1. Haberler
  2. SPOR
  3. Murat Sancak’ın Tutuklanması: İktidarın Yüzü Mü?

Murat Sancak’ın Tutuklanması: İktidarın Yüzü Mü?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Murat Sancak’ın dün gerçekleştirdiği tutuklama, yalnızca bir “bahis ve kara para” davasının sonucu olarak değerlendirilemez. Bu gelişme, AKP’nin 20 yılı aşkın sürede inşa ettiği sermaye düzeninin en belirgin örneklerinden birini gözler önüne seriyor.

Sağlık, medya, kamu ihaleleri, Cumhurbaşkanı kararıyla tahsis edilen araziler ve futbol… Sancak’ın başarısı, iktidarla olan ayrıcalıklı ilişkilerin nasıl servete dönüştüğünü gösteren dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor.

1968 yılında Siirt’in Tillo ilçesinde dünyaya gelen Murat Sancak’ın ticaret hayatı, AKP iktidarının ilk yıllarında sağlık ve teknoloji alanında başlamıştır.

2000’lerin ortalarında MT Sağlık Ürünleri ve MT Grup’u kuran Sancak, hızla medikal ürünler, hasta altı bezleri ve yeni nesil yazar kasa POS sistemleri gibi devletin düzenlemelerine bağlı sektörlerde faaliyet göstermeye başladı. Bu sektörlerin ortak özelliği, kamu düzenlemeleri ve SGK bütçesinin belirleyici rol oynamasıdır.

Bu seçim, Sancak’ın sermaye yolculuğunun rastlantılara değil, siyasal iklimin sunduğu fırsatlara dayandığını ortaya koyuyor.

AİLE BAĞI, İKTİDAR BAĞI

Murat Sancak’ın yükselişi, döneminin AKP’ye oldukça yakın olan Ethem Sancak ile bağlantısız bir şekilde değerlendirilemez. Akrabalık ilişkisiyle aynı sermaye çevresinde buluşan iki isim, AKP döneminin “sadık sermaye” modelinin farklı yönlerini temsil ediyor.

Ethem Sancak, TMSF’nin el koyduğu Akşam, Güneş, SkyTürk360 ve 360 TV gibi medya varlıklarını alarak TürkMedya grubunun patronu olurken, AKP MKYK üyeliği gibi siyasi bir pozisyonda elde etti. Savunma sanayi, medya ve kamu ihaleleri üzerinden inşa edilen bu güç yapısı, yeğeni Murat Sancak’ın da kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu.

Murat Sancak’ın AKP dönemindeki asıl atılımı, Maxicells İlaç Sanayi A.Ş. aracılığıyla gerçekleşti. 2017 yılında SGK, Sağlık Bakanlığı ve Kızılay arasında yapılan protokollerle, kan plazmasından ilaç üretme yetkisi Maxicells’e verildi.

Bu sözleşmeler yalnızca bir teknik ihale değil, aynı zamanda 12 yıllık bir alım garantisi anlamına geliyordu. Devlet, hayati bir alanı tek bir özel şirkete devrediyor ve yıllar boyunca kârını güvence altına alıyordu. Türk Eczacıları Birliği ve pek çok meslek örgütü, sürecin şeffaflık dışı ve rekabete kapalı olmasını eleştirdi.

Eleştirilerin odağındaki soru ise şuydu: Geçmişi bu alanda sınırlı olan bir şirket, neden Türkiye’nin kan ve plazma politikasının merkezine yerleşti?

ERDOĞAN İMZASIYLA TARIM ARAZİSİ

Dosyanın en dikkat çekici boyutu, 4 Aralık 2020 tarihli Resmi Gazete kararıyla gündeme geldi. İstanbul Silivri Kavaklı’da yer alan 172 bin metrekarelik birinci sınıf tarım arazisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Maxicells’e “münferit yatırım yeri” olarak tahsis edildi.

Arazinin piyasa değerinin çok altında, neredeyse “binde biri fiyatına” verildiği belirlendi. CHP ve yerel yöneticiler, bu durumu açıkça “peşkeş” olarak nitelendirdi. Üstelik tahsisten uzun bir süre sonra bile fabrikanın tam anlamıyla üretime geçmediği ve kan toplama altyapısının henüz kurulmadığı sıkça gündeme geldi.

Bir yanda 12 yıllık alım garantisi, diğer yanda Cumhurbaşkanı kararıyla tahsis edilen büyük bir arazi… Devletin kapıları, Murat Sancak’a sonuna kadar açılmıştı.

Sancak’ın büyüme hikâyesinin önemli bir diğer parçası ise medya oldu. 2014 yılında Star Medya Grubu’ndaki hisselerin önemli bir kısmı Murat Sancak’a devredildi. Bu geçiş, Azerbaycan’ın devlet şirketi SOCAR ile kurulan ortaklık ilişkisi çerçevesinde gerçekleşti.

AKP döneminde medya mülkiyetinin nasıl el değiştirdiği artık herkesçe bilinen bir gerçek. Uzanlardan TMSF’ye ve ardından iktidara yakın iş insanlarına uzanan zincirin bir halkası da Murat Sancak oldu. Medya, ekonomik bir yatırımdan öte, siyasi koruma sağlayan bir kalkan işlevi gördü.

FUTBOL VE “DELİKANLI BAŞKAN” İMAJI

2018 yılında Adana Demirspor’un başkanlığına gelen Murat Sancak, bu kez futbol sahasında kendini gösterdi. Transferler, iddialı açıklamalar, tribünle kurulan doğrudan ilişkiler ve spor medyasında aldığı övgülerle kısa sürede “delikanlı başkan” imajı oluşturdu.

Futbol, Sancak’ın sermaye hikâyesini örtbas eden, onu “halktan biri” gibi gösteren bir vitrin işlevi gördü. Ancak geldiğimiz noktada, futbolun bu kalkanı da etkisini kaybetmiş durumda.

Tutuklama yalnızca bireysel bir meselenin sonucu mu? Bugün Murat Sancak, ‘bahis ve kara para aklama’ gerekçesiyle tutuklandı. Ancak bu dosya, sadece bireysel suçlamalardan ibaret değil.

Bu durum,

  • Hayati bir alanın özel sermayeye nasıl devredildiğini,
  • Cumhurbaşkanı kararlarıyla kamu arazilerinin kimlere açıldığını,
  • Medyanın nasıl el değiştirdiğini,
  • Futbolun nasıl popüler bir meşruiyet alanı haline geldiğini de gözler önüne seriyor.

Murat Sancak’ın hikâyesi, AKP döneminde şekillenen “siyasal bağlantılı sermaye” modelinin bir örneğini yansıtıyor. Sağlık, medya ve spor üzerinden inşa edilen bu karmaşık ağ, yalnızca bir bireyin değil, bir dönemin sorgulanmasına kapı aralıyor.

Tutuklama, bir son mu oluşturacak yoksa daha büyük bir yapının yalnızca küçük bir parçası mı açığa çıkacak? Bunu zaman gösterecek.

Murat Sancak’ın Tutuklanması: İktidarın Yüzü Mü?
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.