1. Haberler
  2. SPOR
  3. Futbolda Temizlik Masalı: Kirli Çarklar Açığa Çıkıyor

Futbolda Temizlik Masalı: Kirli Çarklar Açığa Çıkıyor

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Futbolun ‘temizlenme’ iddiası, Türkiye’nin her krizinde yeniden gündeme gelen bir hikaye olarak öne çıkıyor. Her defasında benzer bir sahne karşımıza çıkıyor: Elinde sabunlu bir kova tutan yöneticiler, feda edilmiş birkaç ‘küçük’ isim ve arka planda köklü bir sistemin etkileri. Şu anda da benzer bir durumla, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ‘Temiz Eller’ operasyonu adı altında bir bahsi kapatmaya değil, yeni bir sayfayı kirletmeye hazırlanıyor gibi görünüyor.

Gazeteci Murat Ağırel’in iddialarına göre, TFF’nin elinde 3700 futbolcunun ismi bulunuyor ve bu futbolculardan 500’ü aşkınının bahis oynadığı tespit edilmiş durumda. Hakemler arasında ise 571 hakemden 371’inin bahis hesabı bulunduğu, 152’sinin aktif olarak bahis oynadığı belirtiliyor. Rakamlar oldukça çarpıcı; ancak asıl kaygı verici olan bu durumun ardındaki sessizlik: Kim, ne zaman, hangi maçta, hangi çıkar ağının parçasıydı? Bu bağlamda, Türkiye Futbol Federasyonu bünyesindeki 152 hakem ortak bir bildiri yayımlayarak şu ifadeleri dile getirdi:

– Son günlerde kamuoyuna yansıyan ve ‘Hakemlerin aktif olarak bahis oynadığı’ yönündeki haberler üzerine bu açıklamayı yapma gereği doğmuştur. Öncelikle, bu kadar bilgi kirliliğinin olduğu bir ortamda, bünyesine yıllarca hizmet ettiğimiz bu kurumun bizi bu kadar yalnız ve çaresiz bir şekilde toplumun önüne atmasını üzüntüyle takip etmekteyiz.

– Türk futboluna ‘Temiz Eller’ operasyonu adı altında bir girişim gerçekleştiriliyorsa, bu operasyonun en masum ve kimsesiz tarafı biziz. Federasyonun bizi suçsuz yere hiçe saydığını ifade etmek isteriz.

KÜÇÜK ÇARKLARIN SESSİZLİĞİ

Bu metin sadece bir savunma değil, sistemin işleyişine dair sessiz bir itiraf niteliği taşıyor. Her cümlede hem kuruma olan bağlılık hem de kurum tarafından yalnız bırakılmış olmanın verdiği üzüntü hissediliyor. Hakem, kendi içindeki çelişkiyi dile getiriyor: Sistemin parçası olup, bu sistem tarafından yok edilmek. Motor yanarken, dişlilerin ne durumda olduğu sorgulanmalı. Ancak biz hâlâ ‘hangi dişli fazla dönüyor’ tartışması yapıyoruz. Oysa tüm bunlar, motoru tasarlayan sistemin kendini temize çıkarma çabası. Bir tür etik vitrin temizliği ama vitrini silmek, depoyu ferahlatmaya yetmez.

Bir futbolcu bahis oynuyorsa, ona bu bağımlılığı kazandıran düzenin ekonomik şiddetini konuşmadan suçu bireye atmak, sadece yeni bir günah keçisi ortaya çıkarır. Sistemin ürettiği borç ekonomisi içinde genç hakemlerin ikinci iş aradığı, alt liglerde geçim mücadelesi verdiği koşullarda o dişliler dönüyor. Yani bahis yalnızca bir suç değil, aynı zamanda bir kaçış ve hayatta kalma refleksi. Bu refleksin doğmasına neden olan çukur, kimler tarafından kazıldı ve o çukurun etrafına TFF tabelası kim tarafından yerleştirildi?

TAVŞAN DELİĞİNİN DERİNLİĞİ

Geçen BirGün Pazar’da sorulan bir soru hâlâ gündemde: Tavşan deliğinde ne kadar ilerlenebilir? Cevap netleşiyor: Tavşan deliğinin duvarları beton, kapısı kilitli. Çünkü kimse o delikten gerçekten düşmek istemiyor. Bahis skandalı, futbolda bir ‘ahlaki çürüme’ tartışması olarak sunuluyor. Oysa ortada ahlaktan çok daha derin bir mesele var: İktidarın futbola yerleşmiş hali. Hakem atama mekanizmaları, gözlemcilerin kimleri koruduğu, federasyonun hangi kulüplere nasıl kaynak aktardığı, bahis şirketlerinin kimin cebine para akıttığı gibi konular konuşulmadıkça, ‘temiz eller’ ifadesi sadece bir sabun reklamı olarak kalacaktır.

