Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirilen 38’inci Olağan Kurultayı ile 6 Nisan’da yapılan 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nın iptali için Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam eden dava süreci dikkat çekiyor. Ayrıca, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tutuklu CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun koordinasyonunda, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın da aralarında bulunduğu delegelere yönelik “şaibe” iddialarına ilişkin başlattığı soruşturma kapsamında iddianame hazırlandı ve Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Ancak mahkeme, rüşvet suçlamasıyla ilgili olarak “görevsizlik” kararı vererek iddianameyi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Sanıkların, Asliye Ceza Mahkemesi’nin bu karara itiraz ettiği öğrenildi.
”DOĞRU BİR USUL DEĞİL”
CHP’nin kurultayına dair yargı süreci devam ederken, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 30 Haziran’da yapılacak 3’üncü duruşmanın sonucu merakla bekleniyor. CHP avukatı Çağlar Çağlayan, kurultaylara ilişkin yargı süreci hakkında Cumhuriyet gazetesine açıklamalarda bulundu. Av. Çağlayan, sanıkların itirazlarının ardından “şaibe” iddianamesinin nasıl bir yol izleyeceğini belirtti. “Ağır Ceza, itirazlar üzerinden ya da kendi inceleme yaparak görevsizlik kararı verebilir. Bu durumda iddianame Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilir. Ancak rüşvet yönünden bu gönderim, hukuken bazı yanlışlıklara yol açar. Rüşvet ciddi bir suçlamadır ve bunun için geçerli bir delil gerekmektedir. Asliye Ceza, kendi kendine rüşvet tabiri yaparak değerlendirme yapamaz. Bu doğru bir usul değil. Kongre özelinde ‘hile karıştırma suçundan’ bir iddianame düzenlenmelidir. Sanıklar arasında kamu görevlilerinin bulunması rüşvet suçlamasını geçersiz kılar. İddianamede sanıkların ‘oy değiştirmek için delegelere maddi ve manevi menfaatte bulunması’ ifadesi yer alıyor; rüşvet için vermek değil, almak gerekmektedir. Asliye Ceza, iddianamedeki suçun delillendirilemediğini anladığı için farklı bir suç isnadı talep ediyor” ifadelerini kullandı.
”HUKUK MAHKEMESİ’NDE DAVANIN REDDEDİLMESİ GEREKİR”
Av. Çağlayan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam eden davaya dair şu değerlendirmeleri yaptı:
“Ortada bir iddianame var diye, Hukuk Mahkemesi’nde davanın kabul edilmesi mümkün değildir. Eğer hakim kabul etmeyi düşünüyorsa, ceza davasındaki iddianamenin kavuşturma aşamasına geçip, davanın tamamlanmasını beklemesi gerekir. Çünkü; iddianame üzerinden kurultayın iptali kabul edilirse, ceza davasında sanıkların beraat etmesi durumunda ortaya çıkacak uyuşmazlık nasıl çözülecek? Seçim işlerinin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından incelendiğini göz önünde bulundurursak, Asliye Hukuk’un seçim işinin alanı dışında olduğunu belirterek davayı reddetmesi gerekir. Olası bir kabul durumunda ise hiçbir hukuk, mevcut yönetimi görevden alıp, eski yönetimi yerine getirilmesini öngörmüyor. Yasalar, siyasi partilerin kongrelerle yönetilmesini zorunlu kılar. Böyle bir durumda mahkeme, geçici bir heyet atayıp kongre başvurusunun yapılmasını talep edecektir. Ancak, mevcut yönetimin kaybetmesi için kongre yaptırmak amaçlanıyorsa, bu durum yıllarca devam edebilir ki, bu da hukuka aykırı bir tartışmadır.”
”BİR SEÇİME YÖNELİK İDDİADAN ÜÇ SEÇİMİN İPTALİ İSTENMEZ”
Asliye Hukuk’taki davada tek bir seçim üzerinden üç kurumun iptalinin talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını da vurgulayan Çağlayan, “Davada iddialar Genel Başkanlık seçimi üzerinden oluşturulurken, Parti Meclisi ve Disiplin Kurulu seçimlerinin iptali istenmesi hukuka uygun değildir. Eğer bu ülkede adaletin en azından bir toz tanesi kadar kalmışsa, bu davanın reddedilmesi gerekir” dedi.
