DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Meclis’te kurulan süreç komisyonunun İmralı’daki terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşen heyetinde yer alan Koçyiğit, yayımlanan tutanağın Öcalan’ın görüşlerini yeterince yansıtmadığını dile getirdi.
T24’e verdiği demeçte, metinde Öcalan’ın “Suriye, SDG-YPG ve Şara’ya dair” kritik tespitlerinin bulunmadığını belirten Koçyiğit, bu özetin kendileriyle paylaşılmadığına dikkat çekti. “Yayımlanan notlarda imzamız yok” diyen Koçyiğit, Öcalan’ın YPG’nin koşulsuz şartsız kendini lağvetmesi yönünde bir ifade vermediğini ifade etti. Demirtaş’ın tutukluluğu, muhalefetin sürece katılımı ve hükümetin yürüttüğü sürece dair yaşanan sorunlara da değinen Koçyiğit, “AKP’nin bu süreci oy kaygısından bağımsız yürüttüğünü hiç düşünmedim” dedi.
Koçyiğit, İmralı ziyaretine ilişkin tartışmaları, görüşme sonrası yapılan ilk toplantının detaylarını ve Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmenin tutanak özetini ele aldı.
”ÖCALAN, SİYASİ AKTÖR OLARAK TEYİT EDİLDİ”
Koçyiğit, İmralı görüşmesini “Kürt sorununun siyasi bir sorun olduğunun tescili” olarak değerlendirirken, bu görüşmenin Öcalan’ın siyasi aktör olarak konumunu yeniden teyit ettiğini vurguladı.
Yeni Yol Grubu’nun ‘İmralı’ya gidilmemesi yönündeki kararına şaşırdığını belirten Koçyiğit, sürecin “taban hassasiyetlerine takılmaması” gerektiğini ifade etti. “Böyle süreçler taban hassasiyetini aşmayı gerektiren süreçlerdir” dedi.
Öcalan’ın kamuoyunda tartışılan “darbe mekanizması” ifadelerinin yanlış yorumlandığını söyleyen Koçyiğit, bu değerlendirmenin klasik bir darbe uyarısı olmadığını, “siyaseten sürece öncülük yapan aktörlerin hedef alınabileceği” şeklinde olduğunu ifade etti.
Koçyiğit, özet tutanağın Öcalan’ın görüşlerini tam olarak yansıtmadığını belirterek, Şara, SDG ve YPG’ye dair bölümlerin “büyük ölçüde perdelenmiş olduğunu” kaydetti.
”ALTINDA İMZAMIZ YOK”
Koçyiğit, “Meclis’te ‘özet’ diye sunulan tutanağa dahlimiz de yok, altında imzamız da yok” diyerek yayımlanan tutanağa eleştiride bulundu.
SDG SORUSUNA NE YANIT VERDİ?
Görüşmede Öcalan’ın SDG’ye ilişkin değerlendirmelerinde, SDG’nin iki güce ayrılabileceğini; bir kısmının merkezi orduya entegre olabileceğini, diğerinin ise yerel asayişi sağlamaya devam edebileceğini düşündüğünü aktaran Koçyiğit, Öcalan’ın “YPG koşulsuz şartsız tüm silahlarını bırakıp kendini PKK gibi lağvedecek dememiş. Doğru mu?” sorusuna “evet” yanıtı verdiğini, ayrıca “Suriye’deki sistem yine bir diktatörlüğe dönüşecekse, tabii ki bu diktatörlüğün bir parçası olmayacaktır Kürt güçlerinin kendisi” değerlendirmesini yaptığını bildirdi.
Koçyiğit’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“YPG’NİN DE KENDİNİ PKK GİBİ LAĞVEDECEĞİNİ SÖYLEMEDİ”
“YPG’nin feshine ve SDG’nin Suriye entegrasyonuna dair, askeri gücün orduya entegre olabileceğini, bunun dışında bölgenin kendi asayiş güçlerinin var olabileceğini söylüyor. Hatta bunu konuşurken “Türkiye’de sanırım bekçiler var” dedi. Bahsettiği şu; bir güç merkezi orduya katılacak, bir diğer güç ise yerel savunma hattını yapacak ve asayişi sağlayacak.”
