DEM Parti, bölgedeki artan gerilimler üzerine bir açıklama gerçekleştirdi.
Partinin Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Eş Sözcüleri Özgül Saki ve Murad Mıhçı tarafından kaleme alınan açıklamada, “Herkesi göçmenlerle dayanışmaya; sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada eşit ve özgür bir yaşam için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın detayları ise şu şekilde sıralandı:
20 Haziran, Dünya Mülteciler Günü olarak, savaşlar, siyasi baskılar, sömürü politikaları ve ekolojik yıkımlar nedeniyle yerinden edilen milyonlarca insanın yaşadığı zorlu koşullara dikkat çekmek amacıyla ilan edilmiştir. Ancak günümüzde yeni savaşlar, devam eden baskılar ve eşitsizlikler, milyonlarca insanın evinden olmasına yol açmakta; göçmen ve mülteciler ise zor yaşam şartlarında mücadele vermektedir. Türkiye’de 5 milyondan fazla göçmen, büyük ölçüde güvencesiz, statüsüz ve dışlayıcı bir sistem içerisinde bulunmaktadır. Göçmen emeği, sistematik bir şekilde sömürüye maruz kalmakta; kayıt dışı ve düşük ücretli çalışma, iş cinayetleri, sendikasızlaştırma ve ücret gaspı gibi olgular yaygınlaşmaktadır. Irkçılık, nefret söylemi ve linç kampanyaları ise her geçen gün artmaktadır.
Geri Gönderme Merkezlerinde kötü muamele, keyfi sınır dışı işlemleri ve “tahdit kodları” ile yapılan tehditler, hukuksuz uygulamaların bir parçası haline gelmiştir. Göçmen kadınlar, çoklu ayrımcılıkla karşı karşıya kalırken, cinsiyetçi ve ırkçı erkek şiddetine daha savunmasız bir durumda bırakılmaktadır. LGBTİ+ göçmenler de ayrımcılığın çeşitli biçimleriyle yüz yüze gelmektedir. Göçmen çocuklar ise eğitime erişim imkanı bulamamakta ve çocuk işçiliği ile istismar gibi sorunlarla karşılaşmaktadır.
Türkiye’nin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi çekince ve Avrupa Birliği ile imzalanan Geri Kabul Anlaşması, göçmenlerin temel haklarından mahrum kalmasına neden olmaktadır. Bu durum, Türkiye’yi Avrupa’nın sınır bekçisine dönüştürürken, göçmenleri de statüsüz ve baskıya açık bir konumda bırakmaktadır.
Ortadoğu’da yaşanan derinleşen krizler, yeni ve büyük ölçekli göç hareketlerinin habercisi olma niteliği taşımaktadır. İsrail’in Filistin, Lübnan ve Suriye’deki artan askeri müdahaleleri, sivil yerleşim alanları, hastaneler ve temel yaşam altyapılarına yönelik saldırılar, uluslararası hukukun açık ihlali olarak değerlendirilmektedir. Bu saldırılar, kısmi göçlere neden olmakta ve güvenli yaşam alanlarının ortadan kalkmasıyla birlikte geniş çaplı yerinden edilmelere yol açmaktadır. Türkiye’nin Suriye’deki politikaları ve İsrail ile sürdürdüğü ticari ilişkiler de, bölgedeki savaşı derinleştiren ve insani krizi büyüten unsurlar arasında yer almaktadır.
DEM Parti Göçmen ve Mülteci Komisyonu olarak vurgulamak istiyoruz:
• Göçmenler, “geçici misafir” değil, eşit haklara sahip toplumsal öznelerdir.
• Geri Kabul Anlaşması iptal edilmeli, Cenevre Sözleşmesi’ndeki coğrafi çekince kaldırılmalı ve Avrupa’nın göçmenler üzerinden kurduğu pazarlıklara son verilmelidir.
• Tüm göçmenlere statü ve temel haklara erişim hakkı tanınmalı, göçmen emeği sömürüsü sona erdirilmelidir.
• Geri Gönderme Merkezleri kapatılmalı, keyfi tahdit kodları kaldırılmalı ve sınır dışı etme uygulamalarına son verilmelidir.
• Yeni göç dalgalarına karşı yapılacak hazırlıklar, insan haklarını ve toplumsal barışı temel almalıdır.
Herkesi göçmenlerle dayanışmaya; sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada eşit ve özgür bir yaşam için birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.
