Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) tarafından gerçekleştirilen Rekabet Kongresi’nde, Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünün düşüşte olduğu ifade edildi. Kongrede, teknoloji yatırımlarının artırılması, Avrupa Birliği ile ilişkilerin güçlendirilmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması gerektiği vurgulandı. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, “Kalıcı fiyat istikrarını sağlamak için yalnızca para politikası yeterli değildir. Yapısal alanlarda da adımlar atmalıyız” dedi.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) destekleriyle düzenlenen 17. Rekabet Kongresi’nde, SEDEFED Başkanı Emine Erdem, küresel sistemin II. Dünya Savaşı sonrası en büyük sarsıntıyı yaşadığını belirterek ticaret zincirlerinin yeniden şekillendiğini ve yeni bir rekabet paradigmasının oluştuğunu ifade etti.
Erdem, Türkiye’nin bu zorlukların tam merkezinde yer aldığını; ekonomik sıkıntılar, finansmana erişim güçlükleri, maliyet artışları, kur baskısı ve daralan iç talebin üretim ve yatırım kararlarını olumsuz etkilediğini aktardı. Türkiye’nin Dünya Rekabet Gücü Sıralaması’nda 67 ülke arasında 53. sırada bulunduğunu hatırlatan Erdem, rekabet gücünü belirleyen temel unsurun artık teknoloji olduğunu vurguladı. Ülkenin yeni bir yön haritasına ihtiyacı olduğunu dile getiren Erdem, hükümetin sorumluluğundaki yapısal adımlara dikkat çekti:
REKABETTE GERİLEDİK
“Gençlerin ve kadınların üretim süreçlerinde daha fazla yer almasını sağlayacak eşit fırsatlar sunan; hukukun üstünlüğünü, güven ve liyakat temelli bir sistemi koruyacak bir yeni rota çizebiliriz. Rekabetçilik, yalnızca verimlilikle değil, aynı zamanda vizyonla da şekillenir. Ekonomik güç, ancak demokrasi, eğitim ve güven duygusuyla kalıcı hale gelebilir.”
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da, Türkiye’nin rekabet gücünün 2025’in ilk çeyreğinde son on yılın en düşük seviyesine gerilediğini ve bu zayıf görünümün devam ettiğini belirtti. Gerilemedeki ana etkenin işgücü ve finansman maliyetlerindeki enflasyon kaynaklı artışlar olduğunu ifade eden Turan, uzun vadede çözüm sunacak teknolojik ilerlemenin, ARGE teşvik ve harcamalarına rağmen gerçekleşemediğine dikkat çekti. En önemli unsurun makroekonomik istikrar olduğunu söyleyen Turan, “Makroekonomik istikrarın en büyük belirleyicisi enflasyonun düşük seviyelerde tutulmasıdır. Kalıcı fiyat istikrarını sağlamak için sadece para politikası yeterli değildir. Yapısal alanlarda da adımlar atmamız gerekiyor” dedi.
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez ise, “Yeni düzeni ne kadar tartışsak da, ekonomik büyümenin demokrasi, güven ve şeffaflık ortamında mümkün olduğunu” belirtti. Ayrıca TİM Başkan Vekili Adil Pelister de, Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki avantajını koruması için öngörülebilir ekonomi politikalarına ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.




