Devlet adamının gerçek değeri, geldiği zaman değil, gittiği zaman anlaşılır…
Bugün 10 Kasım…
★★★
O gün, komşunun evinden yükselen ağıt sesleri, babamın ve amcalarımın “Komşuda birisi ölmüş” dediklerini hatırlatırdı. Zamanla anladılar ki, Urfa’nın sokaklarında yürüdükçe her evden ağlayan kadınların sesleri geliyordu…
Çünkü Atatürk’ün vefatıyla birlikte, her evde bir yas yaşanıyordu…
★★★
“Kemal öldü” haberi yayıldığında, uzak köylerdeki kadınların ocaklardaki külü havaya savurarak “şivan” yaktıklarını anlatırdı babam. O gün, en kuytu köyler, kasabalar ve şehirler bile hüzünle dolmuştu…
Vali, balkona çıkıp bir şeyler söylemek istemiş ama üç denemede de başarılı olamayarak geri dönmüştü…
★★★
Sonrasını tam olarak bilemiyoruz…
O insanların bazı torunları, Mustafa Kemal’in bıraktığı yüce değerler yıkıldığında, kurumları yok edildiğinde, ilkeleri silindiğinde bile sessiz kaldılar. Kurduğu cumhuriyetin temelleri birer birer sarsıldığında, buna göz yumdular…
Paşa askerleri, onu aşağılayanlara itaat ettiler…
Üniversitelerdeki hocaları, duvarlardan gençliğe olan vasiyetini sildiler…
Sevgi duyduğu şehir olan Ankara’ya bıraktığı çiftlik bile şimdi bir ihanetin simgesi haline geldi, ancak şehrin sesi çıkmadı…
Kendi partisi bile ondan uzaklaştı…
★★★
Fakat, sevgi her zaman ihanetten daha güçlüdür…
Bugün sokaklara bakın, bulvarlara dikkat edin, balkonlara göz atın…
Saat dokuzu beş geçe, şehri dinleyin…
Çocukların gözlerindeki yaş, öğretmenlerin hüznü, her iki kişiden birinin yüreğindeki sevgiyi hissedin…
Ağlayan genci, kızı, çocuğu, babayı ve anneyi görün…
★★★
Her şeye rağmen…
Her şeye rağmen biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz…
Ve siz onu öldüremezsiniz, gitti…
Merhum yazarımız Bekir Coşkun, Büyük Önder’i 10 Kasım 2015’te adeta bugünü anlatan bu yazıyla anmıştı.




