Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Abdullah Yaman, Yeni Şafak’ın haberine sosyal medya üzerinden sert bir yanıt vererek dikkatleri üzerine çekti.
Yaman, yaptığı paylaşımda şu şekilde ifade etti:
“Hükümetin, yarı resmi “El Ahram” gazetesiymiş algısını bırakıp, tehdit ve şantajla ayar vermeye çalışan Yeni Şafak, “durmak yok tezvirata devam” anlayışıyla tetikçiliğe devam ediyor, maalesef.”
Benzer durumlarda genel olarak uygulanan “yayın yasağı koyma” refleksini sergilemedik. Hiçbir gizli faaliyet yürütmediğimiz için “hodri meydan” dedik.
Ancak, görevimizi kötüye kullandığımıza dair somut bir delil sunmadan iftira ve karalama kampanyasına devam ediliyor.
Eğer iddialar doğruysa, benim hakkımda herhangi bir işlem yapılmadığı için devlet kurumlarından cevap bekliyorum. İş başa düştü, maalesef. Şeytan taşlama işine de vakit buluruz inşallah.
Bu süreçte, manipüle edilmiş bir güruha karşı manevi tazminat ve suç duyurusu hazırlıkları yapıyorum elbette.
Yeni Şafak, küçüktür ama mide bulandırıcı bir tavra sahiptir. Potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda, fazla detaya girmeden özet bilgi vermek istiyorum.
Haberde yer alan bilgilere göre, FETÖ’den soruşturma geçiren bir kardeşim yoktur; yurtdışına kaçan ya da yurtdışında bulunan biri de olmamıştır.
FETÖ iftirası yüzünden uzun süre açığa alınan büyük oğlum hakkında hiçbir delil bulunamadığı için, kamu görevine iade edilmiştir. Diğer oğlum ise, suçlamaya maruz kalmadığı halde “cezaların sülaleliği” ilkesinden dolayı sürekli mobinge uğrayarak, yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştır.
Bahsi geçen dosya hakkında: Dairemiz kararı, tüm hukuk dairelerinin temsilcilerinden oluşan 25 kişilik Hukuk Genel Kurulundan geçerek kesinleşmiştir.
Bu genel kurulda benim yalnızca bir oy hakkım bulunmaktadır. Hukuk Genel Kurulu gündemini belirleme yetkisi ilgili kurul başkanına aittir ve “dosyayı kendi heyetine çekti” iftirası gerçeği yansıtmamaktadır. Kaldı ki, sonucun yalnızca şahsi inisiyatifimle ortaya çıktığını iddia etmek, diğer yüksek hakimlerin iradesine ve Yargıtay’ın kurumsal kimliğine hakarettir.
Gazete tarafından sıkça dile getirilen Anayasa Mahkemesi kararında; hak sahipliğinin tespitine dair bir belirleme bulunmamaktadır.
Henüz üyesi dahi olmadığım Dairemizin 2015 tarihli kararında yeterli gerekçe olmaması nedeniyle ihlal kararı verilmiştir.
Bu aşamadan sonra yeniden yapılan yargılamada, gerek Dairemiz gerekse Hukuk Genel Kurulu, Anayasa Mahkemesi’nin yetersiz gerekçe eleştirisini karşılamak için ek gerekçeler sunarak hak ihlalini giderecektir. Yani, konu yalnızca usule ilişkin bir eksikliğin giderilmesi meselesidir.
Bu süreçte, dünyalık her şeye sahip olan ama ahlak, etik ve haysiyet gibi kavramları unutan bir çeteye karşı, haklının yanında duruş sergileyen herkese teşekkür ediyorum.
Sosyal medyada yer alan binlerce mesaj ve paylaşımı dikkatle okudum. İyi ki varsınız. Teşekkür ederim.
Rab’bine sığınan kimseden korkmaz. Adalet bekçiliğine aynen devam, inşallah.”

 
							



 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					