Koçyiğit, Suriye’deki Esad yönetimine ilişkin, “Bir aile hanedanı oldular. Suriye bölgenin en yaralı, en acılı coğrafyası. Eğer demokratikleşme olmazsa, Şara da bir diktatöre dönüşecektir” şeklinde konuştu. Öcalan’ın, Suriye’deki tüm halkların kendi kimlikleriyle katılabilecekleri demokratik bir sistemden bahsettiğini ve bunun olmaması durumunda yaşanacakları da açıkça ifade ettiğini vurguladı.
Koçyiğit, bu bağlamda Öcalan’ın Türkiye ve Suriye için demokrasi vurgusu yaptığını belirtti. “Demokratik cumhuriyet” ve “demokratik komüner birlik” ifadesinin de bu anlayıştan kaynaklandığını söyledi.
“MESELENİN ÖZÜNE DÖNÜN ÇAĞRISI”
Koçyiğit, Öcalan’ın bir demokratik dönüşüm hedefi olduğunu ve bunun Kürtlerin bulunduğu tüm coğrafyalar için geçerli olduğunu ifade etti. Bu çerçeveden bakıldığında, Türkiye kamuoyunun odaklandığı silah meselesinin aslında bir detay haline geldiğini belirtti. Öcalan’ın “Meselenin özüne dönün” çağrısında bulunduğunu, asıl meselenin hangi sistemin kurulacağı olduğunu vurguladı.
SURİYE İLE İLETİŞİM KURMA TALEBİ
Öcalan, “Benim görüşmem gerekir. Ancak görüşerek, konuşarak süreçler yürür” diyerek Kuzeydoğu Suriye’nin yönetimindekilerle iletişim olanaklarının artırılması gerektiğini ifade etti.
“SÜREÇ KARŞITLIĞINI İKTİDAR KENDİSİ ÜRETİYOR”
Koçyiğit, Türkiye’de süreç karşıtlığına dair bir hat olduğunu ancak bunun hükümet tarafından üretildiğini belirtti. 19 Mart’ta başlayan operasyonlar ve basına yönelik hukuksuzlukların hükümetin kendi ürettiği argümanlar olduğunu söyledi.
“DEMİRTAŞ’IN ÇIKMASI GEREKİR”
Koçyiğit, kamuoyunda oluşan beklentiyle birlikte, 2016’dan bu yana hiçbir suç olmadan cezaevinde tutulan Selahattin Demirtaş ve diğer arkadaşlarının tutukluluğunun devam etmesinin sürece zarar verdiğini ifade etti. Demirtaş’ın, sürecin toplumda anlatılmasında önemli bir aktör olduğunu vurguladı.
TUTANAĞA HİÇBİR DAHLİMİZ VE ALTINDA HİÇBİR İMZAMIZ YOKTUR
Koçyiğit, Meclis Başkanlığına teslim ettikleri 16 sayfalık tutanağın dışında yayımlanan özet tutanağa hiçbir dahillerinin olmadığını ve bu metnin görüşmenin ruhunu yansıtmadığını belirtti. Öcalan’ın derinlemesine değerlendirmelerinin doğrudan kamuoyuna yansıtılması gerektiğini ifade etti.
“‘ÖZET’TE YOK, ŞARA KONUSUNDAKİ VURGULARI HİÇ KONULMAMIŞ”
Öcalan’ın Suriye bağlamındaki değerlendirmesinin önemli başlıkları içerdiğini, ancak bu özet metinde bunlara dair hiçbir vurgu bulunmadığını söyledi. Kamuoyunun en fazla merak ettiği konulardan birinin yer aldığına dikkat çekti.
Koçyiğit, yapılanların yanlış olduğunu ve kamuoyundaki tartışmaların daha şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini belirtti.
