Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Bölgemizde son dönemde ciddi gerilimler, çatışmalar ve savaşlar yaşanıyor. Rusya-Ukrayna savaşı, her iki taraf için de ağır sonuçlar doğurarak devam ediyor. İsrail’in gerçekleştirdiği soykırım ile Lübnan ve Suriye’deki pervasız eylemleri, hepimizin yüreğini yaralıyor. Şimdi de İsrail, komşumuz İran’a karşı bir saldırı başlattı. Bu saldırının sinsi ve kapsamlı amaçları her geçen gün daha net bir şekilde anlaşılmakta. İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yapılması gerektiğini savunuyoruz ve bu konudaki duruşumuzu sürdürüyoruz. Daha önce, ABD Başkanı Trump, Putin, Sisi, II. Abdullah ve birçok başka liderle görüşmeler gerçekleştirdim. Bu görüşmelerde, İsrail’in artan saldırganlığının bölge için oluşturduğu tehditlere dikkat çektik. Türkiye olarak, üzerimize düşen her türlü kolaylaştırıcılığı yapmaya hazır olduğumuzu muhataplarımıza açıkça ilettik.
Masada çözülmesi gereken meseleleri, silah ve kaosla çözmeye çalışmanın ileride doğuracağı sonuçları kimse öngöremez.
“İSRAİL NE YAPTIĞININ FARKINDA DEĞİL”
Batı’nın sınırsız desteğiyle İran’a saldıran ve Gazze’yi yerle bir eden İsrail, aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hataların farkına varacak, ancak o zaman çok geç olacak.
Hiçbir ülke yalnızca kendi sınırlarıyla sınırlı değildir. Bölgedeki her olay, tüm toplumları etkileyen ve orta ile uzun vadeli sonuçlar doğuran bir etkiye sahiptir. Filistin halkına ve topraklarına yönelik saldırılar, sadece oradaki birkaç milyon kişiyi değil, tüm bölgeyi ilgilendiren bir meseledir. İran’a yönelik saldırılar da yalnızca İran’ı ilgilendiren bir durum değildir. Bu tespitler, Hindistan, Pakistan, Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika için de geçerlidir.
Tarih, bu tür aşırılıkların beklenmedik sonuçlar doğurabileceğine dair birçok örnekle doludur.
“ZULÜMLE ABAD OLUNMAZ”
Bölgemizde, hakikatler gözetilmeden atılan her adım, gelecekte başka felaketlere davetiye çıkarır. Bu felaketler, zalimlerin sonunu getirecek sonuçlar doğurur. İsrail, gerçekleştirdiği her zulüm ve döktüğü her kanla, kendi varlığını ve toplumun geleceğini riske atmaktadır. Zulümle abad olunamaz.
Zulmin sonu derin bir pişmanlıkla son bulur. Türkiye ve Türk milleti olarak, medeniyet mirasımızın bize yüklediği adalet, hakkaniyet ve vicdan çerçevesinde, önce kendi vatandaşlarımızı, ardından kardeş ve dost milletleri, en nihayetinde de tüm insanlığı kucaklamak için samimi bir çaba içerisindeyiz.
Yakın zamanda Balkanlar, Karabağ, Libya ve Suriye’deki gelişmelerde bu yaklaşımın sonuçlarını birlikte gözlemledik.
Umuyoruz ki, bundan sonra sadece kendi içimizde birliği, beraberliği ve kardeşliği yüceltmekle kalmayacak, aynı zamanda bu olumlu iklimi bölgede sağlamak için de gereken girişimlere devam edeceğiz.
Siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri olarak güçlü değilseniz, kendinizi yeterli hissetmiyorsanız ve caydırıcılık seviyenizi yükseltemediyseniz, işiniz oldukça zordur. Her an kendinizi sizden daha güçlü birinin tehdidi altında bulabilirsiniz. Millet olarak, onursuz bir yaşam yerine, toprak altında şerefli bir şekilde yatmayı tercih ederiz. Bu duruma düşmemek, sadece sözlerle değil, gerçek bir çaba ve üretkenlikle mümkündür. Rüştünüzü tüm dünyaya kanıtlamak için çalışmak, geliştirmek ve ter dökmek zorundasınız.