1. Haberler
  2. SİYASET
  3. Kimlikler Arası Çatışma: Faşizm ve Eşitlik

Kimlikler Arası Çatışma: Faşizm ve Eşitlik

Kimlikler Arası Çatışma: Faşizm ve Eşitlik
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tarihsel süreçte, bireylerin en az dört farklı kültürel kimliği bulunmaktadır:

1) Doğuştan gelen, genetik faktörlere bağlı olan ve farklı şekillerde ifade edilebilen cinsiyet kimliği.

2) Toplayıcı-Avcı Dönemi’nden miras kalan aile ve aşiret kimliği.

3) Din Tarım Dönemi’ne ait olan din ve mezhep kimliği.

4) Endüstri Dönemi’nden kalan ırk ve milliyet kimliği.

Aile ile aşiret kimlikleri genellikle bireylerin isimlerine soyadı olarak eklenir.

Din ve mezhep ile ırk ve milliyet kimlikleri, bireyin doğduğu yer, içinde bulunduğu toplum ve ailesi tarafından belirlenir; bu durum kişinin iradesinin ötesindedir ve doğduğu anda şekillenir.

Kişi, bu kimlikleri hakkında tercihlerini yapana dek, bu etiketleri taşımak zorundadır.


Bununla birlikte, hiçbir birey yalnızca bu dört kimlikten ibaret değildir.

Yaşadığı bir hayat, icra ettiği işler, meslekler, siyasi görüşler ve farklı kökenlerden gelen çeşitli kimlikler de bulunmaktadır.

Bireyin bu kimliklerin dışında farklı bir vatandaşlık durumu da söz konusu olabilir.

Özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde, birçok birey birden fazla kimliğe sahip olabilmektedir.

Örneğin, Türk Alman, İrlandalı Amerikan veya Ermeni Fransız gibi kimlikler sıklıkla görülmektedir.

Elbette herkesin köken ve vatandaşlık kimlikleri kendine özgü ve değerlidir.

Ancak bu dört kültürel kimlikten herhangi birine dayalı olarak “üstünlük” iddiasında bulunmak faşizmin bir göstergesidir.

Ortaçağ’daki imparatorluklar bu bağlamda, "siyaset din ya da mezhep ile eşittir" anlayışı nedeniyle kanlı savaşlarla anılmıştır.

Yakın dönemde ise, Hitler ve Mussolini’nin uyguladığı bu yaklaşım, dünya genelinde büyük bir kaosa yol açmıştır.

Bu faşist yaklaşım, ünlü siyaset bilimci Samuel P. Huntington tarafından “Uygarlıklar Savaşı” adlı eserinde, Batı Uygarlığı’nın diğer altı uygarlığı alt edeceği fikriyle yeniden gündeme getirilmiştir.


Kimliklerdeki değişimler, toplumsal, teknolojik ve sınıfsal gelişmelerle ve devlet yapılarıyla bağlantılıdır.

Feodal dönemlerde aile ve aşiret kimliği, imparatorluklarda din ve mezhep kimliği, endüstriyel ulusal devletlerde ise ırk ve milliyet kimliği öne çıkmıştır.

Endüstri Devrimi ve ulusal devletler döneminde komünizm ve faşizm ile birlikte filizlenen Cumhuriyet, Demokrasi ve Eşitlikçilik, bilişim devrimi ile birlikte insanlığın hedefi haline gelmiştir.

Eşitlikçi demokratik cumhuriyet, bireylerin cinsiyet, aile, aşiret, din, mezhep, ırk ve milliyet kimlikleri ne olursa olsun, devletle eşit vatandaşlık ilişkisine sahip olduğu bir rejim olarak ortaya çıkmıştır.


Sağcı ve etnikçi politikacılar, dinsel/mezhepsel kimliği etnik kimlikle birleştirerek, bunu vatandaşlık olarak sunmaya çalışmaktadır.

Oysa anayasada tanımlanan vatandaşlık, Türkiye’de doğan bireylerin kökenlerinden bağımsız olarak, devletle olan bağlarında eşit olduğunu belirten bir kavramdır.


Anayasal vatandaşlık tanımı ile kimlik tanımı birbirinden farklıdır.

Kökene dair Türk, Kürt, Arap gibi tanımlar kimlik tanımlarıdır ve farklılıkları ön plana çıkarır.

Anayasal “vatandaşlık” tanımı ise hukuksal bir kavramdır ve tüm bu farklı kimlikler arasındaki eşitliği vurgular.

KAHROLSUN FAŞİZM:

HANGİ KİMLİK ADINA YAPILIRSA YAPILSIN!

Not: Bu yazı, Pazar günü yayımlanan “Ahtapot’un Kolları” başlıklı yazımın ve internet sitemdeki dünkü “19 Mayıs” başlıklı yazımın devamıdır. Arkası gelecektir!

Kimlikler Arası Çatışma: Faşizm ve Eşitlik
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!