CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türkiye hava sahasında bir insansız hava aracının düşürülmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, bu olayın mevcut savunma sistemlerinin görevlerini büyük ölçüde yerine getirdiğini ortaya koyduğunu belirtti. Bağcıoğlu, değişen tehdit ortamının sürekli olarak güncellenen bir savunma stratejisini zorunlu kıldığını ifade etti. Gelecekte karşılaşılabilecek daha karmaşık ve düşük görünürlüklü tehditlere karşı stratejik öngörü, hızlı karar alma yeteneği, katmanlı savunma ve bütünleşik sensör-reaksiyon mimarisinin önemine vurgu yaptı. Bu bağlamda savunma planlaması ve sanayi yatırımlarının, siyasi tercihlerden bağımsız bir şekilde ulusal güvenlik önceliklerine dayalı olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.
Yankı Bağcıoğlu, Türkiye hava sahasında yaşanan insansız hava aracı düşürme olayını, Millî Savunma Bakanlığı’nın açıklamasıyla değerlendirdi. Bakanlığın, olayda bir zafiyet bulunmadığını belirtmesinin, Türkiye’nin milli güvenliği açısından sevindirici olduğunu dile getirdi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu süreci sorumlu bir şekilde ele aldıklarını belirten Bağcıoğlu, mevcut sistemlerin görevlerini yerine getirmiş olmasının önemini vurguladı. Ancak, asıl meselenin gelecekte benzer ve daha karmaşık tehditler karşısında hangi derslerin çıkarılacağı olduğuna dikkat çekti.
Bağcıoğlu, insansız hava araçlarının asimetrik tehdit oluşturmaya devam edeceğini belirtti. Bu noktada, yaşanan olaylardan ve diğer bölgelerdeki benzer durumlardan ders çıkarılmasının önemine dikkat çekti. Hava erken ihbar sistemleri ile reaksiyon unsurlarının başarılı bir şekilde görevlerini yerine getirdiğini ifade eden Bağcıoğlu, gelecekte daha karmaşık tehditlerle karşılaşılabileceğini öngördüğünü dile getirdi.
“KAPSAMLI BİR PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ”
Değişen tehdit ortamı, savunma sanayii yönetiminde köklü bir paradigma değişikliğini zorunlu hale getirmiştir. Devam eden yaklaşık 3 bin savunma projesinin, güncel tehditler esas alınarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Bağcıoğlu, önceliklerin bu çerçevede belirlenmesi ve kaynak tahsisinin buna göre düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
Ulusal güvenliği doğrudan etkileyen kritik projelerin (Çelik Kubbe, TF-2000 hava savunma muhribi, yönlendirilmiş enerji silahları gibi) önceliklendirilmesi gerektiğini söyleyen Bağcıoğlu, popülist iç siyasi saiklerle proje ve kaynak dağılımından kaçınılması gerektiğinin altını çizdi.
“HIZLI VE KESİNTİSİZ REAKSİYON”
İnsansız hava araçlarının etkili bir şekilde imha edilmesini sağlamaya yönelik millî savunma sanayii ürünlerinin, uygun hava araçlarına entegrasyonu için çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti. TF-2000 muhribinin envantere giriş süresinin uzun olacağı göz önünde bulundurularak, Karadeniz gibi tehdit seviyesinin arttığı bölgelerde, fırkateyn ve korvetler üzerinden deniz hava desteği sağlanmasının önemine değindi. Bu yöntemin uluslararası alanda yaygın olarak kullanıldığını ifade etti.
İHA faaliyetlerinin olası alarm ve reaksiyon ölçme amaçlı olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak, alarm-reaksiyon konuş yerleri, hazırlık seviyeleri ve karar alma süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Zamana karşı gelişen durumlar için hızlı ve kesintisiz reaksiyon sağlanabilmesi adına, angajman kuralı yetkisinin Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki Harekât Komutanı’na devredilmesinin değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
GERÇEK ZAMANLI VERİ PAYLAŞIMI
Barış Kartalı Projesi kapsamında harekât ihtiyacının 8’den 4’e düşürülerek mevcut tehdit ortamında yetersiz kalan HİK uçaklarını desteklemek amacıyla; MURAD AESA radarı ile donatılmış AKSUNGUR ve AKINCI TİHA’ların kullanılması gerektiğini önerdi.
NATO ile entegre hava resminin çıkarılmasında kullanılan mevcut radarların yanı sıra, daha düşük irtifada uçan ve düşük radar kesit alanına sahip olası tehditlere karşı katmanlı ve özel bir sensör entegrasyonu planlanması gerektiğini belirtti. Pasif radarlar, elektro-optik/kızılötesi algılayıcılar ve akustik sensörler ile entegre bir çoklu algılama mimarisinin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca, erken ihbar, komuta-kontrol ve silah sistemleri arasındaki veri akışında gecikmelere yol açabilecek teknik ve bürokratik engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini ifade etti.
“YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR”
İHA ve benzeri asimetrik tehditlere karşı yalnızca kinetik imha yöntemlerinin maliyet etkin olmadığını ifade eden Bağcıoğlu, elektronik harp, karıştırma ve yönlendirilmiş enerji silahları gibi “soft-kill” çözümlerine yönelik projelerin hızlandırılması gerektiğini vurguladı. Kritik tesisler, üs bölgeleri ve stratejik altyapıların korunması için modüler, taşınabilir ve entegre İHA karşı tedbir sistemlerinin yaygınlaştırılması gerektiğini dile getirdi.
Savunma sanayii projelerinde, platform odaklı değil, tehdit odaklı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini belirten Bağcıoğlu, Ar-Ge, test ve üretim süreçlerinin bu anlayışla yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti.
“KISA VADELİ SİYASİ TERCİHLERDEN BAĞIMSIZ OLARAK ELE ALINMALI”
Yaşanan İHA olayı, mevcut sistemlerin görevlerini büyük ölçüde yerine getirdiğini gösterirken, değişen tehdit ortamının sürekli olarak güncellenen bir savunma yaklaşımını zorunlu kıldığını bir kez daha ortaya koymaktadır. Gelecekte karşılaşılabilecek daha karmaşık ve eş zamanlı tehditlere karşı stratejik öngörü, hızlı karar alma yeteneği, katmanlı savunma ve bütünleşik sensör-reaksiyon mimarisinin önemi artmaktadır. Bu nedenle, savunma planlaması, kuvvet yapılanması ve savunma sanayii yatırımlarının, kısa vadeli siyasi tercihlerden bağımsız olarak, ulusal güvenlik öncelikleri ve gerçek tehdit analizleri temelinde ele alınması gerektiği önemle vurgulanmaktadır.
