TBMM Genel Kurulu’nda 2026 yılı bütçe görüşmelerinin ikinci günü, tartışmaların alevlendiği bir ortamda devam etti. Muhalefet milletvekilleri, bütçenin “halkın ihtiyaçları yerine sarayın taleplerine göre hazırlandığını” öne sürerek, yargı bağımsızlığı, ekonomik kriz, kayyum uygulamaları, hukuki güvencesizlik ve Meclis’in işlevsiz hale getirilmesi gibi konularda hükümete sert eleştirilerde bulundu.
TBMM Başkanvekili Tekin Bingöl’ün başkanlığında gerçekleştirilen oturumda, TBMM Başkanlığı, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri ele alınıyor. Siyasi partilerin grupları, bütçelere ilişkin görüş ve önerilerini sunma fırsatı buluyor.
CAVİT ARI İMAMOĞLU DAVASINDAKİ TAYİNLERE TEPKİ GÖSTERDİ
CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konularının Türkiye’deki sorunların temelini oluşturduğunu belirtti. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalarda hakim tayinlerine yönelik eleştirilerde bulunan Arı, şu ifadeleri kullandı:
“Birçok davada yaşanan örnekler mevcut, özellikle Ekrem İmamoğlu’nun dosyalarıyla ilgili birkaç durumu paylaşmak istiyorum. Dün görülen duruşmada 59. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki hakim değiştirildi ve Kahramanmaraş’a atandı. İstanbul 5. İdari Mahkemesi Başkanı ve üyeleri, yazdıkları müzekkere yanıtlarını göremeden farklı mahkemelere tayin edildi. Anadolu 7. Ceza Asliye Mahkemesi hakimi, 5. duruşma sonrası Samsun’a gönderildi. İstanbul BAM 24. Ceza Dairesi başkanı ve üyeleri karar veremeden başka dairelere atandı. Milletin gözünde yapmak istediğinizi açıkça göstermeye devam ediyorsunuz. Bağımsız hareket etmek isteyen hakim mi arıyorsunuz yoksa talimatınıza uygun mahkumiyet kararı verecek hakim mi?”
Modern hukuk sistemlerinde delil üzerinde şüpheyle yaklaşılırken, günümüzde önce şüphelilerin gözaltına alınması ve onlardan delil yaratılmaya çalışılması dikkat çekiyor. Belediyeler üzerindeki baskılar ve operasyonlar da bu yöntemle devam ediyor. Örneğin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek, haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunuyor. Antalya’daki soruşturmalar, AKP ile bağlantılı kişilere ulaşınca durma noktasına geliyor. Bu durum, vicdanları yaralıyor çünkü herkesin bildiği AKP’li kişilere dokunulmaması, bu soruşturmaların samimiyetini ve tarafsızlığını yok ediyor. Başkanımız sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor; cezaevinde 21 ilaç kullanır hale geldi. Bu nedenle, öncelikle tahliyesini ve en azından ev hapsiyle sürecin devam etmesini talep ediyoruz.
Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı nasıl sağlanıyor? Daha yakın zamanda Meclis Genel Kurulu’nda bir oylama yapıldı ve İsmail Ergüneş isimli bir şahıs HSK’ya aday gösterildi; ancak bu kişi seçilemedi. Gaziosmanpaşa AKP İlçe Başkanı yapıldı. Bir hafta önce HSK’ya üye olarak atanması planlanan biri, AK Parti İlçe Başkanı oldu. Bu şekilde mi sağlıyorsunuz tarafsız ve bağımsız yargıyı? Geçmişte AKP içinde il başkanlığı ve belediye meclis üyeliği yapmış bine yakın kişinin şu an hakim ve savcı olmasıyla mı tarafsız yargıyı temin edeceksiniz? Bu nedenle, kimse size inanmıyor ve güvenmiyor. Ülkede yargıya güven, üç yıl önce yüzde 85 iken şimdi yüzde 20’lere düştü, çünkü tarafsız ve bağımsız bir yargı bırakmadınız.”
