Silivri’de Marmara Cezaevi’nde tutuklu olan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, “Ülkemizin bereketini kaçırıp milletimizi fakirliğe mahkûm eden, her kararı tek adamın ağzından çıkacak söze bırakan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni muhakkak değiştireceğiz. Halkın tamamının seçtiği tek organ olan TBMM’yi siyasetin merkezine yerleştirmek ve yargıyı yürütmenin tasallutundan kurtarabilmek için bu sistemden kurtulacağız. TBMM’de anayasayı değiştirecek büyük bir uzlaşma sağlayarak parlamenter sisteme döneceğiz. Çok az kaldı” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, T24 İnternet Gazetesi’ne yazdığı yazısında, “Bu kadar muhalefete karşı kullanıldığı bir dönem hiç olmamıştı” dedi ve devam etti:
“BU KADAR MUHALEFETE KARŞI KULLANILDIĞI BİR DÖNEM HİÇ OLMAMIŞTI”
“Alacağı her karar ve yapacağı her kanun için Cumhurbaşkanının iki dudağının arasındaki sözü bekleyen milletvekilleriyle dolu bir yasama; Cumhurbaşkanı adaylarını, parti liderlerini, gazetecileri, öğrencileri cezaevine doldurup, ülkenin birinci partisini kimin yöneteceğine karar vermeye çalışan bir yargı; ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyen Cumhurbaşkanının talimatıyla faizleri düşürüp önce enflasyonu sonra faizleri artıran bir yürütme. Kuvvetler ayrılığına, denge ve denetime, yargı bağımsızlığına, demokrasiye, adalete, liyakate, iyi yönetime, berekete ve refaha veda etmiş bir ülke. Türkiye hep böyle miydi? Değildi. Ancak bugünkü manzara çok farklı. Demokrasimizin bu kadar gerilediği, yürütmenin yasama ve yargıya bu kadar hâkim olduğu bir dönem hiç olmamıştı. Seçimle iş başına gelenler kendilerini devlet sayarken, devlet mekanizması bu kadar siyasileşip muhalefete karşı kullanıldığı bir dönemle karşı karşıyayız.”
“CUMHURBAŞKANININ GÜCÜNÜ SINIRLAMADAN…”
Peki, ne oldu da işler bu hale geldi? Cevabı açık: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. 2016’daki darbe girişiminin yarattığı siyasi atmosferi ve OHAL kısıtlamalarını fırsat bilerek yapılan anayasa değişikliğiyle Türkiye’nin yüz elli yıllık parlamenter sistemi son buldu. Gazi Meclis zayıflatıldı, yasama, bütçe belirleme ve hükümeti denetleme işlevleri zayıfladı. Gensoru ve sözlü soru imkânları ortadan kaldırıldı, Meclis soruşturmaları imkânsız hale geldi. Cumhurbaşkanı, siyasi bir partinin genel başkanı olarak yasama üzerinde kontrolsüz bir güç elde etti. Tüm bu yapısal değişikliklerle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, parlamentoyu önemli ölçüde zayıflattı. Yargının bağımsızlığı zayıflarken, devletin tüm yetkilileri bir kişinin takdirine kalmış bir karar sistemiyle atanır hale geldi. Yürütme, yasama ve yargıyı kontrol etmeye başladı, ‘süper başkanlık’ modeline geçildi.”
Berekete, refaha, adalete ve liyakate ulaşabilmek için bu tek adam rejiminden kurtulmak, demokrasiye, kuvvetler ayrılığına ve hukukun üstünlüğüne dönmek şart. Yargıyı bağımsız kılmadan, Meclis’i yeniden siyasetin merkezi yapmadan, yürütmeyi ehliyet sahiplerine teslim etmeden refaha ulaşmak mümkün değil. Gelecek seçimlerden sonra bu hedefleri tek tek gerçekleştireceğiz.
