Bahis ve şike iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma çerçevesinde, aralık ayının başlarında gözaltına alınan eski hakem Ahmet Çakar, sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakıldıktan sonra, savcılık ifadesinin alınmasıyla adli kontrol sürecine tabi tutuldu. Bu süreç devam ederken, Çakar televizyon ekranlarından uzak kalmadı.
Yaşanan gelişmelere rağmen, A Spor’un YouTube yayınları ve Beyaz TV’deki Beyaz Futbol programında yorumculuk yapmaya devam eden Çakar, bu durum soruşturmanın dinamiklerinden çok, yayıncı kuruluşların politik ve editoryal tutumlarını gündeme getirdi.
Ahmet Çakar hakkında henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmamakla birlikte, sosyal medya üzerinde, Çakar’ın bireysel durumunun ötesinde, soruşturmanın merkezinde yer alan bir kişinin kamuoyunu etkileme fırsatı bulması eleştiriliyor.
Özellikle bahis ve şike gibi sporun yapısal sorunlarıyla doğrudan bağlantılı bir soruşturmada, yayıncı kuruluşların daha dikkatli davranması beklenirken, A Spor ve Beyaz TV’nin bu konuda mesafe koymaması dikkat çekiyor.
YANDAŞ MEDYA REFLEKSİ Mİ?
A Spor ve Beyaz TV, iktidara yakın yandaş yayın kuruluşları arasında yer alıyor. Geçmişteki örnekler, bu kanalların iktidar ile ilişkili krizlerde koruyucu, normalleştirici ve gündemi dağıtıcı bir yayın politikası izlediğini gösteriyor. Çakar’ın yayınlara devam etmesi de bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Burada mesele yalnızca bir yorumcunun ekranda kalması değil; aynı zamanda soruşturmanın ciddiyetinin izleyiciye yeterince hissettirilmemesi veya görünmez kılınmasıdır.
Birçok medya kuruluşu, benzer soruşturmalar sırasında iddialara maruz kalan isimleri geçici olarak ekranlardan çekme yoluna giderken, bu durumda tam tersine bir tablo ortaya çıkıyor. Çakar’ın ekranda kalması, soruşturmayı olağanlaştırarak önemsizleştiriyor.
Bu durum, spor medyasının kendi iç denetimi kadar, yandaş medya kavramının işleyişine dair güçlü bir örnek teşkil ediyor.
YANITSIZ KALAN SORULAR
Ortaya çıkan bu tablo, bazı soruları gündeme getiriyor:
- İktidara yakın ve yandaş olarak anılan kanallar, böyle bir soruşturma sürecinde neden editoryal mesafe koymuyor?
- Yayınlara devam edilmesi izleyiciye hangi mesajı iletiyor?
- Spor medyası, bahis ve şike gibi yapısal sorunlarda gerçekten tarafsız bir tutum sergileyebiliyor mu?
Bu sorular henüz yanıt bulmuş değil; ancak kesin olan bir şey var: Tartışma, tek bir kişi üzerinden değil, Türkiye’de spor yayıncılığının sınırları üzerinden şekilleniyor.
