablo, burs ve kredilerin öğrencilerin yalnızca barınma giderlerinin yüzde 10-15’ini karşılayabildiğini gösterdi.
Eğitim-İş’in verilerine göre, artan yaşam maliyetleri nedeniyle üniversite öğrencilerinin yaklaşık üçte ikisi eğitim sürecinde çalışmak zorunda kaldı. Sendika, öğrencilerin önemli bir kısmının düzenli beslenemediğini, yarıdan fazlasının öğün atlamak zorunda kaldığını ve temel ihtiyaç harcamalarını kısmak durumunda kaldığını vurguladı. Eğitim-İş, ekonomik baskıların öğrencilerin akademik başarısını ve üniversiteye devam oranlarını olumsuz etkilediğine dikkat çekerek, ekonomik nedenlerle kaydını donduran veya eğitimini bırakmayı düşünen öğrenci sayısında artış yaşandığını belirtti.
“FATURALAR VE MUTFAK MASRAFLARI DA ÖĞRENCİLERİ ZORLUYOR”
Hacettepe Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü öğrencisi Canan, 2025 yılının kendisi için artan ekonomik sıkıntılarla geçtiğini aktardı. Lisans eğitimine başladığı dönemlerde devlet yurdunda kaldığını belirten Canan, hem sağlıklı beslenme olanaklarının yetersizliği hem de barınma koşullarının iyileştirilmemesi nedeniyle daha sonra eve çıkmak zorunda kaldığını ifade etti. Ekonomik baskıların artmasıyla lisans eğitimine devam ederken çalışmaya başladığını dile getiren Canan, burs ve kredi miktarlarının yaşam maliyetleri karşısında yetersiz kaldığına dikkat çekti. “Burs ya da krediye zam yapılmazken, tükettiğimiz her şeye zam geldi. 2025, her geçen gün daha da zorlaştı” diye konuştu.
Bir artı bir evde yaşadığını ve aylık 28 bin lira kira ödediğini belirten Canan, kira artışlarının orantısız boyutlara ulaştığına vurgu yaptı. “Eve çıktığım ilk yıllarda bu kadar zorlanmıyordum ancak sonraki yıllarda kiralar çok hızlı arttı” diyen Canan, yaşadıkları ekonomik yükün yalnızca kira ile sınırlı olmadığını ifade etti.
Canan, “Sadece ev kirası değil




