İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibinin 19 Mart sabahı gözaltına alınmasının ardından başlayan Saraçhane protestolarının dokuzuncu ayında, İstanbul’daki üniversitelerde eğitim gören öğrenciler, Beyazıt Meydanı’nda bir yürüyüş düzenledi.
Bu eylemde, MESEM protestoları bahanesiyle İstanbul’da 16, İzmir’de ise 4 gencin tutuklanması protesto edildi. Esnaf Yemekhanesi önünde toplanan öğrenciler, sloganlar atarak Beyazıt Anakapı’ya yürüdü. Eylem sona erdiğinde, polis bazı dövizleri gerekçe göstererek birkaç öğrenciyi gözaltına aldı. Eylemi izleyen avukatlar, gözaltına alınan öğrenci sayısının 26 olduğunu bildirdi. Öğrencilerin açıklamaları ise şu şekildeydi:
“BİR DAHA GERİ ÇEKİLMEMEK ÜZERE ELİNİ YÜKSELTTİ”
*Bugün, eşit ve özgür bir yaşamı savundukları için hukuksuz bir şekilde tutuklanan arkadaşlarımız Mert, Halil, Kaan ve Berdan için buradayız. 15 Aralık Pazartesi günü sabah saatlerinde İzmir’de, 19 Mart eylemlerine katıldıkları ve attıkları sloganlar bahane edilerek dört arkadaşımız “cumhurbaşkanına hakaret” ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamalarıyla gözaltına alındı.
*Arkadaşlarımız, bu ülkede milyonlarca insanın ve gençliğin en temel demokratik haklarını kullanarak özgürlük taleplerini dile getirdiği eylemlere katıldıkları için tutuklandılar. Biz öğrenciler, 19 Mart’ta, tam dokuz ay önce bu meydanda üzerimize çöken karanlığı açığa çıkardık.
*Üniversitelerimizi rant kapısına çeviren, dört bir yanımızı kayyumlarla kuşatan, ülkücü çeteleri kampüslerimize sokan iktidarın düzenini sarstık. Tarihsel birikimden güç alan bu başkaldırı, bizler için önemli bir dönüm noktasıydı. Gençliğin itirazı o gün burada bir daha geri çekilmemek üzere elini yükseltti.
“MESEM’LER BİR ‘EĞİTİM MODELİ’ DEĞİL, ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN KURUMSALLAŞTIRILMIŞ HALİDİR”
*Bu tutuklamalar, münferit olaylar değildir. Gün geçmiyor ki AKP iktidarı, elinde tuttuğu tüm baskı aygıtlarıyla korku iktidarını tehdit eden her unsura saldırmasın. İzmir’de yapılan tutuklamalar, iktidarın 19 Mart eylemlerine, sokakta büyüyen gençlik hareketine ve özgürlük taleplerine karşı yürüttüğü kapsamlı saldırının bir parçasıdır.
*Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla gözaltına alınan dört devrimci gencin tutuklanması, hukuki değil politiktir ve bu tutuklamaların 19 Mart’la sınırlı olmadığını biliyoruz. Tutukladıkları arkadaşlarımız, gençliğin işçi sınıfıyla buluştuğu her alanda sorumluluk almış, işçi sınıfının mücadelesini sürdürmüş ve çocuk işçilerin sömürüldüğü alanlarda eylemler düzenlemiştir. MESEM’ler, bir ‘eğitim modeli’ değil, çocuk işçiliğinin kurumsallaşmış halidir.
*Çocuklar, ucuz işgücü olarak patronlara teslim edilmekte ve yoksulluğa mahkum edilmektedir. Bugün MESEM’lerde çocuk yaşta sömürülenler, yarın güvencesizliğe mahkum edilecek işçiler olacaktır.
