CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gazetemiz yazarlarından Işık Kansu, Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş ve muhabirimiz Sarp Sağkal’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
– Kemal Bey’in “siyaseten arınma” ve “çözüm sürecinde cesur olma” açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP’de koltuk, Atatürk’ten gelen bir miras olduğu için, hem genel başkana hem de önceki genel başkanlara karşı yaklaşımda dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. Önceki genel başkanların eleştiri hakkı var; fakat mevcut genel başkanın onları eleştirme yetkisi yok. Vefa göstermeliyiz ve biz bu tutumumuzu iki yıldır sürdürdük. Bugün de bu yaklaşımımızı değiştirmeyi düşünmüyoruz.
Ancak son açıklama, parti tabanında ve CHP’ye umut bağlayanlar arasında ciddi bir tepki yarattı. Bu tepkileri yönetmekte zorlanıyoruz. CHP, çözüm süreci konusunda komisyon fikrinin öncüsü oldu ve 29 maddelik bir demokratikleşme paketini masaya koydu. Kendisine yapılan saldırılara rağmen masadan kalkma taleplerini göğüsledi. İmralı’ya gitme konusunda da tavrını belirlemişken, bu tavrın eleştirilmesi ve partinin tarihine, vicdanına ve siyasi pozisyonuna saygı gösterilmesi gerektiği düşünüyorum; bu tür eleştiriler partimizi oldukça üzüyor.
Diğer taraftan, 19 Mart’ın gelişini önceden bir darbe mekanizması olarak değerlendirmiştik. Eskiden siyasi görev yapmış birinin özel bir görevle İstanbul’a gitmesi, bu süreçte hazırlık yaptığını gösteriyor. Hakimler ve savcıların kararları, belirli bir çerçeve içinde değerlendirilmelidir. İktidar yanlısı bir gazetenin mülakat verdiği, somut delillere dayanmayan bir iddianamenin kıymetlendirilmesi kabul edilemez.
CHP geçmişte de benzer saldırılara maruz kaldı. Bu tür iddialar, o gün yerine getirilmeyen bir durumu şimdi 15.5 milyon kişinin cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği Ekrem İmamoğlu’na yöneltmek, partimizin duruşuna aykırıdır. Halkın yüzde 65’i iddianamenin siyasi olduğunu düşünüyor. CHP tabanının yüzde 95’i ise bu durumu siyasi bir yaklaşım olarak değerlendiriyor. Bu koşullar altında iktidar ve onun yargı organları çaresiz bir durumda. İddianameyi ciddiye almak, bu süreçte mantıklı görünmüyor. Kamuoyu önünde arkadaşlarımızı tartışmak da gereksiz.
Mevcut genel başkan olarak zorlandığımı ifade etmeliyim. Ancak sakinliğimizi ve sağduyumuzu korumalıyız. Kemal Bey’i arayıp kurultaya davet edeceğim. Onun bu açıklamasının parti tarihinde bir istisna olarak kalmasını umuyorum; üzerime düşeni yapmaya hazırım.
‘ÖNCEKİ BAŞKANLARIN BİRLİK OLMASINI İSTEDİM’
Göreve başladığım günden bu yana, parti için anlam taşıyan her günde, toplantıya tüm genel başkanlarımızı cep telefonumdan arayıp davet ettim. Önceki genel başkanların bir arada, istişare heyeti gibi olmasını çok arzuladım. Altan Bey’in vefatına kadar Hikmet Bey ve Murat Bey’le bu konuda iş birliği yaptık. Hatta tüzükle ilgili bir maddeyi birlikte olgunlaştırdık. Mevcut genel başkan, talep edilirse adaydır; çünkü daha önce mevcut başkanın 1200 imza toplaması, diğer adaylara imza bırakmıyordu. Bu da tartışmalara yol açıyordu. İlk kez bu kurultayda imza toplamıyoruz. Mevcut başkan, talep ettiğinde aday olabilir, diğer adaylara toplayabilecekleri 1300 imza kalmış olur. Şu an delege üzerinde hiçbir baskı yok.
