1. Haberler
  2. SPOR
  3. Beşiktaş’ın Son 25 Yılda 716 Milyon Avro Zarar!

Beşiktaş’ın Son 25 Yılda 716 Milyon Avro Zarar!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Beşiktaş’ın tarihindeki mali tablolar incelendiğinde, 2000-2004 yılları arasında Serdar Bilgili döneminde 70.655 milyon avro zararın kaydedildiği görülmektedir. Ardından, 2004-2012 yılları arasında Yıldırım Demirören döneminde bu zarar 199.780 milyon avroya yükselmiştir.

2012-2019 yılları arasında Fikret Orman yönetiminde 143.935 milyon avro zarar oluşurken, 2019-2023 yılları arasında Ahmet Nur Çebi döneminde 192.034 milyon avro zarar kaydedilmiştir. Günümüzde ise, 2023-2024 Hasan Arat döneminde 98.725 milyon avro zararın yaşandığı belirtilmektedir. Ayrıca, 2024 ve sonrasında Serdal Adalı döneminde 11.110 milyon avro zarar olduğu ifade edilmektedir.

***

Son 25 yıl içinde gerçekleştirilen toplam 307 transfer için ödenen bonservis bedeli 871.405 milyon avrodur. Bu dönemde satılan bonservislerden elde edilen gelir ise 154.860 milyon avro olarak kaydedilirken, toplam zarar 716.545 milyon avroya ulaşmıştır. Bu zararlara karşın kulüp, 5 lig şampiyonluğu, 6 Türkiye kupası ve 3 Süper kupa kazanmıştır.

Burada dikkat çekilmesi gereken bir detay vardır. Bu borçların, başkanların ve yönetimlerinin Beşiktaş için gerçekleştirdikleri faaliyetlere ve yapmadıkları hizmetlere bağlı olarak oluştuğu görülmektedir. Özellikle 2004-2012 yılları arasında Beşiktaş’ı mali sıkıntıya sokan Yıldırım Demirören döneminde, Serdal Adalı’nın ‘Futboldan Sorumlu As Başkan’ olarak görev yaptığı da hatırlanmalıdır.

O dönemde menajer Jorge Mendes’e ödenen 6 milyon avroluk ücret, kulüp için cömert bir harcama olarak değerlendirilmektedir. Mendes’in oyuncularına yalnızca bonservis bedeli olarak 63 milyon avro ödendiği, ödenen bu bedellerin çoğunun geri dönüşünün olmadığı ve birçok oyuncunun bedelsiz olarak kulüpten ayrıldığı bilgisi de dikkat çekicidir.

***

Dikilitaş projesine gelecek olursak, bu proje aslında Fulya’daki tüm Beşiktaş JK mülklerini kapsamakta olup, şimdilik yalnızca Dikilitaş olarak anılmaktadır.

Geçmişte Galatasaray’da Burak Elmas’ın Florya ve Riva projeleri için ‘ben bunları imzalayamam’ diyerek süreci durdurduğu hatırlanmalıdır. Ancak bir müdahale ile seçim iptal ettirilmiş ve Dursun Özbek’in başkan seçilmesiyle Florya ve Riva projeleri imzalanarak sürece devam edilmiştir.

Kulüplerin işleyiş biçimlerini ve ticari yapıları siyasetten ayrı düşünmek mümkün değildir, özellikle de mevcut koşullar göz önüne alındığında. Galatasaray, derin bir bürokratik yapı ile donatılmıştır ve bu yapı, devlet ile ilişkileri güçlü bir şekilde sürdürmektedir. Yönetimlerin değişmesi, bu derin bürokrasi nedeniyle çok fazla önem taşımamaktadır.

İstanbul’un değerli arsaları, hükümetin temel işletme alanları arasında yer almaktadır. İnşaat sektörüne yönelik gelişmeler, bu durumu zorunlu hale getirmektedir. Hükümetin oluşturduğu ‘mutlu azınlık’, bu ticaretin önemli unsurlarını oluşturmaktadır; bu durum Beşiktaş’taki ‘mutlu azınlık’ için de geçerlidir.

Beşiktaş’ın günümüzdeki durumu, Galatasaray’daki kurumsal hafızanın kaybolmasıyla doğrudan ilişkilidir. Bu kaybın bilinçli bir şekilde yapıldığını söylemek mümkündür. Galatasaray’daki başarı odaklı yapı, kulüp çıkarlarını öncelikli kılmakta ve her adımı bu doğrultuda atmaktadır.

Bu nedenle, Galatasaray logolu ürün satışından 90 milyon avro kazanmayı başarırken, futbolcu satışlarından da gelir elde etmektedir. Bu strateji, Fenerbahçe için de önemli bir gelir kaynağı oluşturmaktadır.

Beşiktaş, son 25 yıl içinde kurumsal hafızasını kaybettiği gibi, Fulya ve Dikilitaş projelerinin kontrol mekanizmasında da zorluklar yaşayacaktır.

***

Başkanın uzun cümleler ve kelime oyunlarıyla yetki talepleri, sürecin nereye varacağını gizleme çabası olarak yorumlanmaktadır. Kaygılar arasında, tüm Fulya BJK tesislerinin elden çıkma riski öne çıkmaktadır.

Fulya projesinde bir müteahhit bulunmaktaydı ve burada devlet kurumları olan Emlak Konut ile kulüpten alacaklı Ziraat Bankası’nın yer aldığı ifade edilmektedir. Projenin önceden taslak olarak hazırlandığı düşünülmektedir.

Bu proje, Beşiktaş için büyük bir anlam taşırken, kulübün semtle olan ilişkisini koparması, aidiyet kaybına neden olabilecektir. Serdal Adalı’nın Kemerburgaz vaadinden Dikilitaş’a geçiş yapması ve bazı oyunculara 20 milyon avro ödenmesine rağmen borç yükünden dolayı transfer yapamayacak durumda olduklarını söylemesi, güven kaybını beraberinde getirmiştir.

Son 25 yılın geldiği durumu en iyi özetleyen ifade, 1953 yılında Kenya’da Kenyatta tarafından dile getirilmiştir: “Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim, topraklarımız ise beyazların elindeydi.”

Beşiktaş’ın Son 25 Yılda 716 Milyon Avro Zarar!
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!