CHP kurmayları, TBMM’de kurulması planlanan komisyonda yer alıp almayacaklarına ilişkin görüşlerini paylaştı. Partinin, komisyon kurulmasını ilk savunan siyasi güç olduğunu belirten yetkililer, “Bu nedenle, sürecin nasıl ilerleyeceğini bilmeden ‘asla yer almayız’ yaklaşımını doğru bulmuyoruz. Biz kitle partisiyiz ve Kürt seçmenden önemli derecede destek almış bir siyasi hareketiz. Bu durumu Türkiye’nin önemli bir meselesi olarak değerlendiriyoruz. Tutumumuz ilkesel bir çerçevede şekilleniyor. Peşinen ‘içinde oluruz’ demiyoruz. Ancak, ilkelerimizle uzlaşmazsa komisyonda yer almayabiliriz. Eğer CHP komisyonda yer almıyorsa, bunun nedeni CHP değildir” ifadelerini kullandı.
Oluşacak komisyon ve iktidar cephesinin Numan Kurtulmuş ve İbrahim Kalın ile gerçekleştirdiği siyasi tur hakkında değerlendirmelerde bulunan CHP kurmayları, iktidarın süreci önemsediğini vurguladı. “MİT Başkanı’nın siyasi partileri gezerek bilgi vermesi olağan bir durum değil. Numan Kurtulmuş, CHP’nin sürece katılması için çaba sarf ediyor. Ancak, Erdoğan’ın açıklamaları, sanki sadece DEM Parti’yi kapsayan bir süreç tarif ediyormuş gibi görünüyor. Kızılcahamam’daki açıklamalarında, bu duruma yönelik subliminal bir yaklaşım mevcut” dediler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürecin çözümüne yönelik isteksiz olduğunu savunan CHP kurmayları, “Erdoğan’ın kullandığı dil çözüm dili değil. Çözüm, kapsayıcı bir yaklaşım gerektirir. Tüm siyasi partilerin dahil olduğu bir süreç, Kürt sorununa kalıcı bir çözüm getirebilir. Özellikle CHP’nin bu süreçte yer almadığı bir ortam, meşruiyetini kaybeder. Bu nedenle Erdoğan’ın dilinin de bu bağlamda uygun hale gelmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
“CUMHUR İTTİFAKI’NIN KURDUĞU OYUNUN FİGÜRANI OLMAYIZ”
İktidarın sürecin sonuçlanmasını istemediğini vurgulayan CHP yetkilileri, “Eğer gerçekten bir sonuç isteniyorsa, Türkiye’nin kurucu partisi dışarıda bırakılmamalı ya da onu tatmin etmeyen bir yöntem izlenmemelidir. CHP’li belediyelere yönelik yürütülen operasyonları hatırlatarak, ‘Bir yandan yargının bağımsızlığına gölge düşürecek adımlar atarken, diğer yandan Abdullah Öcalan’ın ‘demokratik toplum ve barış’ olarak adlandırdığı süreci onunla birlikte yürütmek mümkün değil. İktidarın, herkesin katılımını sağlayabileceği bir süreç yürütmesi gerekiyor ki bir sonuca ulaşabilelim. Bizim talebimiz, komisyondan gerçekten demokrasi ve adalet çıkması halinde katılmak yönündedir. Cumhur İttifakı’nın kurduğu oyunun figüranı olmayı kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Sadece Kürt sorunu değil, Türkiye’deki demokratikleşme sorununa da çözüm odaklı bir süreç ilerleyecekse bu süreçte yer alırız. Süreci, Anayasa’da değişiklik yaparak Erdoğan’ı kalıcılaştırmaya yönelik bir araç haline getirmek isteyen yaklaşımların payandası olmayız” şeklinde ekledi.
