Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) DEM Parti Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Koçyiğit, İmralı Süreci çerçevesinde oluşturulan Milli Birlik, Dayanışma ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışma takvimine dair soruları yanıtladı.
“EYLÜL ORTASINA KADAR…”
Kesin bir takvim olmamakla birlikte, Eylül ortasına kadar komisyondaki görüşmelerin devam edeceği konusunda bir eğilim bulunduğunu belirten Koçyiğit, şunları ifade etti:
“Kesin bir takvim yok, bunu açıkça belirtelim. Ancak dün Meclis Başkanı ile de görüştük. Eylül ortasına kadar bu dinlemelerin sürmesi yönünde bir genel yaklaşım mevcut.
Bu hafta, sürece dair söz sahibi olan kurumlar, hak örgütleri ve mağdur yakınlarının dinlenmesi gerçekleşiyor. Gelecek hafta ise muhtemelen ekonomik kuruluşlar, sendikalar ve hukuk örgütlerinin dinlenmesine dair bir takvim belirlenecek ve süreç bu şekilde devam edecek.
Bu alanda çatışma çözümü üzerine çalışan akademisyenlerin ve uzmanların da dinlenmesine dair bir yaklaşım var. Ancak şu an için bu kurumları ortak bir paydada birleştirmediğimizin altını çizmek isterim. Eylül ortasına kadar dinlemelerin devam edeceğine dair bir öngörü mevcut. Tabii ki bu süreçte değişiklikler olabilir.
Bir hafta ileri ya da geri kaydırma imkanı olabilir. Bu planlamayı Sayın Meclis Başkanı ile birlikte yapmayı önerdik. Hem dinlenecek kurumların listesinin oluşturulması hem de takvimin belirlenmesi konularını tekrar görüşeceğiz.”
“BEYAZ TOROS” AÇIKLAMASI
DEM Partisi’nin Sözcüsü Koçyiğit, faili meçhul cinayetlerin simgesi haline gelen Beyaz Toros’un komisyon toplantısı öncesinde TBMM önünde yakılmasıyla ilgili soruları da yanıtladı.
Koçyiğit, sürecin uzadıkça provokasyonlara açık hale geleceğini belirterek, bu konuda sorumluluk alması gerekenlerin hükümet, İçişleri Bakanlığı ve güvenlik bürokrasisi olduğunu vurguladı.
Koçyiğit, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Beyaz Toros meselesi ile ilgili olarak, dün Meclis Başkanı’nın da yaptığı bir açıklama var. Bu konuda resmi olarak İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalar mevcut. Farklı bir bilgiye sahip değiliz. Ancak sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi gerektiği gerçeğini unutmamalıyız.
Uzun bir sürece yayılmaması gereken bu süreç, zamana yayıldıkça provokasyonlara açık hale geliyor. Zaman içerisinde çürüyen ve sabotaja uğrayan durumlar yaşanabilir. Bu ülkede çözüm isteyenlerin yanı sıra, çözüm istemeyen grupların da olduğunu biliyoruz.
Herkesin bu konuda dikkatli olması, sorumluluk alması ve duyarlı davranması gerekiyor. Ancak en büyük sorumluluk hükümete, İçişleri Bakanlığı’na ve güvenlik bürokrasisine düşmektedir. Önleyici tedbir alma sorumluluğu da kendilerine aittir.”