“BU DÜZENİN KARŞISINDA EN KARARLI BİÇİMDE DURAN GÜÇ GENÇLİKTİR”
Öğrenciler, gençliğin mücadelesinin işçi sınıfının mücadelesiyle ayrılmaz olduğunu belirterek şöyle devam etti:
*İktidarın korkusu, gençliğin işçi sınıfının sömürüsüne karşı bir araya gelmesi ve bu düzenin karşısında ortak bir mücadele hattı oluşturmasıdır. Son günlerde MESEM’lere ve çocuk işçiliğine karşı eylem yaptıkları için 16 arkadaşımızın tutuklanması da bu saldırının bir parçasıdır. Sömürü düzenine karşı ses çıkaranların tutuklanması, tesadüf değil, çocuk emeğini savunan düzenin, buna itiraz edenleri susturma çabasıdır.
*Bu zihniyeti çok iyi tanıyoruz. Gezi Direnişi’ne katılmaları gerekçe gösterilerek yıllardır uydurma suçlamalarla cezaevine konulanlardan, yargının bir baskı aracına dönüştürülmesinden, gözdağı vermek amacıyla sürdürülen siyasi operasyonlardan biliyoruz. Yirmi yılı aşkın süredir korku üzerine inşa edilen bu iktidar, son yıllarda ayakta kalabilmek için baskıyı derinleştirerek özellikle gençliği hedef almaktadır.
*Çünkü biliyorlar ki, bu düzenin karşısında en kararlı biçimde duran güç gençliktir. Yakın zamanda İstanbul Barosu’nun açtığı dava sonucunda, 19-23 Mart 2025 tarihleri arasında İstanbul’da ilan edilen olağanüstü hal koşulları ve gösteri ile basın açıklaması yasağı, İstanbul 3. İdare Mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
“ÖZGÜRLÜK TALEBİNE DUYDUĞU KORKU HALA İLK GÜNKÜ KADAR TAZE”
*Bu karar, 19 Mart sürecinde yüzlerce insanın gözaltına alınması ve tutuklanmasının iktidarın muhalifleri cezalandırmaktan başka bir işlevi olmayan mahkemelerde bile açıkça hukuka aykırı bulunmasını sağlamıştır. Peki, dört arkadaşımız neden 20 Mart’ta katıldıkları eylemler bahane edilerek tutuklanıyor? AKP, bu saldırıları yapabildiği için gerçekleştiriyor. Yasa, hukuk ve kural tanımıyor.
*Güçlü bir şekilde bastırmaya çalıştığınız biz öğrenciler, işkenceyle gözaltına alındık, tutuklandık, ailelerimiz arandı, cinsel tacize ve çıplak aramaya maruz kaldık ama her seferinde, yeni yollar bularak karşınıza çıktık ve yine sokaklarda, meydanlarda olmaya devam edeceğiz.
*Bizleri bu düzende bir çark, sömürülecek bir emek gücü, itaatkâr bir ordu olarak yetiştirmeye çalışanların karşısında dimdik durmaktan taviz vermiyoruz. Mert, Halil, Kaan ve Berdan, bu karanlığa teslim olmayı reddettikleri ve özgür yarınları örgütlemekte ısrarcı oldukları için tutuklanmışlardır.
*19 Mart’ın üzerinden dokuz ay geçti. Ancak iktidarın sokakta büyüyen isyana, eşitlik ve özgürlük talebine duyduğu korku hala ilk günkü gibi taze.
“DEVAM EDECEĞİZ”
*Unuttukları bir gerçek var: Bir avuç zorba azınlığın, kaybetme korkusuyla, yargı aparatıyla, baskı ve zorla korumaya çalıştığı koltuklarının karşısında milyonların geri alacağı yaşamları, özgürlükleri ve gelecekleri var. Bizim öfkemiz de hafızamız da canlı. Gençliğin üzerine sallanmaya çalışılan yargı sopası, yalnızca büyüttüğümüz öfkenin ateşine düşer ve onu daha da harlar.
*Sürdürdüğümüz mücadeleden intikam almak istiyorlar fakat biz, bu yola çıktığımızda tek bir arkadaşımızı dahi geride bırakmayacağımızın sözünü verdik. Mert’i, Halil’i, Kaan’ı, Berd
