19 Mart darbesi sonrasında finansal piyasalarda yaşanan çalkantıya Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in yanıtı, kamu maliyesini olumsuz etkileyen faiz transferlerini daha da artıran bir faiz artışı oldu. Saray’ın derinliklerinden gelen bu krizle ilgili eleştiriler, Yeni Şafak tarafından daha da sert bir şekilde gündeme getirildi. Anadolu sermayesinin sesi olarak bilinen gazete, Bakan Şimşek’in yüksek faiz politikasını hedef alarak, onun koltuğunu sarsma çabalarını sürdürdü.
Ayrıca, açıklanan ilk çeyrek büyüme ve nisan ayı istihdam verileri, Şimşek’in politikalarının olumsuz etkilerini gözler önüne serdi. İşgücü piyasasında atıl kalan oran, yüzde 32,2 gibi yüksek bir seviyeye ulaştı. İlk çeyrekte sanayi sektörü yüzde -1,8, tarım sektörü ise yüzde -2,0 daralma kaydetti.
Bayram tatilinin sona ermesinin ardından Bakan Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklamalar dikkat çekiciydi. Yerel seçimlerde AKP’nin karşılaştığı zorlukların ardından, Cumhurbaşkanı’na bir umut sunma çabası olarak değerlendirildi.
Şimşek, 2023 seçimlerinden beri uygulanan “yüksek faiz-değerli TL” politikasıyla “en zorlu dönemin” geride kaldığını belirtti. Gelecekte daha aydınlık bir yol olduğunu savunarak, Cumhurbaşkanı’nın dördüncü kez seçilmesi için planlanan Anayasa değişikliğinin gerçekleşmemesi durumunda, 2027 yılına kadar erken seçim olasılığının bulunduğunu ifade etti.
Enflasyonun düşmesiyle birlikte bireylerin alım gücünün artacağını vurgulayan Şimşek, faiz indirimleri ve kredi koşullarının iyileşmesiyle orta ve küçük ölçekli işletmelerin finansmana erişiminin artacağını belirtti. Bu gelişmelerin reel sektör üzerindeki belirsizlikleri azaltacağı, yabancı yatırımcıların ise piyasalardaki öngörülebilirliği artıracağı öngörülüyor. Ekonomik büyümenin ivme kazanmasıyla birlikte istihdam ve gelir artışının da hızlanacağı düşünülüyor. Her açıklanan makroekonomik verinin ardından Şimşek’in “Program çalışıyor” ifadesi, bu konudaki inancı pekiştiriyor.
TÜİK’in 2024 sonuna dair verileri, hanehalkının yaşam mücadelesinin ne seviyede olduğunu gösteriyor. Türkiye genelinde ailelerin toplam harcamaları içinde gıda harcamaları yıllardır birinci sırada iken, bu yıl üçüncü sıraya geriledi. Konut/kira harcamaları ise en büyük kalem olarak öne çıkıyor. Gelir grupları arasındaki tüketim farkları derinleşirken, temel ihtiyaçlara erişim özellikle düşük gelirli kesimler için daha da zorlaştı. En yoksul yüzde 20’lik kesim, bütçesinin büyük bir kısmını kira ve gıda harcamalarına ayırıyor.
2025 yılına geldiğimizde, Temmuz ayında enflasyon ayarı yapılmayacağı belirtilen yaklaşık 7 milyon çalışanın maaşı 22 bin 104 lira olarak belirlenmiştir. Nisan ayında açlık sınırı 24 bin 35 lira, yoksulluk sınırı ise 78 bin 292 lira olarak hesaplanmıştır.
Şimşek’in 2026’da refah artışı yaşanacağına dair ifadeleri, asgari ücretin son iki yılda enflasyon karşısında kaybettirdiği değerle çelişiyor. Belirsizliklerin azalacağı yönündeki vaatler, hükümetin ana muhalefet partisi CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik sert tutumlarıyla gölgeleniyor. İmamoğlu’nun Silivri’de hapsedilmesi ve partisine kayyım atama yollarının gündeme gelmesi, siyasi atmosferi daha da gerginleştiriyor.
Bakan Şimşek, uluslararası finans piyasalarıyla olan tecrübesi sayesinde yabancı fon sahiplerine iyi bir satıcı olarak tanınıyor. Ancak iç piyasada yaşanan sorunların üstesinden gelme vaadleri, çoğu zaman gerçeklikten uzak bir şekilde havada kalıyor.