‘CHP ÇÖZÜMLERİ SÖYLEME EVRESİNE GEÇİYOR’
– Seçildiğiniz kurultay dahil, son iki yılda dördüncü kurultayı yapıyorsunuz. Bu kurultayda hedefiniz nedir? Partiyi nasıl bir şekle büründürmeyi düşünüyorsunuz?
Partiyi, kuruluş değerlerinden uzaklaştırmadan, Türkiye’deki tüm demokratların partisi yapmayı hedefliyoruz. Bütün demokratlara, hem kadrolarıyla hem politikalarıyla kucak açan, sandığı ve demokrasiyi koruyan, ortak bir gelecek inşa etmeyi merkeze alan bir yaklaşım benimsiyoruz. CHP, sol, sosyal demokrat ve demokratik değerlere sahip çıkan bir partidir. Ancak bu değerleri daha iyi ifade ederek, cumhuriyetin, demokrasinin ve sandığın korunmasına yönelik bir refleks geliştireceğiz.
– CHP için “çözüm üretemez” deniyordu. Kurultaydan sonra bu konuda ne yapacaksınız?
Programımız, ülkenin anayasası gibi geniş bir çerçeveye sahip. Ancak somut adımlar da attık. Bu programdan sonra CHP, sorunları dile getirmekten çok, çözümleri ifade eden bir evreye geçiyor. Program, seçim vaadi duymak isteyenler için hâlâ soyut kalabilir. Bunu, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi ile gerçekleştireceğiz. Bugünkü Gölge Kabine, bu ofisle evrilecek ve burada bolca çözüm önerisinde bulunacağız.
‘ÇÖZÜM İÇİN ÖNERİLERİMİZ VAR’
– Kürt Sorunu’nun çözümü için yeni çözüm süreci için kurulan komisyonda bundan sonraki süreçte neler yapacaksınız?
Kürt Sorunu için, içinde bulunduğumuz komisyon, hazırlık sürecinin bizi daha somut çalışmalara yönlendirdi. 29 maddelik bir öneri paketimiz mevcut. Bu paket, nefret söylemiyle mücadele konusunda bir kanun önerisini de içeriyor.
Kadınların şiddete karşı kırılgan olduğu, ancak Kürt kadınlarının daha fazla etkilendiği gerçeği üzerine hem kadına yönelik şiddetle ilgili önerilerimiz var, hem de kadın cinayetleri istatistikleri üzerinden konuştuğumuz noktalar bulunuyor.
Anadil öğrenimi konusunda ilk kez programımızda bir şeyler yer alıyor. Terör tanımıyla ilgili önerilerimiz var; öğrenci ve gazeteciyi terörist olarak tanımlayan yaklaşımlara karşı bir düzenleme öneriyoruz. Ayrıca, Cumhurbaşkanına ve kamu görevlilerine hakaret suçunun fikir özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesine yönelik bir hazırlığımız mevcut. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmaması gibi sorunların giderilmesine dair de öneriler geliştirdik. Gazetecilerin “Yanlış bilgiyi alenen yayma” suçuyla ilgili düzenleme önerimiz de bulunuyor.
Komisyonu bu konularda yönlendirecek, talepte bulunacağız. Yaptırabildiğimizi burada gerçekleştireceğiz; yapamadığımızı ise kendimiz yapacağız.
‘SİZ İMRALI’YA GELİN; FOTOĞRAF-VİDEO OLMAYACAK’ DEDİLER’
– Komisyonun İmralı ziyareti önceden duyurulmadı. Daha sonra akşam saatlerinde bir açıklama yapıldı. AKP’li Hüseyin Yayman önce gittiğini kabul etmedi. MHP’nin daha çok sahip çıktığı, AKP’nin biraz daha çekindiği bir süreç oldu. Bu tutumları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu samimiyetsiz bir tutumdur. AKP, başından beri bu süreci MHP’ye mal ederek, siyasi bir rant ve risk alanı olarak yönetiyor. CHP’nin tutumu ise net ve samimi. Komisyona girdik ve katkı irademizi ortaya koyduk. İmralı ziyareti noktasında, bizlere oy verenlerin ve halkın beklentileri doğrultusunda kararımızı tarih önünde kayda geçirdik.
AKP, “Bunu ranta çevirebilir miy




