Fidel Castro, 1955 yılında Mexico City’de Che Guevara ile tanıştığında, Küba devriminin temellerini atmaya başladı. Bu ikili, Latin Amerika tarihini köklü bir şekilde değiştirecek bir gerilla savaşı için planlar yapmaya koyuldu.
Fidel Castro, uzun yıllar boyunca Küba’nın Komünist lideri olarak görev yaptı. Arjantinli Che Guevara ise, Küba’daki bakanlık ve Birleşmiş Milletler sözcülüğü gibi görevlerin ardından, devrimci idealleri uğruna yeniden gerilla hayatına döndü. 1967 yılında Bolivya’da hayatını kaybettikten sonra, hem destekçileri hem de karşıtları tarafından efsanevi bir figür haline geldi.
Heykeller, 2017 yılının sonlarına doğru, bu ikilinin tanışmasını simgelemesi amacıyla o dönemki belediye başkanı Ricardo Monreal tarafından dikildi. Her biri yaklaşık 233 kilogram ağırlığında olan bronz döküm heykeller, Fidel ve Che’yi oturmuş ve sohbet ederken betimliyordu.
Ancak heykeller, zaman zaman boya ile tahrip edilerek 2018 yılında yetersiz hükümet onayları nedeniyle kaldırılmıştı. Kamusal anıtları denetleyen şehir komitesinin 2020 yılında heykellerin yeniden dikilmesini sağlamasıyla, bu figürler tekrar sahneye döndü.
Geçtiğimiz hafta, Mexico City’deki yerel belediye başkanı heykellerin kaldırılmasına karar verdi. Bu durum, ülkenin başkanını da içine çeken yoğun bir siyasi tartışmaya yol açtı.
Mexico City’nin kadın Belediye Başkanı Alessandra Rojo de la Vega, heykellerin uygunsuz bir şekilde dikildiğini ve bu kişilere saygı gösterilmemesi gerektiğini ifade ederek, Castro ve Guevara’yı “çok fazla acıyı temsil eden katiller” olarak tanımladı. Rojo de la Vega, Castro’nun yarım yüzyılı aşkın iktidarı boyunca susturulan, hapsedilen ve öldürülen insanları hatırlatarak, Küba’nın hala gıda ve elektrik sıkıntısı yaşadığını vurguladı. Bir röportajında, “Fidel ve Che’yi devrimci figürler olarak görenlerin olduğunu biliyorum, fakat yönetmek, hangi mağdurlarla dayanışma gösterileceğini seçmekle ilgili değildir” dedi.
DEVLET BAŞKANINDAN BÜYÜK TEPKİ
Bu eylemler, Meksika’nın en üst düzey makamlarından tepkilere neden oldu. Sol görüşlü Morena Partisi’nin lideri Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, heykellerin kaldırılmasını “tamamen hoşgörüsüzlük” ve “yasadışı” olarak değerlendirdi. Sheinbaum, Rojo de la Vega’nın iddialarını “ikiyüzlü” olarak nitelendirerek, belediye başkanının bir zamanlar Küba’da tatil yaptığını hatırlattı.
Rojo de la Vega ise, 2017 tarihli Mexico City Anayasası’na atıfta bulunarak, komitenin belediye tarafından finanse edilen sanat eserleri üzerinde yetkisi olmadığını savundu.
HALKTAN BÜYÜK TEPKİ
Bölge halkı da heykellerin kaldırılmasına karşı çıktı. Pazar günü, 200’den fazla kişi heykellerin bir zamanlar bulunduğu yerde toplanarak yeniden dikilmesini talep etti. Castro ve Che’nin resimlerini taşıyan protestocular, heykellerin eski yerlerine geri getirilmesi çağrısında bulundu.
Meksika’daki José Martí Kübalı Sakinler Derneği’nin başkan yardımcısı ve protesto organizatörü Olivia Garza Joa, “İdeolojik olarak sempati duyup duymadığınızın ötesinde, Küba Devrimi’nin Latin Amerika ve dünyanın tarihini köklü bir şekilde değiştirdiği inkar edilemez” şeklinde konuştu.
Heykeller şu anda balonlu naylon ile kaplanmış ve belediyeye ait bir tesiste saklanıyor. Rojo de la Vega, bazı fonları geri almak amacıyla heykellerin açık artırmayla satılmasını önermiş olsa da, Sheinbaum bunu yasa dışı olarak değerlendirerek, heykellerin bir müzeye veya Mexico City’nin başka bir yerine gönderilmesi gerektiğini belirtti.
CHE GUEVARA’NIN BÜSTÜ HALEN DURUYOR
Ancak, heykellerin bir zamanlar bulunduğu yerden sadece birkaç adım ötede, Che Guevara’nın bir büstü hâlâ yerinde duruyor.