İZMİR’deki gelişmeleri yakından takip eden SÖZCÜ, Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile bir görüşme gerçekleştirdi. Tugay, gündemdeki konulara dair sorularımızı içtenlikle yanıtladı.
Kooperatif meselesi nedir? Sizden dinlemek istiyoruz.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından belirlenen kentsel dönüşüm alanlarındaki bazı ihalelere müteahhitlerin katılmaması neticesinde, Tunç Soyer dönemi sırasında “Bu ihaleleri belediye şirketi İzbeton A.Ş. gerçekleştirsin” önerisi ortaya atılmıştır. Ardından kooperatif modeli geliştirildi. Bu modelde genellikle iş dünyasından yöneticiler görev alıyor ve kooperatif, “Bu kentsel dönüşüm projesini ben üstleneceğim” diyerek yola çıkıyor. Normalde müteahhitin alacağı kar payını kooperatif, ‘Ben gerçekleştireyim, hem hak sahipleri hem de kooperatif üyeleri kazansın’ anlayışıyla hayata geçiriyor.
‘RAKAMLAR YETMİYOR’
Sorun nereden kaynaklandı?
Kooperatif üyelerine vaat edilen rakamların yetersiz olduğu anlaşılmakta. Kooperatifin İzbeton’dan bu projeyi almasının yasal olmadığı ve kooperatifte müteahhit bulunmadığı için işin başka bir taşeron firmaya devredilmesinin de hukuki olmadığı tespit edildi. Göreve geldiğimizde inşaatlar durma noktasına gelmişti. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi burada inceleme yaptı ve kooperatiflere iş verilmesinin usulsüz olduğunu, sözleşmeleri iptal etmemiz gerektiğini belirtti.
‘ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ’
Kaç yurttaş mağdur durumda?
İki farklı grup mağduriyet yaşıyor. Birincisi, evi veya arsası olan ve tapusunu Büyükşehir’e devretmiş olanlar. Bu gruptaki yaklaşık 5 bin kişiden 3 bini bu durumdan etkilenmiş durumda. İkinci grup ise ev sahibi olabilmek için kooperatife üye olan ve belli bir miktar ödeme yapan bireyler. Üzerimize düşeni yapma kararlılığındayız. Bu süreç kooperatif tarafından yürütülmeyecek, ancak kooperatif mağdurlarının hakları da teslim edilecektir. Şartlar üzerinde uzlaşmamız gerekmekte, çünkü kullandığımız kaynaklar belediyenin, dolayısıyla halkın parası. Kamu zararına yol açma hakkımız yok. En kısa sürede tamamlanarak insanlara evlerinin teslim edilmesi hedeflenmektedir.
Parti içi çekişme
Tutuklama operasyonunun sizin şikayetiniz üzerine başlatıldığı iddia ediliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İç denetimlerimizde elde edilen bulguların savcılığa bildirilmesi zorunluydu. Bu, iç denetçilerimizin verdiği idari bir karardı ve ben de onayladım. Kesinlikle birilerinin hatalarını örtmeye çalışmak gibi bir niyetim yoktu. Ancak operasyonun kooperatifle ilişkilendirilmesi dikkat çekti.
Operasyonu, CHP içinde bir çatışma varmış gibi göstermeye çalıştılar. Yandaş medyada bu konuda birçok haber gördüm. Partimizde iç çekişme yoktur. İç denetimin bildirilmesi zorunluydu; özel bir talimatla birilerinden hesap sormak veya intikam almak amacıyla yapılmış bir durum söz konusu değildir.
Soruşturmanın siyasi olduğuna inanıyorum
Eski Başkan Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da aralarında bulunduğu 60 kişinin tutuklandığı soruşturma hakkında ne düşünüyorsunuz?
Soruşturmanın büyük ölçüde siyasi bir yönü olduğunu düşünüyorum. Savcılık herhangi bir konuda soruşturma yürütebilir, ancak bu tür şafak operasyonlarıyla insanların evlerinden alınmaları, basın üzerinden algı oluşturma çabası olmamalıydı. Hatta servis edilen operasyon görüntülerinin sahte olduğu da anlaşıldı. Söz konusu soruşturma sürecindeki herkes, ifadeye çağrıldıklarında adliyeye gidebilecek insanlardır. Eğer herhangi bir suç varsa bunun üstü kapatılmamalıdır. Ancak şu anda devam eden süreç, sadece İzmir’de değil, Türkiye genelinde Cumhuriyet Halk Partisi’ni halk nezdinde itibarsızlaştırmaya yönelik bir çaba olarak algılanmaktadır. Bu durumdan dolayı büyük bir üzüntü ve endişe taşıyorum. Mücadelemizi sürdüreceğiz.