İstanbul Adliyesi’nin önündeki Çağlayan Meydanı, uzun bir süredir polis bariyerleriyle çevrili durumda. Bu durum, avukatlar ve vatandaşlar için günlük yaşamı zorlaştırırken, aynı zamanda anayasal hakların da ihlaline neden olmaktadır.
Avukat Hakları Grubu, Çağlayan’da sekiz aydır süregelen bu kısıtlamanın sona ermesi için İstanbul Valiliği’ne resmi bir başvuruda bulundu. Başvuruyu gerçekleştiren avukatlardan Turgay Bilge, meydanın yaya trafiği açısından kritik bir konumda olduğunu vurgulayarak, kısıtlamanın hem avukatlar hem de adliye çalışanları için sorun oluşturduğunu ifade etti. Bilge, 19 Mart’taki operasyon sonrasında Valilik tarafından alınan kararın hukuka aykırı olduğunu belirtti ve kısıtlamanın kaldırılması taleplerinin Valilik tarafından zamanında yanıtlanmaması durumunda, konuyu idari yargıya ve gerekirse Anayasa Mahkemesi’ne taşımayı düşündüklerini aktardı.
“HER ŞEYDEN ÖNCE ANAYASAYA AYKIRI”
İstanbul Adliyesi’ndeki vatandaş girişine yönelik kısıtlamalar, adliyeye girmek isteyenler arasında tartışmalara yol açmakta. Özellikle dikkat çeken davaların duruşma günlerinde, güvenlik görevlileriyle yaşanan anlaşmazlıklar, birçok gazetecinin duruşmaları takip etmesini engelliyor. Bilge, adliyeye girişlerin İstanbul Başsavcılığı’nın kontrolünde gerçekleştiğini belirterek, basın mensuplarının ve vatandaşların adliyeye girişinin engellenmesinin yasalara ve Anayasa’ya aykırı olduğunu vurguladı. Herkesin duruşmaları takip etme hakkına sahip olduğunu ifade eden Bilge, bu durumun demokratik bir toplumda kabul edilemez olduğunu belirtti.
“DURUŞMALAR HERKESE AÇIK YAPILMALI”
Bilge, kural olarak, çocuk veya gizlilik kararı alınan yargılamalar dışında tüm duruşmaların Türk milleti adına ve aleni şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Bunun yanı sıra, son zamanlarda bazı duruşmaların kalabalık olması veya güvenlik gerekçeleri ile adliye girişlerinin kısıtlandığını gözlemlediklerini belirtti. Ancak bu uygulamaların artık rutin hale geldiğini ve sıradan olaylarda bile vatandaşların ve avukatların adliyeye erişiminin engellendiğini ifade etti.
“HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ ENGELLENİYOR”
Basının, hem siyasal iktidar hem de yargı organları tarafından ayrıştırılmaya çalışıldığını ve bu durumun vatandaşların haber alma özgürlüğünü kısıtladığını dile getiren Bilge, adliyeye girmeyi talep etmenin sadece vatandaşlar için değil, gazeteciler için de bir hak olduğunu vurguladı. Bu tür keyfi uygulamaların, vatandaşların demokratik haklarını ve adalete erişimlerini olumsuz etkilediğini belirten Bilge, bu meselelerin üstesinden gelmenin hukukçuların sorumluluğu olduğunu kaydetti.
Demokratik bir hukuk devletinde değil, bir polis devleti veya yargı ülkesinde karşılaşılabilecek bu durumlar, hukukçular açısından üzüntü verici bir gerçeği ortaya koyuyor. Bilge, bu tür uygulamaların vatandaşların haklarını ihlal ettiğini ve adalet sistemine erişimlerini engellediğini belirtti.




