1. Haberler
  2. DÜNYA
  3. Cumhuriyet ve Deprem: İki Tehlikeli Gerçek

Cumhuriyet ve Deprem: İki Tehlikeli Gerçek

Cumhuriyet ve Deprem: İki Tehlikeli Gerçek
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İki önemli konu üzerinde durmak gerekiyor: Deprem ve cumhuriyet.

Küçük bir kesim, büyük İstanbul depreminin çoktan gerçekleştiğini ve bir sonraki büyük depreme kadar endişe duymadıklarını savunuyor. Diğer geniş bir grup ise, büyük İstanbul depreminin yaklaşmakta olduğunu düşünüyor. Bu iki görüş arasında hangisinin geçerli olacağı, birçok kişinin yaşamı boyunca belirlenecek. Doğru bir öngörü mü yoksa bir felaket mi yaşanacak, bu zamanla görülecek.

Bir diğer mesele ise, cumhuriyet rejiminin adeta ringe yerleştirilmiş bir kum torbası gibi muamele görmesi. Hem siyasal İslâmcılar hem de bölücü gruplar bu kum torbasını yumruklamaktan geri durmuyor. Sanki yüz yıl önce daha iyi bir alternatif varmış gibi, ya da iki yüz yıl önce Osmanlı’yı kurtaramayan fikirlerin bugün işe yarayabileceği düşünülüyor. Türk Devrimi’nin geri kalmış bir coğrafyayı üç yüz yıl ileri taşıdığı gerçeği göz ardı ediliyor; cumhuriyetin aynı zamanda bir medeniyet ve aydınlanma devrimi olduğu unutuluyor.

Farklı isimlerle anılan bu ‘süreç’, çeşitli sinyaller veriyor. Bugüne kadar anladığımız ulus tanımının değişeceği ve toprakların genişleyeceği algısı, ülkede milyonlarca insanın temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, bölgesel bir güç olma iddiası, yanan ormanlar ve oteller için gerekli araçlara sahip olmadan ya da deprem sonrası koordinasyon sağlanamadan başka ülkelerde oyun kurucu olma fantezisi… Tüm bunlar dikkat çekici bir çelişki oluşturuyor.

Cumhuriyete karşı yapılan bu eleştiriler, ister “kanlı devrim” diyenler olsun, ister “yanlış iliklenen ilk düğme” diyen akademik unvanlı kişiler, yumruk hep aynı yere iniyor. Yumruk yiyen kum torbası ise yine cumhuriyet.

Birkaç gün önce, Lozan Antlaşması’nın 102. yıl dönümünü kutladık. Tam elli yıl boyunca bu konuda sürekli tartışmalar yapıldı, 100. yıl dönümünde süresinin dolacağı kaygısıyla. Ancak sonuçta, tarihçiler boş hayallerle gündemi meşgul etti. Sonuç olarak, bol laflar, çaylar ve dedikodularla geçti günler.

Cumhuriyet rejimine karşı girişilen bu kampanyanın başarılı olup olmayacağı ise, tıpkı depremlerde olduğu gibi, zamanla anlaşılacak. Avrupa’da cadı avlarının yapıldığı dönemde olduğu gibi, su testleriyle cadı olduğu iddia edilen kadınlar, bir sandalyeye bağlanarak suya atılıyordu. Cadılar, suyun altında iplerden kurtulup yüzeye çıkmayı başaramıyordu. Cadı olmadığınız kanıtlanmış olsa bile, sonuçta ölmüş oluyordunuz. Cumhuriyete karşı başlatılan bu cadı avında, korkarım ki elimizde ölmüş bir vücut kalacak. Cumhuriyetin gerçek yüzünü anladığımızda iş işten geçmiş olacak.

Yeni bir Malazgirt anlatımıyla tarih yeniden şekillendirilirken, Lozan’a ve cumhuriyete yönelik eleştiriler de gün yüzüne çıkıyor. Bin yıl boyunca Türklerin bu topraklarda devletler kurduğu gerçeği göz ardı ediliyor. Şimdi Türklerden, kendi devletlerini hediye etmesi mi bekleniyor?

Devletin yanlış uygulamalarını eleştirmekle, başka bir rejimi hedef almak arasında ciddi bir fark vardır. Eleştirileri dinlerim, ama düşmanlık edenlerle aynı yolda yürümem. Şeffaf olmayan hiçbir süreci desteklemedim ve desteklemem. Eğer yapılanlar, yapılacakların teminatıysa, özür dilerim ama açılacak kredi de, verilecek iyi niyet de yok!

Bu ülkede, Kürt, Gürcü, Çerkes, Arnavut, Laz ve Arap gibi çeşitli etnik kökenlerden cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar olmuşsa, hiç kimse de kimsenin etnik kökenini sorgulamamışsa, bir lütuf olarak sunulan cumhurbaşkanı yardımcılığı kontenjanı ne anlama geliyor? ‘Çoban Sülü’leri devletin başına getiren rejimin adı cumhuriyet.

Demokrasi ve hukuk askıya alınmışken, ülkenin yarısına ayrımcı hukuk uygulanırken, hüküm giymemiş kişilerin tutuklu yargılanması alışkanlık haline gelmişken, hangi süreçten bahsediyoruz?

Selahattin Demirtaş hapisteyken, hangi barıştan söz edilebilir?

“Barışa karşı mısın?” gibi büyük laflar ederek siyasi manipülasyonlar yapmak isteyenlere, şizofrenik bir zihne sahip olmadığımızı belirtmek isterim.

Antidemokratik ve hukuksuz uygulamalarla ne barış sağlanabilir ne de daha iyi bir rejim oluşturulabilir.

Cumhuriyet ve Deprem: İki Tehlikeli Gerçek
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.