Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, partisinin genel merkezinde gerçekleştirdiği basın toplantısında güncel konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özdağ, Cumhur İttifakı ile DEM Parti’nin oluşturduğu koalisyonun, Türkiye’yi Atatürk’ün milli, üniter, laik devlet anlayışından, Erdoğan-Bahçeli-Öcalan modeline doğru sürüklediğini iddia etti.
BAHÇELİ’NİN GEÇMİŞTEKİ SÖZLERİNİ HATIRLATTI
Bu yeni modelin, etnik ve mezhepsel kimliklerin siyasallaşmasını hedeflediğini savunan Özdağ, Anayasa’nın 66. maddesinin değiştirilmesiyle “Türkiyelilik” kimliğine geçiş yapılmasının planlandığını ileri sürdü.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 2023 yılında söylediği “İnşallah Türkiye değişmez” sözlerini hatırlatan Özdağ, Bahçeli’nin bu değişim sürecinin öncüsü olduğunu ifade etti.
Özdağ, teröristbaşı Öcalan ile yürütülen müzakerelerin durdurulmasını talep ederken, CHP’yi TBMM’deki komisyona katılmaması konusunda uyararak “DEM’in şantajına boyun eğmeyin” dedi. İYİ Parti’yi ise katılmama kararı aldığı için kutladı.
“MİLLİ FELAKET”
Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını “milli felaket” olarak nitelendiren Özdağ, bu yasanın doğayı ve tarım alanlarını tehdit ettiğini belirtti.
Kamuda tasarruf paketini samimiyetsiz bulduğunu ifade eden Özdağ, araç alımlarındaki israfı eleştirirken ekonomik krizin derinleştiğini vurguladı.
Matia Ahmet Minguzzi cinayetini de gündeme getiren Özdağ, katillerin organize suç çetelerinin bir parçası olduğunu belirtip, devletin bu çetelere karşı caydırıcı önlemler alması gerektiğini söyledi. Zafer Partisi’nin Minguzzi ailesinin yanında olduğunu ifade etti.
Özdağ’ın basın açıklamasından dikkat çeken ifadeler şöyle oldu:
“Türkiye tehlikede. Bu tespiti, sadece Zafer Partisi Genel Başkanı olarak değil, yıllarını milli güvenlik meselelerine adamış bir akademisyen olarak yapıyorum. Türkiye, Cumhuriyet tarihimizin en büyük tehdidiyle karşı karşıya.”
“BAHÇELİ’Yİ ÖNCÜ OLARAK GÖRÜYORUZ”
“28 Mayıs 2023 tarihinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez,’ demişti. Bugün yaşananların şifresi, Bahçeli’nin bu sözlerinde saklı. Değişimin Türkiye’ye vereceği zararların endişesini, ‘İnşallah Türkiye değişmez’ diyerek dile getirmiştir. Fakat, Türkiye’yi milli, üniter, laik devletten çok etnisiteli, adem-i merkeziyetçi bir modele sürükleyen bu sürecin sözcülüğünü ve öncülüğünü Bahçeli’nin yaptığını görmekteyiz.”
“KOALİSYONUN AMACI ATATÜRK MODELİNİ YIKMAK”
“Türkiye tehlikededir. Çünkü Cumhur İttifakı ile DEM’in kurduğu koalisyon, Türkiye’yi Atatürk modelinden Erdoğan-Bahçeli-Öcalan modeline sürüklemek istemektedir. Bu model, milli, üniter, laik devlet anlayışının sonunu getirecektir. Atatürk modelinin nihai olarak tasfiye edilmesi için yeni bir anayasa gereğinden bahsedilmektedir. TSK’nın vesayetinde anayasa yapılmasından şikayet edenlerin, şimdi Öcalan’ın vesayetinde bir anayasa ile ilgili rahatsızlık duymadığı ise üzücü bir durumdur. Açlıkla boğuşan Türk halkının gündeminde yeni bir anayasa yoktur. Vatandaş, buzdolabında anayasa değil; peynir, zeytin, tereyağı, yoğurt görmek istemektedir.”
