TMB, yılın ilk altı ayına dair hazırladığı İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nda, Türkiye ekonomisi ve inşaat sektörü ile ilgili güncel verileri ve küresel gelişmeleri ele aldı.
Raporda, yılın ilk yarısının, küresel ekonomik ve siyasi belirsizliklerin Türk inşaat sektörünü çeşitli açılardan etkilediği bir dönem olduğu vurgulandı. Jeopolitik gerginlikler, finansal sıkılaştırma politikaları ve artan maliyetlerin, sektör paydaşlarının daha temkinli hareket etmesine yol açtığı ifade edildi. Ayrıca, yurt içinde deprem bölgesindeki yeniden inşaat faaliyetleri ve kentsel dönüşüm projelerinin üretim ve istihdam açısından olumlu katkı sağladığı belirtildi.
Yüksek faiz oranları ve artan maliyetler, finansmana erişimdeki zorluklarla birleşince sektörde temkinli bir yaklaşımın benimsenmesine neden oldu. Raporda, kamu müteahhitlerinin şartsız tasfiye hakkı ve vergi tevkifat oranlarında indirim talep ettikleri vurgulandı.
Rapora göre, kamu yatırımlarında alınan tasarruf tedbirleri, sektörü yurt dışına yönlendiriyor. Türk firmaları, artan küresel rekabet, jeopolitik riskler ve proje finansmanındaki zorluklarla karşı karşıya kalırken, gelişmekte olan ülkelerde finansman temininin en büyük zorluklardan biri olduğu ifade edildi. Diplomatik ilişkiler, teknik müşavirlik gücü ve yerel ortaklık stratejileri ise belirleyici faktörler arasında yer alıyor. Türk müteahhitlik firmalarının kamu-özel işbirliği ve yap-işlet-devret modellerindeki başarıları, esneklikleri ve zamanında teslim kabiliyetleriyle uluslararası alanda güvenilir çözüm ortağı olma konumlarını korudukları belirtildi.
– “İnşaat maliyetleri yükselişini sürdürüyor”
Raporda, Türk müteahhitlik sektörünün yılın ilk yarısında 6,2 milyar dolar tutarında 93 projeye imza attığı hatırlatılarak, inşaat sektörünün son 10 çeyrektir sürekli bir büyüme sergilediği vurgulandı.
Konut satışlarındaki artışa rağmen yeni yapı ruhsatlarında bir azalma gözlemlendiği belirtilen raporda, Türkiye’nin ilk İklim Kanunu ile inşaat sektöründe sürdürülebilirlik ve dijitalleşme gerekliliğinin arttığı kaydedildi.
Sektörün enerji verimli ve dönüştürülebilir malzeme kullanımı, yenilenebilir enerji entegrasyonu ve atık yönetimi gibi çevresel uygulamalarda dönüşüm sağlaması gerektiğine dikkat çekildi. Bu dönüşüm sürecinin başarılı olabilmesi için vergi indirimleri, düşük faizli kredi ve doğrudan hibe gibi teşviklerin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığı ifade edildi. Firmaların yeşil finansman kaynaklarına erişiminin ve uluslararası rekabet gücünün bu sayede artması bekleniyor.
