Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, partisinin genel merkezinde düzenlenen Zafer Partisi Ekonomi Konseyi’nin tanıtımını yaptı ve ilk toplantısına başkanlık etti.
Toplantı öncesinde açıklamalarda bulunan Özdağ, Türkiye’nin ekonomik sorunlarına çözüm üretme çabası içinde olduklarını belirtti.
Ekonomik krizin derinleştiğini, zenginliğin el değiştirdiğini, tarım sektörünün büyük bir çöküş yaşadığını ve kırsal alanların giderek boşaldığını ifade eden Özdağ, “Şimdi toprak da el değiştirmeye başlamış durumda” dedi.
Özdağ, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Yıllardır süregelen ağır bir yoksulluk var ve halkın geniş kesimleri açlıkla mücadele ediyor. Küçük bir yandaş grubu ise kamu ihalelerinden beslenerek zenginleşmeye devam ediyor. İnsanların emekleriyle ürettiği zenginliklere ortak olma adı altında el konuluyor.”
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN OLMADIĞI BİR ÜLKEDE YATIRIMCI KENDİSİNİ GÜVEN İÇERİSİNDE GÖRMÜYOR”
Özdağ, hukukun üstünlüğünün bulunmadığı bir ülkede yatırımcıların kendilerini güvende hissetmediğini vurguladı. Türkiye’den büyük bir servet kaçışının yaşandığını ve sadece nakit sermayenin değil, beşeri sermayenin de ülkeyi terk ettiğini dile getirdi. Beyin göçü nedeniyle Türkiye’nin geleceğini inşa etmesi gereken nitelikli bireylerin başka ülkelere gitmek zorunda kaldığını belirtti. Bu bağlamda, partinin Hollanda temsilcisiyle yaptığı görüşmeyi örnek gösterdi; siber güvenlik uzmanı olan bu kişinin Türkiye’nin önemli firmalarından birinde çalıştıktan sonra Hollanda’ya göç ettiğini aktardı.
Özdağ, Türkiye’nin zengin bir ülke olduğunu ancak Türk halkının yoksul ve yoksullaşmaya devam ettiğini ifade etti. Zafer Partisi olarak, kurulduğu günden bu yana bu soygunun durdurulması ve zenginliklerin geniş kitlelere verilmesi için mücadele ettiklerini kaydetti. Son dört yıl içinde partinin sığınmacılar ve terörizmle mücadele konusundaki politikalarının ön plana çıktığını, ancak ekonomik politikaları da halkla daha geniş bir şekilde paylaşmak amacıyla yeni bir çalışma süreci başlattıklarını belirtti. ‘Küreselleşme ve Zafer Ekonomisi’ başlıklı raporlarını kamuoyuyla paylaştıklarını ve Türkiye’deki ticaret ve sanayi odalarını ziyaret ettiklerini aktardı.
Özdağ, “Zafer Ekonomi Konseyi” kapsamında Anadolu’yu dolaşarak yurttaşlarla buluşacaklarını açıkladı.
Özdağ, sözlerine şöyle devam etti:
“Ancak bildiğiniz gibi hukuksuz bir şekilde Öcalan için rehin alınmam ve 5 ay süreyle Silivri’de tutulmam nedeniyle bu çalışmamıza ara vermek zorunda kalmıştık. Şimdi ‘Zafer Ekonomi Konseyi’ olarak ikinci bir çalışma sürecini başlatıyoruz. Bu konsey, partimizin ekonomik politikalarını şekillendirecek ve topluma hızlı bir şekilde anlatacak deneyimli bir ekipten oluşuyor.”
“AKP BÜYÜK BİR ENKAZ BIRAKARAK GİDECEK”
Özdağ, AK Parti iktidarının tükenmiş durumda olduğunu, bu gidişin yapılan çalışmalarla durdurulamayacağını söyledi. Partinin geride büyük bir enkaz bırakacağını ve bu enkazı kaldırmak için planlar yapmaları gerektiğini belirtti. Konseyin amacı, ekonomide yeniden inşa sürecinin sürdürülebilir ve planlı bir şekilde nasıl yürütüleceğini, tarım ve sanayideki ekonomik kalkınmanın hangi zeminde gerçekleşeceğini Türk halkına anlatmak olacak.
“BİR ‘DAM’ İTTİFAKI SÖZ KONUSU”
Özdağ, kendisine yöneltilen “İttifak kuracağınız iddialarına yönelik neler söylemek istersiniz?” sorusunu da yanıtladı:
“Benim söylediğim şuydu; Bahçeli ile Öcalan’ın el ele tutuştuğu ve Erdoğan’ın da onların elinden tuttuğu bir siyasi tablo görüyoruz. 12 Temmuz’da Erdoğan yaptığı açıklamada ‘Biz bu yola AK Parti olarak, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM ile en azından çıkıyoruz’ dedi. Yani bir ‘DAM’ ittifakı söz konusu. Böyle bir ittifakın oluştuğu ortamda muhalefetteki partilerin bir araya gelmemesi lüksüne sahip olmadığını düşünüyoruz. Belirttiğimiz durum bu. Yoksa bir görüşme yapıldı, bu görüşmede bir anlaşma sağlandı noktasından daha uzaktayız.
Zafer Partisi olarak biz ittifaklara kapalı değiliz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde kimlerin aday çıkacağını bilmiyoruz. Bu nedenle sadece Cumhur İttifakı ve DEM işbirliğinin oluşturduğu ‘DAM’ ittifakını aşacak her türlü modelin çalışılması gerektiğine inanıyoruz.”