“KUVVETLER AYRILIĞINI YENİDEN TESİS EDECEĞİZ”
Milletimizi fakirliğe mahkûm eden ve her kararı tek bir kişinin sözüne bırakan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni değiştireceğiz. TBMM’yi siyasetin merkezine yerleştirecek ve yargıyı yürütmenin baskısından kurtaracağız. TBMM’de anayasayı değiştirecek büyük bir uzlaşma sağlayarak parlamenter sisteme döneceğiz. Bu geçiş sürecinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni demokratikleştirecek reformlar gerçekleştireceğiz. Yürütmenin yetkilerini sınırlayarak, yasamayı güçlendireceğiz.
Öncelikle, Cumhurbaşkanlığına bağlı kurulları kaldıracak ve bu yetkileri ilgili bakanlıklara devredeceğiz. Seçilen milletvekilleri arasından belirlenecek bakanlar yetkili olacak. Ardından, Meclis’in gücünü yeniden kazandıracağız. Kaldırılan denetim araçlarını geri getirecek ve bütçe hakkını güçlendireceğiz. Yasama süreçlerine sivil toplumun ve akademinin desteğini artıracak, Meclis komisyonlarının uzman kapasitesini geliştireceğiz. Yeni bir Meclis iç tüzüğü hazırlanacak ve muhalefetin gündem belirleme hakkı güvence altına alınacak.
“YARGIYI YÜRÜTMENİN TASALLUTUNDAN KURTARACAĞIZ”
Köklü bir yargı reformu gerçekleştireceğiz. Yargıyı tarafsız ve bağımsız, hukuku üstün, adaleti erişilebilir hale getireceğiz. Anayasa Mahkemesi’nin görev tanımını yeniden belirleyecek ve yürütme işlemlerini yargı denetimine tabi tutacağız. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısını, yargı bağımsızlığını güvence altına alacak şekilde düzenleyeceğiz. Hâkim ve savcı atamalarında coğrafi teminat ilkesini getirecek, doğal hâkim ilkesine saygı göstereceğiz.
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE DÖNECEĞİZ”
Vatandaşların düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir siyasi iklim oluşturacağız. İfade özgürlüğünü kısıtlayan düzenlemeleri değiştirecek, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının evrensel standartlara uygun kullanılmasını sağlayacağız. Sendikal hakları etkin bir şekilde koruyacak ve çalışanların örgütlenme haklarını güçlendireceğiz.
“SEÇİMLERİ ADİL VE SERBEST KILACAĞIZ”
Siyasi rekabetin eşit şartlarda gerçekleşmesini sağlamak için Siyasi Partiler Kanunu’nu gözden geçirecek, seçim güvenliğini sağlamak için YSK’yı bağımsızlaştıracağız. İktidar partilerinin seçim dönemlerinde avantaj elde etmesine engel olacağız. Siyasi partilerin mali kaynaklara ve medyaya erişiminde adaleti sağlayacak, siyasetin finansmanını şeffaflaştıracağız.
“İŞLERİ EHLİNE EMANET EDECEĞİZ”
Kamu görevlilerinin atanmasında nesnel kriterlere dayanacağız. Üst kademe kamu personeli için yapılacak mülakatlarda görüşmeleri kayıt altına alacak, sonuçlara itiraz hakkı tanıyacağız. Alt kademe kamu personeli alımlarında yazılı sınavların güvenilir komisyonlar tarafından hazırlanmasını sağlayacağız.
“MEDYAYI ÖZGÜRLEŞTİRECEĞİZ”
Medya özgürlüğünü güvence altına alacak, basın mensuplarına yönelik baskıları sona erdireceğiz. Medya sahipliğini şeffaf hale getirecek ve medya gücünün ekonomik ve siyasi nüfuz oluşturmakta kullanılmasını engelleyeceğiz. Dijital ve geleneksel medyayı kapsayan yeni bir medya yasası hazırlayacağız.
“DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUMLARI ÖZERKLEŞTİRECEĞİZ”
Güçlü, kaliteli ve şeffaf kurumlar kurmak için düzenleyici ve denetleyici kurumların özerkliğini sağlamak