Pandora’nın kutusunun açıldığı söyleniyor ama içeriden çıkanlar hâlâ aynı: Bürokrasi, hiyerarşi, sessizlik ve yandaşlık. Kutunun en dibinde ise hâlâ açılmamış bir paket duruyor: Sistemsel suç ortaklığı. O paketi açacak cesareti gösteren kimse yok.

MAKİNENİN KALBİ

Pandora’nın kutusunu açtığınızda dünyaya kötülüklerin yayıldığı anlatılır. Ancak o hikayenin sonunda bir şey kutunun dibinde kalır: Umut. Bizim futbolumuzda bu umut, her yeni sezonun başında, her yeni federasyon seçiminde, her yeni ‘temiz eller’ operasyonunda bir kez daha yok ediliyor. TFF’nin açıklamalarında temizlikten bahsediliyor ama kimsenin elinde sabun yok. Çünkü asıl kirlenme, ellerde değil, sistemin damarlarında. Bugün bahis oynayan hakemlerden bahsediliyor ama kimse yasa dışı bahisin devasa hacmini sorgulamıyor. Bahis yapan futbolcular konuşuluyor ama kulüplerin sponsorları kim, paralar nereye akıyor diye sorulmuyor. Yani biz kutuyu açtık ama kapağını yeniden kapatmak için.

Türkiye’de her yolsuzluk skandalı sonunda benzer bir ritüel tekrarlanıyor: Birkaç isim linç ediliyor, toplumun öfkesine sunuluyor ve ardından her şey unutuluyor. Şimdi de bahis oynayan hakemler bu ritüelin yeni figüranları. Görevden alınıyorlar, bazısı susturuluyor, bazısı kendi açıklamalarında ‘biz masumuz’ diyor. Ancak masumiyet, bireysel niyetle değil, yapısal adaletle belirlenir. Bir çarkın içinde dönerken kimse tamamen masum olamaz; asıl mesele o çarkın neden o şekilde döndüğüdür. TFF’nin ‘Temiz Eller’ operasyonu bir kurban töreni niteliğinde: Temizliğin kendisi değil, temsilidir ve temsil edilen her temizlikte biraz daha kirleniyoruz.

ÇARKIN İÇİNDEKİ EL: TFF

Murat Ağırel’in iddiaları, TFF içinde yürütülen soruşturmanın kendi personeline kadar uzandığını gösteriyor. Yani makine, kendi dişlilerini kemirmeye başlamış durumda. Ancak makineyi tasarlayan akıl hâlâ yerinde. Yani çarkın dönme yönü değişmedi, sadece birkaç dişli eksildi. TFF, kulüplerin milyar liralık borçlarını görmezden gelen ve şüpheli sponsorluk anlaşmalarını onaylayan bir mekanizma olarak işlev görüyor.

Bahis şirketleri, (bazıları yasa dışı) kulüplerin forma göğüslerinde yer bulurken, bu ekonomik bağımlılığın nasıl denetleneceği kimsenin umurunda değil. Bazı takımlar istediklerini yaparken, diğerleri darboğazdan çıkamıyor ve altyapılar perişan halde. Bu durumda bahis suçu bireysel değil, yapısal bir sonuç. Suçlu birey değil; suçu mümkün kılan sistemdir.

Bu aşamada iki seçenek var: Ya kutuyu yeniden kapatacağız ve görevden alınanlarla yetineceğiz ya da kapağı açık tutup o karanlığa bakacağız. Karanlığa bakmak kolay değil. Çünkü orada sadece bahis yok; orada siyaset, medya ve sermaye var. Orada bir ülkenin adaletle ilişkisi var. Bu nedenle bahis skandalı dediğimiz şey aslında bir ayna. O aynaya bakan herkesin yüzünde kendi payına düşen kirin izi var: Yöneticisinden gazetecisine, federasyonuna kadar. Belki de en büyük kir, yüzünü çevirmekte.

Belki hâlâ bir umut kırıntısı var. Pandora’nın kutusunda kalan son parça gibi. O umut, futbolda adaletin bir gün gerçekten sağlanabileceğine dair değil; toplumun kendi adaletini talep etme cesaretine dair

Futbolda Temizlik Masalı: Kirli Çarklar Açığa Çıkıyor
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.