“KOMİSYON SÜRECİ SAMİMİYET TESTİ”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süreci siyaseten kullanacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna yanıt veren CHP kurmayları, “İktidarın temel hedefi Türkiye’ye demokrasi getirmek ya da sorunları çözmek değil. Asıl motivasyonu kendi iktidarını korumaktır. Süreci siyaseten kullanmak istediklerini görmekteyiz. Bu komisyon süreci de aslında bir samimiyet testi niteliğinde. Ancak samimi olan biziz, çünkü ilkesel bir yaklaşım sergiliyoruz” dedi.
“İMAMOĞLU’NUN SERBEST KALMASI GİBİ BİR PAZARLIĞIMIZ ASLA YOK”
CHP kurmayları, Silivri’de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması şartıyla CHP’nin komisyona katılıp katılmayacağı yönündeki bir soruya, “İmamoğlu’nun serbest kalması gibi bir pazarlığımız yok. Biz ilkesel bir duruş sergiliyoruz. İlkelerde uzlaşmayı hedefliyoruz. Erdoğan’ın geçmişte yaptığı gibi pazarlıklar içinde olmamız söz konusu değil. Tutuksuz yargılama olursa, bu herkes için geçerli olmalı” şeklinde yanıt verdi.
“Türkiye’de demokratikleşme adımları atılması, komisyonda katılım şartlarımızdan biri olacak mı?” sorusuna ise, “‘Önce siz adım atın, biz öyle komisyona gireriz’ gibi bir tavrımız yok. Komisyonda demokratikleşmenin tartışılması gerekmektedir. Barış, katılımcı bir demokrasi ile mümkündür. Baskıyla elde edilmiş bir barışın kalıcılığı yoktur. Nitelikli çoğunluk, çoğulcu komisyon, komisyondaki partilerin temsili ve bu temsilin sonuç üzerindeki etkisi, bizim komisyonda yer alıp almayacağımızı belirleyecektir. Muhalefeti dışlayarak karar alacak bir komisyonun içinde yer almamız mümkün değildir. Komisyon, Türkiye’deki demokrasi ve adalet sorunlarına çözüm üretmelidir ki Kürt sorununda kalıcı bir barış sağlanabilsin. Eğer bizim taleplerimize uygun bir süreç gelişmezse, komisyonda kalacağımızın garantisi yoktur” şeklinde yanıt verdiler.
İbrahim Kalın ile gerçekleştirilen görüşmeye ilişkin de, “Süreç şu ana kadar parlamentonun öncülüğünde yürütülmedi. MİT Başkanı konuyla ilgili bilgilendirme yapmak üzere geldiğine göre, sürecin güvenlik bürokrasisi tarafından yönetildiği ortaya çıkıyor” ifadeleri kullanıldı.
Kurmaylar, diğer muhalefet partilerinden gelen komisyonda yer almama çağrısını da değerlendirerek, “Komisyonun kurulması gerektiğini savunan ve sürecin Meclis çatısı altında yürütülmesi gerektiğini vurgulayan partinin CHP olduğunu belirtmek isteriz. Bu nedenle, sürecin nasıl ilerleyeceğine dair bir belirsizlik içinde ‘asla yer almayız’ tutumunu doğru bulmuyoruz. Biz, kitle partisiyiz ve Kürt seçmenden de son yerel seçimlerde ciddi derecede destek almış bir siyasi partiyiz. Bu durumu Türkiye’nin önemli bir meselesi olarak görüyoruz. Koşulsuz katılmama ya da karşı çıkma tutumunu da doğru bulmuyoruz. Tutumumuz ilkesel. Bu komisyon oluşmadan önce biz zaten demokrasi ve adalet komisyonumuzu oluşturmuştuk. CHP, tarihsel tutumuna uygun bir şekilde ilerliyor. Peşinen ‘içinde oluruz’ demiyoruz. Ancak, ilkelerimizle uzlaşmazsa komisyonda yer almayabiliriz. Eğer CHP komisyonda yer almıyorsa bunun sebebi CHP değildir” şeklinde sözlerini tamamladı.
