Yapay zekâ teknolojilerinin hızlı bir şekilde yayılması, işgücü piyasasında köklü değişimlere neden oluyor. İzmir Demokrasi Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem İnce Yenilmez, bu değişimlerin kadın istihdamı üzerindeki etkilerini ele aldı. Prof. Dr. İnce Yenilmez, yapay zekânın kadın istihdamı için sunduğu büyük fırsatların yanı sıra ciddi tehditler de barındırdığını belirtti. “Kadınlar bu dönüşümde göz ardı edilirse, teknolojik eşitsizlik sosyal eşitsizliği daha da derinleştirecektir. Yapay zekâ, iş süreçlerini dönüştürmekle kalmaz, aynı zamanda işgücü piyasasının temel dinamiklerini de köklü bir şekilde değiştiriyor” dedi.
OTOMASYON VE SABİT TOPLUMSAL ROLLER
Yapay zekâ destekli otomasyon, üretkenliği artırırken, rutin ve tekrarlayan işlerde çalışan milyonlarca insan için bir “otomasyon tsunamisi” tehlikesi oluşturuyor. OECD’nin 2024 raporuna göre, Avrupa Birliği genelinde otomasyon riski taşıyan mesleklerin %40’tan fazlasını kadınlar icra ediyor. Türkiye’de ise kadınların yönetici asistanlığı, muhasebe ve ofis işleri gibi rutin ofis görevlerinde yoğunlaşması nedeniyle bu oran daha da yüksek seviyelere çıkabilmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2024 verileri, Türkiye’deki kadınların istihdamının yaklaşık %45’inin otomasyona yüksek derecede hassas sektörlerde bulunduğunu gösteriyor. Bu durum, kadınların ABD’deki %37 ve AB’deki %40’lık oranlara kıyasla otomasyon dalgasına karşı daha savunmasız olduğunu ortaya koymaktadır. Kadınların geleneksel olarak yoğunlaştığı mesleklerin yapay zekâ tarafından hızlı bir şekilde dönüştürülmesiyle bu durumun bağlantılı olduğu görülüyor. Bu nedenle, yapay zekâ çağındaki kadınların konumu, sadece teknolojik bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerinin de bir yansımasıdır.
DİJİTAL CAM TAVANLAR VE ALGORİTMİK AYRIMCILIK
Yapay zekânın getirdiği en sinsi tehlikelerden biri, algoritmik ayrımcılıktır. Yapay zekâ destekli işe alım yazılımları, geçmişteki insan kaynakları kararlarından oluşan veri setleriyle eşleştirildiğinde, tarihsel olarak süregelen cinsiyet eşitsizliklerini yeniden üretmektedir. Örneğin, bir araştırmada, bir işe alım algoritmasının ‘erkek’ kelimesini içeren özgeçmişleri, ‘kadın’ kelimesi içerenlere göre daha olumlu değerlendirdiği tespit edilmiştir. Bu durum, kadın adayların işe alınma şansını objektif olmayan bir biçimde azaltmakta ve dijital cam tavanların oluşmasına neden olmaktadır.
STEM’DE BÜYÜK UÇURUM
Yapay zekâ çağında kadınların işgücündeki yerini belirleyen en kritik faktörlerden biri de STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) alanlarındaki eğitim ve istihdam düzeyleridir. Türkiye İstatistik Kurumu 2024 verilerine göre, üniversitelerde STEM bölümlerinden mezun olan kadınların oranı %33 iken, AB ülkelerinde bu oran ortalama %46’ya yaklaşmaktadır. Bu durum, kadınların yapay zekâ ve teknoloji odaklı yeni mesleklerin merkezinden ne denli uzak olduğunu göstermektedir.
YAPAY ZEKÂ LABİRENTİNDE YENİ FIRSATLAR
Ancak yapay zekâ, sadece otomasyon riski taşımıyor; aynı zamanda yeni ve yüksek katma değerli meslek alanları da yaratıyor. Kadınlar, bu yeni düzende kendilerine stratejik bir yer edinebileceği somut örnekler sunmaktadır:
Sorumlu Yapay Zekâ Uzmanlığı: Yapay zekânın sosyal etkileri ve etik riskleri giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Toplumsal cinsiyet çalışmaları, hukuk veya felsefe gibi alanlarda uzmanlaşmış kadınlar, “Yapay Zekâ Etik Danışmanı” veya “Algoritma Denetçisi” olarak şirketlerin ve kamu kurumlarının algoritma tasarımlarındaki hataları tespit edebilir ve bu sorunları çözmek için stratejiler geliştirebilirler.
İnsan Odaklı Tasarım Mühendisliği: Yapay zekâ arayüzleri, artık sadece kodlardan ibaret olmaktan çıkarak, insanlarla etkileşim kuran sistemlere dönüşmektedir. İletişim, psikoloji veya sosyoloji alanlarında güçlü kadınlar, “İnsan Odaklı Tasarım Mühendisi” olarak yapay zekâya en doğru komutların verilmesini sağlayarak daha sezgisel ve faydalı kullanıcı odaklı tasarımlar yapabilirler. Bu, sanal asistanların ve robotların insan dilini daha iyi anlamalarını sağlayacaktır.
Dijital İçerik Üretimi: Yapay zekâ, metin, görsel ve müzik gibi içerikleri hızla üretebilmektedir. Ancak bu içeriklerin kalitesi, doğruluğu ve kültürel bağlamı hâlâ insan denetimi gerektirmektedir. Özellikle yaratıcı endüstrilerde ve pazarlama alanlarında çalışan kadınlar, yapay zekâ tarafından üretilen içerikleri düzenleyerek, seçerek ve yöneterek “Dijital İçerik Üreticisi” olarak kritik bir rol oynayabilirler.
GELECEK, SADECE KODLARLA DEĞİL, POLİTİKALARLA YAZILIR
Yapay zekâ, geleceğin işgücü piyasasını yeniden şekillendirirken, bu dönüşümün kadınlar için eşitlik mi yoksa daha derin bir dijital ayrışma mı getireceği, bugün atılacak adımlara bağlıdır. Türkiye’nin bu süreçte atması gereken adımlar net bir şekilde ortaya konmaktadır:
1. Otomasyon riski yüksek sektörlerde çalışan kadınlara yönelik yeni teknoloji okuryazarlığı ve dijital yetkinlik programları hızla yaygınlaştırılmalıdır.
2. Kız çocuklarının küçük yaşlardan itibaren bilim ve teknolojiye yönlendirilmesi için teşvik mekanizmaları oluşturulmalıdır.
3. Yapay zekâ destekli işe alım ve terfi süreçlerinde cinsiyet ayrımcılığını önlemeye yönelik yasal ve etik denetimler zorunlu hale getirilmelidir.
Yapay zekâ, geçmişi yansıtan bir ayna değil; geleceği şekillendiren bir araçtır. Şimdi harekete geçilmezse, gelecekte eşitlikten değil, dijital eşitsizlikten ve bu eşitsizliğin neden olduğu toplumsal ayrışmadan söz edilecektir. Yapay zekâ çağında kadınların işgücündeki yeri, sadece teknolojik ilerlemeyle değil, onu yöneten etik, sosyal ve ekonomik politikalarla belirlenecektir.