1. Haberler
  2. SPOR
  3. Futbolda Tabakalaşma: Eşitsizlik ve Mücadele

Futbolda Tabakalaşma: Eşitsizlik ve Mücadele

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yaşam, çelişkilerle başlamaktadır; bu çelişkilerin çatışması ise insanı bitmek bilmeyen mücadelelerle sınar ve farklılaşma zorunluluğunu doğurur.

Kişinin, yabancıdan yakına ve kendine karşı yürüttüğü hiyerarşik yaşam mücadelesi, toplumsal tabakalaşma olarak tanımlanmaktadır. Bu tabakalaşmanın temelinde, farklılaşmalarla birlikte ortaya çıkan eşitsizlik bulunmaktadır.

Açık toplumsal tabakalaşmada bireylerin toplumsal hareketliliği, kazanılmış kimlik doğrultusunda gerçekleşir. Kapalı toplumsal tabakalaşmada ise hareketlilik söz konusu değildir; kazanılmış statüler, aile içinde hiyerarşik bir biçimde devam eder.

Bu tabakalaşma, toplumlarda sosyal, kültürel, dini, siyasi, ekonomik ve etnik farklılaşmaların etkisiyle kurumsal bir kimlik kazanır. Bunun sonucunda tabakalaşmalar, toplumsal ve kültürel birliği tehdit ederek özgürlüklerin oluşumunu engellemektedir.

Özellikle yukarıda belirtilen unsurlarla şekillenen otoriter yapı, toplumsal piramit hiyerarşisini oluşturur. Bu yapı, belirli katmanların yukarı doğru statü hareketine izin verirken, büyük bir kesimin alt statüde kalması için yoğun bir çaba harcamaktadır. Kastlar arasında kesin çizgiler ve hiyerarşiler mevcuttur.

∗∗∗

Futbolun yapısal dinamiklerine baktığımızda, ayrıcalıklara sahip olan üst katman ile aynı statüde olmalarına rağmen bu ayrıcalıklardan yararlanamayan bir alt kitlenin varlığını görmekteyiz.

Bu ayrıcalığın kaynağı, siyasi yapının futbolun sosyopolitik ve sosyokültürel etkisini kendi amaçları doğrultusunda bir propaganda aracı olarak kullanma isteğine dayanmaktadır.

Sevgili Tuğrul Akşar’ın ifadeleriyle durumu netleştirelim.

“Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Süper Lig 2025-26 sezonu için kulüplerin harcama limitlerini belirledi. Süper Lig Kulüpleri Takım Harcama Limitleri (THL) çerçevesinde bu sezon toplam 27,5 milyar TL harcama yapma imkânı sunulmuş durumda.”

“İlk dört kulübe tanımlanan 16,7 milyar TL’lik harcama limiti, toplam THL’nin yüzde 61’ine karşılık gelmektedir. Bu oran, geçen sezon yüzde 69,5 idi.”

“Diğer on dört kulübe tanımlanan 10,7 milyar TL’lik harcama limiti ise toplam THL’nin yüzde 39’una tekabül etmektedir. Geçen sezon bu oran ise yüzde 30,5 civarındaydı.”

“İlk dört kulübe tanımlanan THL ortalaması, diğer on dört kulübe tanımlanan THL’nin 5,07 katına ulaşırken, geçen sezon bu oran 8,57 idi. 2019’da 2,7 milyar TL olan THL, yüzde 905 artış göstererek, 2025-26 sezonunda 27,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. Buna göre, yedi yıllık süreçte THL ortalama yıllık bazda yüzde 129’luk bir artış kaydetmiştir.”

Ve sermaye artırımları konusu…

“Kulüp yönetim hatalarına makroekonomik olumsuzluklar da eklenince, bedelli sermaye artırımına gitmek kaçınılmaz hale geliyor. 4 kulüp, halka arz edildikleri 2002-2025 döneminde toplam 16 kez bedelli sermaye artırımı gerçekleştirerek, toplamda 18,9 milyar TL’lik bedelli sermaye artışı yapmıştır. En fazla bedelli sermaye artırımı gerçekleştiren kulüp, 7,475 milyon TL ile Trabzonspor olurken, Beşiktaş ise yüzde 400 bedelli sermaye artırımları yapmasına rağmen 4,8 milyar TL gelir beklerken yalnızca 1,4 milyar TL gelir elde edebilmiştir. Bu nedenle, bankalar birliği konsorsiyumundaki borçlarını kapatamamıştır.”

∗∗∗

Havuz gelirleri açısından da ilginç veriler var…

“Galatasaray’ın şampiyonluğuyla sonuçlanan Süper Lig’in 2024-25 sezonunda, 19 kulübe toplam 3,7 milyar TL havuz geliri dağıtılmıştır. Galatasaray 447 milyon 75 bin TL gelir elde ederken, ikinci sırada yer alan Fenerbahçe 390 milyon 150 bin TL, ligi 4. tamamlayan Beşiktaş ise 328 milyon 300 bin TL’lik havuz gelirine ulaşmıştır.” Bu üç büyük kulüp, toplam gelirin yüzde 31’den fazlasını almıştır.

Başka bir açıdan bakıldığında, Süper Lig’in yıllık geliri 600 ile 700 milyon avro arasında gerçekleşirken, giderleri ise 1 milyar 200 milyon avro civarındadır. Bu durumda bir açık söz konusudur. İşte bu açığın finansmanı için siyasetle iş birliği kaçınılmaz hale gelmiştir.

Kulüplerin borç batağından kurtulmak için varlık satışı veya gayrimenkul projelerine yönelmeleri de siyasi irade tarafından istenmektedir. Fenerbahçe Ülker Arena’nın yanındaki arazi TOKİ’ye devredilirken, Galatasaray’ın Riva ve Florya projeleri, Beşiktaş’ın Dikilitaş projesi ve Trabzonspor’un Emlak Konut GYO A.Ş. ile imzaladığı Akyazı projesi, bu siyasi iş birliği projelerinin örnekleridir. Çünkü siyaset, ekonomi politiği bu temele dayandırmıştır.

Tüm bu unsurları bir araya getirdiğimizde, yarı kapalı toplumsal tabakalaşmanın politik mutabakatına dayanan ‘kast’ piramit sisteminin tepe noktasında Galatasaray yer almaktadır. Hemen altında Fenerbahçe, onun altında ise diğer kulüpler konumlanmaktadır. Beşiktaş ve Trabzonspor artık bu alt segmentte üçüncülük veya dördüncülük mücadelesi vermek durumundadırlar.

Beşiktaş için 25 yıl boyunca yalan söyleyen başkanlar ve yöneticiler, kulübü bu duruma getirerek Galatasaray ve Fenerbahçe’den koparıp siyasetin taleplerine boyun eğmek zorunda bırakmışlardır. Sportif beklentilerin önüne ticari kaygılar geçmiştir.

Bu sürecin değişmesi ise oldukça zor görünmektedir.

Futbolda Tabakalaşma: Eşitsizlik ve Mücadele
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.