1. Haberler
  2. SİYASET
  3. Kuzey Kıbrıs’ta Seçim Sonrası Bahçeli’nin Çıkışı

Kuzey Kıbrıs’ta Seçim Sonrası Bahçeli’nin Çıkışı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimlerini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman kazanmasının ardından, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir değerlendirmede bulundu. Bahçeli, KKTC’nin yeni cumhurbaşkanının Kıbrıs sorununda iki toplumlu ve federatif bir çözüm modelini savunduğunu belirtti. İktidardaki Cumhur İttifakı’nın ortağı olan MHP lideri, seçimlerin hemen ardından Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye katılması gerektiğini ifade etti. MHP’nin medya, iletişim ve dijital mecralardan sorumlu genel başkan yardımcısı İsmail Özdemir, seçim sonuçlarına ilişkin görüşlerini şu şekilde açıkladı: “KKTC’de yapılan seçimin sonuçları çok az bir katılımla gerçekleşmiştir. Kıbrıs Türklüğünün kaderi bu katılımla temsil edilemeyecek durumdadır. Seçim sonucu, seçim kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır.”

Bahçeli’nin açıklaması, bir tür ültimatom niteliği taşıyor. Dışarıdan kolayca yapılan değerlendirmelerin aksine, uygulamada zorluklarla karşılaşılabileceği açık. Dünya, köpeksiz köy değil ve bu tür söylemler dikkatle ele alınmalı.

Ancak öncelikle, kendi iç durumumuza ve düşüncelerimize bakalım: AKP hükümeti, KKTC’de iki devletli çözümü savunan Ersin Tatar’ı destekliyordu. Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yazılı ve yazısız basınında, Türkiye hükümeti büyük ortağı AKP’den bazı siyasetçilerin Tatar’a destek vermek amacıyla adaya geldiğine dair haberler yer aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs konusundaki net duruşunu şu şekilde ifade etti: “Federasyon defteri bizim için artık kapanmıştır. Kimse kelime oyunlarıyla bizi yeniden federasyon tartışmalarına çekemez. Kıbrıs Türkü adada azınlık olmayı asla kabul etmeyecektir. Tek gerçekçi çözüm adada iki ayrı devletin varlığının kabulüdür.” Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bu duruşunun değişmeyeceğini vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı seçimine CTP adayı Erhürman’ın yanı sıra Kıbrıs Sosyalist Partisi’nin adayı Osman Zorba ve bağımsız adaylar katıldı. Bağımsız adaylar arasında mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve diğer isimler yer aldı. Seçim öncesinde Hüseyin Gürlek, Tatar lehine adaylıktan çekildi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Bertan Özerdağ, saat 16.00 itibarıyla seçime katılım oranını yüzde 53.19 olarak açıkladı. KKTC’de cumhurbaşkanlığı, büyük oranda sembolik bir görev olsa da, seçilen cumhurbaşkanı, Güney Kıbrıs ile müzakereleri yürütmekle sorumlu. Bu nedenle seçim sonuçları hem Türkiye hem de uluslararası kamuoyu tarafından merakla takip ediliyordu.

KKTC, sadece Türkiye tarafından diplomatik olarak tanınırken, adanın güneyindeki Kıbrıs Cumhuriyeti uluslararası alanda tanınıyor ve Avrupa Birliği üyesi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 20 Temmuz 1974’te düzenlediği “Kıbrıs Barış Harekâtı”, o dönemdeki CHP ve Milli Selamet Partisi koalisyonunun başbakanı Bülent Ecevit’in emriyle gerçekleştirilmiştir. Ecevit, BM’ye yaptığı çağrıda “Kıbrıs Türklerine soykırımı durdurun” demiş ve harekâtı, Türk Kıbrıslıların katledilmesini engellemek amacıyla vermiştir. Harekât, Türk askerlerinin adada stratejik noktalara hakim olmasını sağlamıştır.

Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’nin “işgal” olarak tanımladığı harekâta gerekçe olarak Ankara, Zürih ve Londra Antlaşması’na atıfta bulunmuştur. Bu antlaşmalarda, Rum ve Türk toplumlarının birbirlerine baskı kuramayacağı, böyle durumlarda garantör devletlerin müdahale edebileceği ifade edilmektedir.

Yunanistan destekli Kıbrıs darbesinin hemen ardından 14 Ağustos 1974’te harekâtın ikinci ayağı düzenlenmiştir. Darbe, 1960 anlaşmalarını ihlal etmekteydi. Ecevit, operasyonu “bağımsız Kıbrıs devletini kurtarmak” olarak tanımlamıştır. Türk hükümetinin amacı, Yunan cuntanın adayı ilhakını önlemek ve Başkan Makarios’un yasal hükümetini restore etmekti. Bu kısmen gerçekleşti; çünkü cunta çökmüş ve sivil bir hükümet kurulmuştur.

Harekâtın sona ermesinin ardından Lefkoşa’nın kuzeyi dahil adanın yüzde 37’si Türklerin kontrolüne geçmiştir. 1976 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş ve 15 Kasım 1983’te bu devlet meclisi, kendi kaderini tayin hakkını kullanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir. KKTC’nin kuruluş bildirgesini kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş okumuştur. Bu durum, başta Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan olmak üzere birçok devletin yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin de tepkisini çekmiştir.

***

Mevcut durum, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını yalnızca Türkiye’nin tanıdığı gerçeğiyle şekillenmektedir. Kuzey Kıbrıs halkının soy ve din kardeşi olan Türk Cumhuriyetleri bile bu oluşumu tanımamaktadır. İktidarın küçümsediği Güney Kıbrıs ise devlet olarak tanınmaktadır. Devlet Bahçeli’nin Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye katılması önerisi, durumu daha da karmaşık hale getirebilir. Türkiye, bu tür bir siyasetçiye “bilge” muamelesi yapma eğilimindedir; ancak Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye katılmasının sonuçları ciddi boyutlarda tartışmalara yol açabilir.

Kuzey Kıbrıs’ta Seçim Sonrası Bahçeli’nin Çıkışı
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.