Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu (S&D) tarafından düzenlenen “AB-Türkiye İlişkilerinin Derinleştirilmesine Yönelik İlerici Yaklaşım Konferansı”, Art İstanbul Feshane Konferans Salonu’nda başladı.
Konferansın “AB ve Türkiye arasında yeni bir işbirliği için ilerici bir gündem” başlıklı panelinde yaptığı konuşmaya Türkiye’deki ilerici aktörlerle dayanışma vurgusu yaparak başlayan Van Brempt, “Burada demokrasiyi hissetmemek mümkün değil. Türkiye’de yaşananlar sadece Türkiye’yi değil, Avrupa’nın da geleceğini etkiliyor” şeklinde ifade etti.
“ERDOĞAN HÜKÜMETİNE CESARET VEREN ULUSLARARASI İKLİM VAR”
Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) Grubu Başkan Yardımcısı Kathleen Van Brempt, 2023 yılının birçok ilerici Avrupalı için zorlu geçtiğini belirterek, Türkiye için durumun daha da zorlayıcı olduğunu vurguladı. Van Brempt, “Bu ülkede son otuz yılda yaşanan zorlukları tarif edecek kelime bulmak bile zor. Bu nedenle olup biteni derinlemesine düşünmemiz ve ‘Şimdi ne yapmalıyız?’ sorusunu sormamız gerekiyor” dedi.
Ayrıca, korona krizi ve Ukrayna’daki savaş gibi zorluklara da değinen Van Brempt, “Ukrayna’daki savaş, Avrupa’nın temel DNA’sına dokunan bir gelişme. Avrupa Birliği’nde yaşamak büyük bir imkandır. Ancak dünyanın başka bölgelerinde yaşananların bizi doğrudan etkilediğini unutmamalıyız. Washington’da yaşananlar, Türkiye’yi de etkiliyor. Son aylarda yaşanan gelişmeler Erdoğan hükümetine dilediğini yapma cesareti vermiştir” diye konuştu.
Van Brempt, Avrupa Birliği’ni kuran liderlerin çok taraflılığa ve işbirliğine inandığını hatırlatarak, günümüzde bu değerlerin savunucusu olan ülkelerin bazıları tarafından ters yönde hareket edildiğini ifade etti. Bu durumun Türkiye-Avrupa ilişkilerini daha da kritik bir hale getirdiğini belirtti.
CHP VE NACHO SÁNCHEZ AMOR’A ÖZEL TEŞEKKÜR
Demokrasinin önemine vurgu yapan Van Brempt, burada bulunan herkese, özellikle CHP’ye ve Türkiye’deki demokratik aktörlere son yıllardaki tüm çabaları için teşekkür etti.
“Ayrıca Nacho Sánchez Amor’a da teşekkür etmek isterim. Eğer Nacho olmasaydı, Avrupa Parlamentosu’ndan Türkiye konusunda bu kadar güçlü bir tepki çıkmazdı. O, Türkiye’yi pek çok kişiden daha iyi bilen biridir ve diğer siyasi grupları da tutarlı bir tutum almaya ikna etmek için durmadan çalışıyor. Ancak Avrupa Birliği kurumlarındaki sessizlik de eleştirilmeli. Avrupa Parlamentosu’ndan yükselen uyarılara rağmen Komisyon ve Konsey’in sessiz kalması utanç verici” dedi.
Çifte standartların sürdürülemeyeceğine dikkat çeken Van Brempt, “Ukrayna’daki savaş hayati bir öneme sahip, ancak bu durum Türkiye’deki demokratik gerilemeyi görmezden gelmeyi haklı çıkarmaz. Türkiye’deki demokratik gerileme, dünyadaki genel eğilimin bir parçasıdır ve bu durumu görmezden gelmek meşru değildir” ifadelerini kullandı.
“CHP’NİN BASKIYA RAĞMEN AYAKTA OLMASI ETKİLEYİCİ”
İlericiler ve demokratların aşırı sağ ile mücadele etme zorunluluğuna değinen Van Brempt, bu mücadelenin hem küresel ölçekte hem de Avrupa ve Türkiye’de verildiğini belirtti.
Kathleen Van Brempt, “Sosyal demokratlar olarak birlik içinde hareket etmeliyiz. İşbirliği kurmak önemli, ancak bunun ötesine geçerek ortak bir strateji geliştirmemiz gerekiyor. Şu anda böyle bir stratejimiz yok ve buna şiddetle ihtiyacımız var. Yoğun baskıya rağmen CHP’nin güçlü kalması ve demokratik değerleri savunması gerçekten takdire şayan” dedi.
Van Brempt, genişleme dosyasından sorumlu biri olarak Avrupa’nın ilerici partilerini genişleme ülkelerindeki partilerle bir araya getirmeyi hedeflediğini ifade etti. 2026 yılının kritik bir yıl olacağına dikkat çekerek, “Demokrasi sadece Türkiye’de değil, ABD’de de, Avrupa Birliği içinde de geriliyor. Güvenli olduğunu düşündüğümüz alanların artık güvenli olmadığını görüyoruz. Ancak burada, bu değerlere hâlâ inanan siyasi güçler var. Türkiye’nin demokrasi mücadelesi de bu değerler üzerine kuruludur” şeklinde konuştu.
Van Brempt, ortak bir strateji oluşturmanın gerekliliğini vurgulayarak, yıl sonuna doğru bu alanda daha planlı bir yaklaşımın ortaya çıkacağına inandığını sözlerine ekledi. Artık taktiklerle değil, ortak bir vizyonla hareket etme zamanının geldiğini belirtti.
