9. haftasını geride bıraktığımız Sultanlar Ligi’nde, sezon başından bu yana, takım performansları kadar, hatta daha fazla, Türkiye Voleybol Federasyonu’nun voleybol yönetimi, yayıncılığı ve iletişimiyle ilgili yaşanan olumsuzluklar gündeme gelmeye devam ediyor.
Bu satırlara döndüğümüzde, ülkemizin en başarılı takım sporları ve takımları hakkında geçtiğimiz 9 haftanın panoramasını sunmayı ve geleceğe dair öngörülerimizi paylaşmayı isterdik. Ancak, Türkiye Voleybol Federasyonu’nun sporcu, taraftar ve izleyiciye yaşattığı zorluklar ve işgüzarlıklar, tarihi başarılarla dolu takımlarımızın yer aldığı ligin prestijini zedeleyecek boyutlara ulaştı. Bu nedenle, Türkiye Voleybol Federasyonu’nun son dönemde ayyuka çıkan uygulamalarının sorgulanması gerektiğine inanıyoruz.
Mehmet Akif Üstündağ, 2016 yılından bu yana voleybolun patronu konumunda. Üstündağ, bu süre zarfında 3 seçim kazanarak federasyonda liderliğini sürdürdü. Sporun içinden gelmeyen biri olarak bu göreve başlayan Üstündağ’ın, 9 yıl boyunca aynı başkanla yönetilen bir federasyondan, sporun yönetimi, pazarlanması ve yayılması konusunda ilerleme bekleniyordu. Ancak, her sezon daha amatör uygulamalar ve iletişimden uzak olaylar yaşanırken, bu sezon yaşananlar, bu tecrübelerin her hafta karşımıza çıkmasına neden oldu. Federasyon, voleybolun popülaritesinin arttığı son 4-5 yılda, bu gelişmelere ayak uyduramadı ve pasta büyüdükçe bunun kalitesini korumayı başaramadı. Bu sezon yaşananlar, izleyiciye daha fazla şükrettirecek bir hale geldi.
YAYIN KARMAŞASI
Sezonun ilk sürprizi, Sultanlar Ligi maçlarının yayın haklarıyla ilgiliydi. Federasyonun kendi kanalı TVF TV’de maçlar dünya genelinde izlenebilirken, TRT’nin YouTube kanalında yayınlanan maçlar aniden Türkiye dışına kapatıldı. Bu durum, yurt dışında yaşayan birçok voleybolseverin tepkisini çekti. Ardından maçlarda yaşanan karmaşa, bazı karşılaşmaların yurt dışından canlı izlenebilirken bazılarına ulaşımın kapatılması gibi belirsizliklerle devam etti. Nihayetinde, Türkiye dışına yayın tamamen kapatıldı ve bu konuda henüz bir açıklama yapılmadı. Ligin resmi yayıncısı TRT olmasına rağmen, Türkiye dışındaki izleyicilerin maçlara ulaşamaması büyük bir muamma olarak kaldı. Öte yandan, İtalya Ligi gibi diğer liglerde net yayın politikaları varken, TRT’nin uyguladığı sistemin sadece Türkiye’de geçerli olması, uluslararası arenada büyük bir eksiklik olarak öne çıkıyor.
İSLAMİ DAYANIŞMA OYUNLARI KARMAŞASI
21 Ekim tarihinde, ligin 4. hafta maçları yaklaşırken, 10İki kanalında program yapan Müje Selek, 26 Ekim’deki maçların ardından ligin İslami Dayanışma Oyunları için 3 hafta ara vereceğini duyurdu. O zamana kadar voleybolseverler ve kamuoyu bu durumdan neredeyse habersizdi. O gün yapılan kısa bir araştırma ile, oyunlara katılacak kadronun belirlenmiş olduğunu ve bazı takımların takvimlerini oluşturduğunu öğrendik. Ancak, federasyonun bu konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmaması, kamuoyunda karışıklığa yol açtı. Üstündağ, kamuoyunun tepkisi üzerine şahsi bir açıklama yapmakla yetindi, fakat ana eleştirileri görmezden geldi. Katılımın nedeninin sorgulanması gerektiği konusunu ele almadı ve bu durum, yıllardır benimsediği bir yaklaşım olarak devam etti.
MAÇI KİM YAYINLIYORDU YAHU?
29 Kasım tarihinde Burhan Felek Spor Salonu’nda oynanan Fenerbahçe – Kuzeyboru maçı, voleybolseverler için ilginç bir durum yarattı. Maç, ekranlarda görünmüyordu. 26 Ekim’de TRT kanalında yayınlanması planlanan Vakıfbank – Galatasaray maçının geç başlaması alışıldık bir durum olsa da, bu kez TRT maçı tamamen yayınlamadı. Maç, 3. setteyken TVF TV’den aniden yayınlanmaya başladı. Bunun nedeni olarak TRT ve TVF TV arasında yaşanan iletişimsizlik gösterildi. Bu duruma dair henüz bir açıklama yapılmadı ve maçın son 19 dakikası hala izlenebiliyor.
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Göztepe – Beşiktaş maçında sahaya atılan yabancı maddeler ve küfürlü tezahüratlar nedeniyle bir saat duraklayan mücadele, Kuzeyboru – Nilüfer maçında yayın kopmaları ve Aydın – Aras maçında kameralardaki sorunlar gibi olaylar, bu durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Maç spikerlerinin sunum kalitesinin giderek düştüğü, hatta bazı spikerlerin sayıları sunmada geciktiği biliniyor. Bu durum, yayın kalitesinin düşüklüğü ve izleyiciye sunum kalitesinin yetersizliği konusunda endişe veriyor.
DEĞİRMENİN SUYU NEREYE GİDİYOR?
Türkiye Voleybol Federasyonu, 2026’da Türkiye’de düzenlenecek Avrupa Şampiyonası için bilet fiyatlarını 3. kategori için 14 bin lira, 2. kategori için 22 bin 400 lira, 1. kategori için 28 bin lira, VIP için 33 bin 600 lira olarak belirledi. En düşük kategori bileti ise 4 bin 200 lira. Voleybolseverler, bu fiyatlara rağmen spora büyük bir ilgi gösteriyor ve federasyon her seferinde kapalı gişe oynamakta. Ancak, 2019’da düzenlenen turnuvada VIP kombine bilet fiyatının 1,775 lira, en düşük kategori kombinesinin ise 145 lira olduğu düşünüldüğünde, günümüzdeki fiyatların 40 kat artması, akıllarda soru işaretleri yaratıyor. Voleybolun talebinin arttığı bir ortamda, federasyonun yayın kalitesinin ve iletişiminin bu kadar düşüklüğü, kaynakların nerelere aktarıldığı konusunda belirsizlik yaratıyor.
Federasyondan, bu ülkeye sayısız başarı kazandırmış kadın sporculara, artık geçmişte kalmış bir yaklaşımı bırakıp, onlarla birlikte uluslararası standartlarda bir lig yönetimi ve yayınına yönelik politikalar geliştirmesini talep ediyoruz.




