Futbol sahasında genellikle görmek istediğimiz manzaralarla karşılaşırız. Ancak oyun, sadece yeşil çimlerin üzerinde değil, sahnenin arkasında, ışıkların altında kalmayı tercih eden karakterlerle ve gölgelerde kaybolan figüranlarla da şekilleniyor. İşte bu gölgelerden sıyrılarak sahneye adım atan bir isim var: Murat Özkaya.
Özkaya’nın hikâyesi, sadece bir otomotiv firması sahibinden bir kulüp başkanına geçişle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda futbolun “temiz” imajı altında gizlenen karmaşık sistemin başka bir yüzünü gözler önüne seriyor.
PARANIN VE SAHNENİN DÖNÜŞÜMÜ
2000’li yıllarda otomotiv ve araç kiralama sektöründe adını duyuran Özkaya, şirketlerinden biri olan Metal Oto ile dikkatleri üzerine çekti. 25 ilde 9 bin araç gibi etkileyici rakamlarla anılan bu şirket, kamu sermayeli ortaklıklarla büyüyerek dikkat çekti. Diğer bir firması olan Central Oto’nun kamuya ait sermaye tarafından devralınması ve ardından kredilerin aynı grup tarafından kullanılması gibi örnekler, ‘servet hattı’nı gözler önüne seriyor.
2019 yılında Eyüpspor’un başkanlık koltuğuna oturan Özkaya, kulübün borçlarının kapatılması ve temliklerin kaldırılması gibi hedeflerle yola çıktı. Ancak Eyüp dışında Pendikspor ve Tuzlaspor ile ilgili iddialar ve 2025’teki bahis soruşturmasında öne çıkan isimlerden biri olması, projeye dair farklı bir boyut kazandırıyor. Bu durum, “başarı hikâyesi” olarak sunulan projenin arka planında farklı bir kurgu olduğunu düşündürüyor.
AĞAR GÖLGESİ: SAHNENİN ARKASINDA BAŞKA BİR PERDE
Bu hikâyede yer alan bir diğer gölge ise Mehmet Ağar. Eyüpspor ile Ağar arasında gözlemlenen medya kayıtları, kulüp tesislerinde Ağar’ın yer alması gibi unsurlar, bu ilişkinin sıradan bir protokol ziyareti olmanın ötesinde, siyaset-güç-futbol üçgeninde bir bağlantı kurduğunu gösteriyor.
Özkaya’nın Ağar ile olan ilişkisi, futbol alanındaki “güç hattı”nın nasıl işlediğine dair önemli ipuçları sunuyor. Bu durum, iş adamının kulüp başkanı olmasının ötesinde, kulüp, sermaye, siyaset ve eski devlet mekanizmaları arasında karmaşık bir ilişki ağı olduğunu ortaya koyuyor.
KOLAYCA YÜRÜTÜLEBİLEN, KOLAYCA BIRAKILABİLEN
Büyük prodüksiyonun yönetmeni ve yapımcısı belli; ancak sahnede figüranlar var. Işıklar bu figüranlara çevriliyor ve alkışlar geliyor, ancak hareketleri yönetmen veya prodüktöre bağlı. Özkaya, bu sahnede figüran rolünü üstlenmiş gibi görünüyor: Sermaye ilişkileriyle ön plana çıkıyor, kulüp başkanlığı yapıyor ve medyada yer alıyor. Fakat perde arkasında, büyük oyuncuların ağına karşı savunmasız bir karakter olarak kalıyor.
Bu figüranlık, gelişim aşamasında kamu ortaklığı, kulüp başkanlığı ve üst lige çıkma başarılarıyla kendini gösteriyor. Ancak ardından gelen bahis ve hakem soruşturmaları, figüranın hizaya sokulmasını sağlıyor. Sistem, büyük resmi korurken, şüpheli görünen bir figüranı oyundan çıkarma yetisine sahip. Bu durum, “temiz futbol” algısı yaratırken aslında sistemin ana hatlarını koruyan bir mantığı barındırıyor: Görünürlük, arındırma illüzyonu ve devam eden yapı. Futbolun temizlenmesi vaadiyle yürütülen operasyonlar, esasen futbol değil, futbol üzerinden inşa edilen başka yapıları koruma amacını güdüyor.
Son dönemlerde Türkiye’de spor, özellikle futbol, sadece bir oyun değil; aynı zamanda siyaset ve ekonomi alanında stratejik bir araç haline geldi. AKP rejimi, bu sahnede görünür figürleri, kulüpleri ve iş insanlarını birer payda olarak kullanma yeteneğine sahip. Özkaya’nın durumu, bu şablonun bir parçası olarak değerlendirilebilir:
• Sermaye hattının kulübe ve kamu ortaklığına yönlendirilmesi,
• Kulübün başarıyla yükselmesi,
• Medyada “biz futbolu temizliyoruz” algısını yaratma çabası,
• Soruşturmalarla birlikte figüran değişiminin sahnelenmesi.
Bu döngü, futbolun gerçekten temizlenmesinden çok, sistemin büyük hatlarının görünmez kalacağı bir oyun alanı yaratma amacı taşıyor. Temizlik kelimesi başrolde olabilir, ancak asıl korunan şey futbol değil, futbol üzerinden yürütülen siyasi ve ekonomik ilişkiler.
Futbolun gerçekten temizlenmesi için, sahadaki korku hikâyelerinin değil, sistemin perde arkasındaki senaryoların sona ermesi gerekmektedir. Çünkü figüranlar değişebilir, sahne ışıkları değişebilir; ancak sahne arkasındaki senaristler, perde kapandığında herkesin gözüne görünür hale gelir.




