Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokrasi ve Progress Partisi (DEM) tarafından kadına yönelik şiddetin nedenlerinin kapsamlı bir şekilde araştırılması amacıyla sunulan öneri, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) oylarıyla reddedildi.
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, önerinin reddedilmesi üzerine yaptığı açıklamada, “Sizin düzeniniz kadınları korumak değil, katilleri aklamak üzerine kurulu. İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir erkeğin, tek bir imzasıyla çıktığınız gün tarafınızı seçtiniz. 6284 sayılı Kanun’u tartışmaya açtığınız gün de aynı şekilde tarafınızı açıkça belli ettiniz. Bugün Türkiye’de hiçbir kadın güvende değildir” ifadelerini kullandı.
AKP VE MHP OYLARIYLA REDDEDİLDİ
TBMM Genel Kurulu’nda, CHP ve DEM Parti tarafından 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla kadına yönelik şiddetin nedenlerinin tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla bir öneri sunuldu. Ancak bu öneri, AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.
“HAYATIMIZA İLİŞKİN KARARLARI DA ARTIK REİSLERDEN, BABALARDAN, KOCALARDAN DUYMAK İSTEMİYORUZ”
Bankoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Kadınlar öldürülürken, hükümet katillere değil, yürüyüş yapmak isteyen kadınlara saldırıyorsa, bu ülkede ciddi bir sorun var demektir. Eğer hâkimlerin takdiriyle katiller salınıyorsa ve koruma talep eden kadınlar kocalarına teslim edilip öldürülüyorsa, o zaman bu durumun ciddiyeti ortadadır. Devletin koruduğu kadınlar sokakta katlediliyorsa ve hükümet, ‘kadına şiddete sıfır tolerans’ diyorsa, bu cinayetlerin politik bir boyutu vardır. Öldürülen kadınların çoğu, devletin koruyamadığı değil, hükümetin bizzat katilliğini sokağa saldığı kadınlardır. Bu kadınların ölüm fermanını verip, tahliye kağıdını imzalayanlar kimlerdir? Bir katili sokağa salmak, tetiği bizzat çekmekle eşdeğerdir. Sizin adalet anlayışınız bu mu?
Bugünkü düzen, kadınları korumaktan çok, katilleri aklamaya yönelik. İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir imza ile çıktığınız gün, tarafınızı net bir şekilde belirlediniz. 6284 sayılı Kanun’u tartışmaya açtığınız gün de aynı şekilde. Bugün Türkiye’de hiçbir kadın güvende değil. Sokakta, otobüste veya evinde bile güvende olamaz. İktidar, kadının yaşam hakkını kendi siyasi çıkarları için pazarlık masasına meze yapmıştır. ‘Aile yılı’ diye övündüğünüz politika, kadınların yüzde 65’inin kendi evinde, yüzde 35’inin ise eşi tarafından öldürüldüğü gerçeğiyle çöküş yaşamıştır. Biz kadınlar, hayatımıza ilişkin kararları artık reislerden, babalardan, kocalardan duymak istemiyoruz. Bize sahip çıkılmasını değil, varlığımıza saygı duyulmasını bekliyoruz.”
“KADINLAR KAYBOLUYOR, KADINLARI BULAMIYOR BU DEVLET”
DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki de konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“İktidar, kadını eşit ve özgür bir birey olarak görmüyor, onu aile içine hapseden politikalar izliyor. ‘Devletin denetiminde, devlet karar verir’ anlayışı hakim. Kadının bedeni üzerinde; doğurup doğurup, nasıl doğuracağına, evlenip evlenmeyeceğine, tek başına mı yaşayacağına kadar her şeye ben karar veririm diyor. Kadınlar bu duruma itiraz ettikçe şiddet artıyor. Fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet, kadın yaşamlarını doğrudan tehdit ediyor. Her yıl artan kadın cinayetleri ve ‘şüpheli’ ölümler, bu tehdidin boyutunu açıkça gösteriyor. Peki, ‘şüpheli’ olarak nitelendirilen kadın ölümlerine ne oluyor? O ‘erkek yargı’ dediğimiz sistem, bu durumu örtbas etmeye çalışıyor ve intihar süsü vererek erkek şiddetini aklıyor. Kadınlar kayboluyor, bu devlet ise onları bulamıyor.
İktidar, Aile Bakanlığı aracılığıyla ‘kadına yönelik şiddete sıfır tolerans’ diyor. Ancak bu süreçte İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılıyor, 6284 sayılı Kanun uygulanmıyor. ‘Devlet, elini bedenimden çek’ diyen bir kadın, suçlu mu oluyor? Elinizi kadınların bedeninden çekmeniz gerekiyor. Kadınların şiddete karşı mücadelesi için kurdukları tüm kurumları kapatıyorsunuz ve bu kurumların başına erkekleri getiriyorsunuz. Biz, siyasal partilerimizle ve bağımsız kadın örgütlerimizle birlikte, şiddete karşı eşit, özgür ve onurlu bir yaşam için mücadelemizi sürdüreceğiz.”