DENİZ YÜCEL: “HALKIN YARARINA OLAN HER ŞEYİ REDDETTİNİZ”
CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, AKP iktidarı döneminde Meclis’in denetim yetkilerinin ve yasama faaliyetlerinin etkisiz hale getirildiğini ifade etti. Yücel, yeni sistemin ülke genelindeki felaketlerden sorumlu Bakanların Meclis önünde hesap vermemesi ve Cumhur İttifakı’nın Meclis çalışmalarını yalnızca kendi iktidarlarının sürdürülmesi için kullanmasına dikkat çekerek şunları söyledi:
“AKP’nin 23 yıllık iktidarında etkisiz hale getirilen kurumlardan biri TBMM’dir. Önce denetim yetkileri kısıtlandı, ardından yasama faaliyetleri niteliğini yitirdi. Nihayetinde, millet iradesinin tecelli ettiği Gazi Meclis, 2017 Anayasa değişikliğiyle, tek adamın her şeye karar verme isteğiyle karşı karşıya kaldı ve bu durum, demokrasimizi ve ekonomimizi her geçen gün olumsuz etkiledi. Bütçe hakkı bir prosedüre indirgenmiş, yasama faaliyetleri etkisiz hale getirilmiş ve milli irade adına yapılan denetim yetkisi elinden alınmış bir Meclis ile karşı karşıyayız.
Ülke genelindeki toplumsal kuralların belirlenmesinde etkin bir rol oynaması beklenen Meclis, bugün yalnızca bir onay makamı haline gelmiştir. Daha önce sözlü soru ve gensoru gibi mekanizmalarla denetim gerçekleştiren Meclis, şimdi gerçek anlamda denetim yetkisini kaybetmiştir. Bolu Kartalkaya’da yaşanan yangında 78 insanın hayatını kaybetmesinde sorumluluğu olan Turizm Bakanı, İliç maden kazasında 9 madencinin ölümünde ihmali bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı, güvencesiz çalıştırılan çocuk ve kadınların iş cinayetlerinde ölmesiyle ilgili vebali olan Çalışma Bakanı ve okul çağındaki çocukların ölümlerinde sorumluluğu olan Milli Eğitim Bakanı, milletin Meclisi’ne hesap vermemektedir.
28. Dönem boyunca Meclis’e 37 bin 231 soru önergesi verilmiş, bunların 10 bin 381’i yanıtlanmamıştır. Sadece 5 bin 745’i süresi içinde cevaplanmıştır. “Konu hakkında araştırmalar sürüyor” ya da “Bu konu, Bakanlığımızın konusu dışındadır” gibi ifadeler de cevap olarak değerlendirilmiştir. 28. Dönem’in başından itibaren her 100 kanun teklifinin 60’ını CHP vermiş, ancak hepsi AKP ve MHP grubu tarafından reddedilmiştir. ‘EYT kapsamına girmeyenler için kademeli emeklilik hakkını tartışalım, mağduriyetleri giderelim’ dedik, reddettiniz. ‘Vergi dilimlerini yeniden belirleyelim, vergide adaleti sağlayalım’ dedik, reddettiniz. ‘Antidemokratik kayyum uygulamasını kaldıralım’ dedik, yine reddettiniz. Asgari ücretin insan onuruna yakışır bir seviyeye yükseltilmesini önerdik, bunu da reddettiniz. Halkın yararına olan her şeyi reddettiniz, iktidarınızın ömrünü uzatmaktan başka bir şeyle ilgilenmediniz.”
BÜLBÜL: AYM KARARLARINA UYMAYAN MAHKEMELER HUKUKİ GÜVENLİĞİ ALT ÜST ETTİ
CHP grubu adına söz alan Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, şunları kaydetti:
“Adaleti bütçe cetvellerinden okumak için çok geç kaldık. Burada yalnızca konuşmak, AKP’nin hukuksuzluk zulmü altında ezilen vatandaşlara karşı saygısızlıktır. Kasım ayında AB Komisyonu 2025 Türkiye raporunu açıkladı. Bu raporda Türkiye hakkında 69 ihlal kararı verilmiş ve incelenmeyi bekleyen 205 dava dosyası bulunmaktadır. 2018 yılından bu yana askıda kalan AB’ye katılım süreci için hiçbir demokratik ilerleme sağlanmamıştır. Siyaset




