Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), bugün çevrimiçi olarak Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında bir araya geldi. Toplantının ardından CHP Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, İstanbul’daki Genel Başkan Çalışma Ofisi’nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme dair açıklamalarda bulundu. Yücel’in konuşmasında dikkat çeken noktalar şunlar oldu:
“İki gün sonra, ülkemizin dört bir yanında büyük bir coşkuyla kutlayacağımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, içinde bulunduğumuz koşullarda kararlı ve mücadele ruhu taşıyan bir milletin neler başarabileceğini bize hatırlatıyor. Bir asır önce, bağımsızlık ve özgürlük adına tüm engelleri aşan bir milletin mücadelesini hepimiz biliyoruz. Bu milletin geleceği için verdiği mücadelenin önünde hiçbir gücün duramayacağını da unutmamalıyız. Cumhuriyet’in kuruluşundaki devrimci ruh, yalnızca o döneme özgü değildir; bu millet, Cumhuriyet’in kazanımlarını koruyarak geleceğe yönelik vizyonunu geliştirmekte kararlıdır. Her türlü baskı ve zulme karşı özgür iradesini ortaya koyma gücüne sahiptir. 21. yüzyılda, halk iradesine sahip çıkmak için meydanlarda olan bir millet var. CHP olarak bu iktidara karşı son bir yıldır halkımızla birlikte kış, yaz demeden meydanlardayız. Demokrasi, adalet ve özgürlük için mücadelenin içindeyiz.
“MİLLETE MEYDAN OKUYORLAR, GEREKEN CEVABI YİNE TÜRK MİLLETİ VERECEK”
Halk iradesini hiçe sayan baskıcı bir iktidar, bu ülkenin birinci partisinin varlığını sonlandırmaya çalışıyor. Çünkü CHP’nin yükselişi ve halkımızın partimize duyduğu güvenin artması, Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na olan sevginin her geçen gün büyümesi, iktidarı korkutmakta. Şimdiye kadar sandıkta İmamoğlu’na karşı hep yenildiler. İmamoğlu’na ‘hırsız’ dediler ama kimse buna inanmadı. Yolsuzluk iddialarıyla iftira attılar ama kanıt bulamadılar. CHP’nin direniş ruhunu anlamadılar. ‘Nasılsa bir gün pes ederler’ diye düşündüler ama bu düşünceleri, meydanların her geçen gün daha da dolmasına neden oldu. 15 milyon kişi sandığa gitti, 24 milyon imza verdi ve İmamoğlu sevgisi büyüdü. Şimdi de casusluk gibi mantıksız bir suçlamayla İmamoğlu’nun ve CHP’nin yolunu kesmeye çalışıyorlar. Ancak millete meydan okuyorlar ve gereken cevabı yine Türk milleti verecektir.
“EKREM BAŞKAN YOLSUZLUK VERİLERİYİ YOK EDİLMESİN DİYE YEDEKLEME TALİMATI VERİYOR”
Ekrem İmamoğlu, 2019 yılında İstanbul seçimlerini 31 Mart’ta 13 bin oy farkla kazandı, ancak seçim iptal edildi. İptal gerekçesi olarak ‘Hiçbir şey olmamışsa mutlaka bir şey olmuştur’ dendi. Ardından 23 Haziran’da, bu kez 800 bin oy farkla yeniden seçimi kazandı. Şimdi ise ‘Seçimi manipüle ettiniz’ iddialarıyla karşılaşıyoruz. İmamoğlu’na ‘hırsız’ dediler ama bu asılsız iddialar tutmadı. Terörle ilişkilendirmeye çalıştılar ama kamuoyunu ikna edemediler. Şimdi de casusluk suçlamasıyla gündemi değiştirmeye çalışıyorlar. İBB’nin verileri kopyalanmadı ve kimseye aktarılmadı. İfadesi alınan kişiler bile böyle bir iddiada bulunmadı. Ekrem İmamoğlu, İBB Başkanlığı’na geldiğinde, çalışanların ve yöneticilerin eşit yemek yemesi gerektiğini belirttiği gibi, yolsuzluk iddialarına karşı da verilerin güvenli bir şekilde yedeklenmesini talep ediyor. Bunun amacı, delil karartılmasını engellemektir. Ancak AKP iktidarı bu durumu panik halinde suç duyurularında bulunarak durdurmaya çalışıyor.
“VERİ KOPYALAMA İDDİASI SÜLEYMAN SOYLU’NUN İMZALADIĞI BELGEYLE ÇÜRÜTÜLMÜŞTÜR”
Bu noktada, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu imzalı bir belge devreye giriyor. İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı soruşturma nedeniyle, Ekrem İmamoğlu’na veri tabanında inceleme yapma yetkisi verilmesi ve veri kopyalanmasına izin verilmemesi yönünde bir karar alınmış. Bu karar, kamuoyunda oluşan tepkiler dolayısıyla geri çekildi. Dolayısıyla, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma izni verilmemesi kararı da mahkeme tarafından teyit edilmiştir. Bu durum, veri kopyalama iddiasının temelsiz olduğunu ortaya koymaktadır.
“EĞER BİRİLERİ CASUSLUKLA SUÇLANACAKSA, BAŞTA ERDOĞAN VE AKP YETKİLİLERİ YARGILANMALIDIR”
Eğer bu ülkede birileri casuslukla suçlanacaksa, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP yetkilileri yargılanmalıdır. FETÖ/PDY terör örgütünün devletin tüm kurumlarına sızması ve göz yumması nedeniyle, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve diğer kritik kurumlara zarar vermişlerdir. Dönemin Genelkurmay Başkanı ve diğer subaylar da benzer suçlamalara maruz kalmış ancak aklanmışlardır. Ekrem İmamoğlu’na yönelik yolsuzluk iddialarına güvenemeyen iktidar, duruşmaların başlayacağı korkusuyla casusluk iddialarını ortaya atmıştır.
“İNGİLTERE İLE BAĞLANTILI CASUSLUK İDDİASI VARKEN, STARMER ERDOĞAN İLE NASIL GÖRÜŞEBİLİYOR?”
İngiltere Başbakanı Starmer, Türkiye’ye geliyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşecek. Ancak bir gün önce İngiltere ile bağlantılı bir casusluk iddiası gündeme geliyor. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkileri nasıl olumsuz etkilediğini gösteriyor. Starmer’in Türkiye’ye gelmesi, bu iddiaların temelinin zayıf olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, CHP’yi ve Ekrem İmamoğlu’nu itibarsızlaştırma çabasının bir parçasıdır.
“CUMHURBAŞKANI’NDAN SOKAKTAKİ VATANDAŞIN TC KİMLİK NUMARASINA KADAR ENGEL OLAMAYAN SİZSİNİZ”
Geçtiğimiz hafta partimize karşı açılan ‘mutlak butlan’ davası reddedildi. İktidar, bu reddin ardından yeni bir gündem oluşturmak için hemen harekete geçti. İddia edilen suçlamalar, gerçek olmaktan uzak. Kovid döneminde vatandaşların sağlık verilerini koruyamayanlar, şimdi Ekrem İmamoğlu’na iftira atıyorlar. Bu iktidar, yıllardır her seçim döneminde seçmen bilgilerini çaldırmışken, şimdi casuslukla suçladıkları bir kişiyi hedef alıyorlar.
“İMAMOĞLU’NU CASUSLUKLA SUÇLAYIP 86 MİLYONUN GÖZÜNDE İTİBARSIZLAŞTIRAMAZSINIZ”
Ekrem İmamoğlu ve CHP, ne bir casus ne de bir suç




