2025 yılı, sporda bıraktığı izlerle dikkat çekti. İlk olarak, kupalar, madalyalar ve istatistiklerin soğuk sıralaması öne çıktı. İkinci olarak, bu listeyi şekillendiren zaman zaman siyaset, ekonomi ve toplumsal hafızanın etkisiyle oluşan hikâyeler dikkat çekti.
Bu yıl, bu iki katmanın en çok kesiştiği dönemlerden biriydi. 2025 sayfalarında, tarihi başarılar ve sporun güven duygusunu sarsan büyük hadiseler yan yana yer aldı.
Alperen Şengün, Mehmet Okur’un ardından All Star seçilen ikinci Türk oyuncu oldu. AA
ALPEREN’İN ALL STAR MACERASI
Yılın başlangıcında basketbol, Türkiye’ye yeni bir kapı açtı. Alperen Şengün, NBA All-Star kadrosuna seçilerek Mehmet Okur’dan sonra bu başarıyı elde eden ikinci Türk oyuncu oldu. Bu durum, sadece bireysel bir gurur değil, aynı zamanda uzun zamandır beklenen bir eşik aşımını simgeliyordu.
Alperen’in hikâyesi yalnızca bir parıltıdan ibaret değildi. Oyun disiplininin her iki yönünde de etkili olan bir profil sergiledi ve takım liderliğini üstlendi. Türkiye sporu, yıllarca bireysel başarılarla anıldı. Ancak 2025’in ilk günleri, bu çıkışların sürekliliğe dönüşebileceğini gösterdi.
Ocak ayı, görünmeyen başarıların da vurgulandığı bir dönemdi. Paralimpik alandaki ödüller, Türkiye’den birçok ismin öne çıkması, göz ardı edilen branşların yeniden görünür olmasına yardımcı oldu. Golbol, para yüzme ve para okçulukta elde edilen ödüller, sporun yalnızca bir vitrin değil, aynı zamanda temsil meselesi olduğunu hatırlattı. Başarı, her zaman en çok izlenen ekranda değil, sessiz sahalarda da büyüyor.
Futbolda ise yıl, VAR ve hakemlik tartışmalarını yeniden alevlendiren bir konuyla başladı. Ligin ikinci yarısında yabancı VAR hakemi uygulamasına geçilmesi, Türkiye futbolunun uzun süredir yaşadığı güven krizinin bir itirafı gibiydi. Tartışma, “hata var mı” sınırını aşarak, “hakemliğe güven var mı” eşiğine geldi. Bu kararın anlamı, sistemin kendi kendine yetemediğini kabul etmesiydi.
Şubat ayında, bu güven krizinin en sert yansımaları görüldü. Galatasaray-Adana Demirspor maçında, konuk ekibin 34. dakikada sahayı terk etmesi ve maçın tatil edilmesi, sezonun en sarsıcı olaylarından biri haline geldi. Kâğıt üzerinde basit bir olay gibi görünen bu durum, futbol ikliminin ne denli gergin olduğunu gösteriyordu. O gün, sadece bir karşılaşma yarım kalmadı; futbol etrafındaki tartışma dili, yönetim gerilimi ve adalet duygusu da açığa çıktı.
Türk güreş tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Yasemin Adar güreş kariyerini noktaladı. Depo Photos
GÖRÜNMEYEN BAŞARILAR
Şubat ayında, başka bir olumlu gelişme de yaşandı: Kadın basketbol milli takımı, eleme sürecini kayıpsız tamamlayarak Avrupa Şampiyonası biletini aldı. Bu, sporun başka bir yüzünün hâlâ var olduğunu gösteren sevindirici bir gelişmeydi. Masa tenisinden yelkene kadar uzanan genç sporcuların başarıları, bu direncin altını çizdi. Genç sporcular, farklı ülkelerde kürsüye çıkarak, uzun vadeli bir başarı tablosu sunmuş oldu.
Mart ve nisan ayları, takım sporlarının vitrininde önemli olayların yaşandığı dönemlerdi. Voleybol, yıllardır olduğu gibi istikrar kelimesinin öne çıktığı bir alan oldu. Kupa ve lig finalleri, kurumsal planların işlediği bir sahne yarattı. Basketbol da benzer bir süreç yaşadı; sezonun kupa ve final serileri, kulüp sporunun ekonomik ve sportif ciddiyetini yeniden gündeme taşıdı. Bu ayların ortak mesajı, başarının yalnızca yetenek değil, aynı zamanda organizasyon ve süreklilik meselesi olduğuydu.
Nisan ayı, madalya listeleriyle de dikkat çekti. Güreşte ve halterde Avrupa seviyesinde elde edilen altın madalyalar, Türkiye’nin güçlü alanlarının hâlâ aktif olduğunu gösterdi. Ancak başarıların yanı sıra veda haberleri de vardı. Avrupa Güreş Şampiyonası’nda 76 kiloda gümüş madalya kazanan Yasemin Adar, organizasyonun ardından sporculuk kariyerini sonlandırdığını duyurdu.
Yasemin Adar’ın vedası, Türk güreş tarihinin önemli bir döneminin kapanışını da simgeliyordu. Mayıs ayı geldiğinde, kulüpler kupalar için mücadele etti. Futbolda Galatasaray, Türkiye Kupası finalinde Trabzonspor’u 3-0 yenerek kupayı müzesine götürdü. Sarı-kırmızılı ekip, Süper Lig’de de bitime iki hafta kala şampiyonluğunu ilan etti.
EuroBasket 2025’te finalde Almanya’ya kaybederek ikinci olan 12 Dev Adam, tarihi bir başarıya imza attı. AA
BASKETBOL TARİHİNE BİR ÇENTİK DAHA
Basketbolda önemli bir gelişme yaşandı. Fenerbahçe, Euroleague Final Four’da Monaco’yu 81-70 yenerek Avrupa’nın zirvesine çıktı. Bu, Türkiye kulüp basketbolu adına önemli bir başarıydı.
Aynı ay, bireysel sporlarda da başarılar elde edildi: Artistik cimnastikte Adem Asil, Avrupa Şampiyonası’nda bireysel genel tasnif ve halka aletinde altın madalya kazanarak, Türkiye’nin yalnızca kalabalık branşlarda değil, teknik ve üst düzey disiplinlerde de söz sahibi olduğunu kanıtladı.
Haziran ayı, kadın sporlarının yıl içindeki güçlü performansını iyice görünür kıldı. Kadın basketbolda Avrupa Şampiyonası’nda alınan sonuç, Dünya Kupası elemelerine bir kapı açtı. Ampute futbolda Avrupa’da elde edilen şampiyonluk, sporun kapsayıcı gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye, bu branşlarda yalnızca katılımcı değil, aynı zamanda hikâye yazan bir aktör olduğunu ispatladı.
75 milyon euro bonservis bedeli ödenen Victor Osimhen, yaz transfer döneminin en flaş hamlesi oldu. AA
OSIMHEN TRANSFERİ VE GERÇEKLİKTEN KOPUŞ
Temmuz ayı, 2025’in en dikkat çekici aylarından biri oldu. Futbolda, rekor bir transferle gündeme geldi. Galatasaray, Victor Osimhen’i 75 milyon euro karşılığında kadrosuna kattı. Bu hamle, Türk futbol tarihinin en yüksek transfer ücre