“ABD BÜYÜKELÇİSİNİN ÖNERİLERİ TEHLİKELİDİR”
“Erdoğan-Bahçeli-Öcalan modeli, etnik ve mezhepsel kimliklerin siyasallaşmasını öngörmektedir. Bahçeli, bunu Cumhurbaşkanının iki yardımcısından birinin Alevi, diğerinin Kürt olması önerisiyle gündeme taşımıştır. Bu model, Lübnan ve Irak’ta yaşanan etnisite ve mezhepler temelinde şekillenmiş siyasi sistemin bir benzeridir. Bu durum, ABD Büyükelçisinin Türkiye’ye önerdiği Osmanlı millet sisteminin bir yansımasıdır. ABD Büyükelçisi, birkaç gün önce İsrail’de yaptığı açıklamada, İsrail’in çevresinde güçlü milli devletler istemediğini belirtmiştir. Bu doğru bir tespittir.
İsrail, 1984 yılından beri Irak ve Suriye gibi milli, üniter devletleri parçalamaya yönelik bir güvenlik stratejisi izlemektedir. Bu stratejiye Irak’ta ABD’yi kullanarak ulaşmış, Suriye’nin parçalanması için Esad rejiminin devrilmesine ise ABD, İngiltere ve Cumhur İttifakı’nın yönettiği Türkiye destek vermiştir. Şimdi İsrail, Suriye’nin parçalanması sürecini tamamlamak için çabalarını sürdürmektedir.”
“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ Mİ GÜNDEMDİR?”
“Terörle müzakere sürecinde, Anayasa’nın 66. maddesinin değiştirilmesi mi planlanıyor? Türk yargısı yerine Türkiye yargısı mı gelecek? Yargı, Türk milleti adına değil de Türkiye milleti adına mı karar verecek? Milletvekilleri büyük Türkiye milleti önünde mi ant içecek? Bu yeni milli kimlik, Türk, Kürt ve Arapların birleşmesine çalışıldığı bir “Türkiyelilik” mi olacak? Yerel demokrasi kılıfı giydirilerek, ülkemiz üniter devletten adem-i merkeziyetçi, özerk veya federal bir modele mi kaydırılmak isteniyor?
Bu günlerde siyasi partileri ziyaret ederek Öcalan’la yürütülen süreç hakkında bilgi veren İbrahim Kalın’ın milli devlete inanıp inanmadığını sorguluyoruz. Çünkü 2009’da Nikolas Börç’e verdiği demeçte, İbrahim Kalın, “Şahsen ulus devlet modeline eleştirel bakıyorum” demişti. Ulus devlet modeline eleştirel bakan bir akademisyen, MİT Müsteşarı olarak Öcalan ile görüşmeleri yürütüyorsa, sonunda nasıl bir ulus devlet modeli ortaya çıkabilir?
“TÜRKİYE PARÇALANMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA”
“Türkiye, hiç olmadığı kadar tehlikededir. Öcalan ve PKK’nın isteklerinin kabul edildiğini varsayalım. Nasıl bir Türkiye’de yaşarız? Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde 22 il, özerk veya federal bir Kürdistan oluşturma durumu ortaya çıkar. Türkiye, Yugoslavya, Çekoslovakya, Irak gibi siyasi ve idari olarak parçalanmış bölgelere ayrılır. Türkiye, Lübnan gibi siyasette ve bürokraside etnik kotaların oluşturulduğu bir ülke haline gelir.
PKK, DEM ve onların arkasındaki emperyalist güçlerin amacı, Türk milletini barışa ulaştırmak ya da Kürtlerin, Zazaların mutluluğunu sağlamak değildir. Emperyalistlerin hedefi, bizim kanımız ve gözyaşlarımız üzerinden Ortadoğu’da su kaynaklarını kontrol eden zayıf bir Kürdistan kurmak ve bu Kürdistan’ı İsrail’in müttefiki yapmaktır. DEM’li politikacı ve Grup Başkanvekili Sezai Temelli’nin, “Bugün bu topraklar Türkiye’nin en verimli toprakları. Buralar vaat edilmiş topraklar. Musa bütün ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi. Türkler geldiler, bu toprakları da kuruttular” sözleri, Siyonizmin hizmet
