Son günlerde iktidar çevrelerinde sıkça dile getirilen yeni anayasa tartışmaları, sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda pek çok soruyu beraberinde getiriyor. AKP’nin yeni anayasa için oluşturduğu komisyon, geçtiğimiz haftalarda ilk toplantısını yaptı.
Yeni anayasanın doğrudan Meclis’ten geçmesi için en az 400 milletvekilinin onayı gerektiği yasal bir zorunlulukken, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada yeni anayasanın kabulü için referandum şartı olacağını vurguladı.
‘REFERANDUMSUZ YENİ ANAYASA OLMAZ’
Uçum, yeni anayasanın TBMM’de 400 veya daha fazla oyla kabul edilse bile halkın onayına sunulacağını belirtti. Bu bağlamda, “Bu seride son olarak halkın anayasa gündemi yok iddiası üzerinde duracağız. Bu iddia, çarpıtma olmanın yanı sıra fikri yetersizliğe de işaret ediyor.” ifadelerini kullandı.
Halkın Taleplerinin Anayasal Niteliği!
Demokrasilerin normal işleyişinde halk, anayasa ile ilgili beklentilerini hukuksal bir dille ifade etmekten ziyade, siyasi, ekonomik, kültürel ve adalet konularındaki her türlü tasavvurun hukuksal karşılıklarının incelenmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Eğer mevcut yasalar bu talepleri karşılayamıyorsa, anayasal norm ihtiyacı doğuyor ve bu durum halkın anayasa talebi olarak değerlendirilmeli.
Demokratik siyasetin görevi, halkın daha adil ve iyi işleyen bir düzen isteğini, anayasa altındaki normlarla karşılanamayan talepler açısından, anayasal bir değişim ihtiyacı olarak anlamaktır.
Halkın Somut Talepleriyle Anayasa İlişkisi!
Halkın güncel sorunlara ilişkin beklentileri, gelişmiş kurallar ve kurumlar gerektiriyorsa, bunların bir kısmı anayasa talebi olarak ortaya çıkabiliyor. Örneğin, pahalılıkla mücadele için halkın talep ettiği tavan fiyat uygulaması, anayasal bir talep olarak kabul edilebilir. Ayrıca, makul ve insanca yaşama hakkı gibi talepler de anayasada yer bulabilmeli.
Halkın, geçim sıkıntısı yaşamaması için asgari geçim desteği talebi, anayasada bir hak olarak tanımlanabilir. Seçim süreçlerinde etkili olmak isteyen halk, “geri çağırma hakkı” gibi anayasal düzenlemeler isteyebilir. Bu tür talepler, yasama süreçlerinde daha fazla söz sahibi olmak isteyen halkın beklentileriyle ilişkilidir ve anayasa ile güvence altına alınmalıdır.
Bu örneklerden de görüldüğü üzere, “halkın gündeminde yeni anayasa talebi yok” görüşü, halkın taleplerinin dinamik yapısını göz ardı eden, gerçeklerle örtüşmeyen bir tespittir.
Siyasal Anayasa ve Hukuksal Anayasa!
Yeni anayasa, halkın daha iyi bir sistem arayışının temel bir ifadesidir. Bu nedenle, siyasal anayasa ve hukuksal anayasa arasında bir ayrım yapmak mümkündür. Siyasal anayasa, halkın düzen ve sistemle ilgili taleplerinin bir yansımasıdır. Bu talepler, halkın demokratik temsilcileri olan siyasi partilerin programlarında daha net bir biçimde ortaya konulmaktadır.
Halkın siyasal anayasa taleplerinin hukuksal bir çerçeveye oturtulması ve Meclis tarafından kabul edilmesi durumunda, hukuken yeni bir anayasa ortaya çıkacaktır.
Halkın Yeni Anayasa Gündemiyle Referandum İlişkisi!
Demokratik bir sistemde halk, daima daha iyisini istemektedir. Bu durum, yeni anayasanın halkın sürekli bir gündemi olmasını sağlamaktadır. Bu nedenle, Meclis’in yeni anayasayı, halkın sürekli gündemini ve onay alma zorunluluğunu dikkate alarak hazırlaması gerekmektedir. Halk, tasavvur ettiği anayasa ile Meclis’in kabul ettiği yeni anayasa arasında bir uyum sağlamak için onayını vermelidir.
Yeni anayasa, TBMM’de 400 veya daha fazla oyla kabul edilse bile referandum zorunluluğunun iki önemli nedeni bulunmaktadır: Birincisi, halkın onayıyla demokratik meşruiyetin tamamlanması gerekliliğidir. İkincisi ise, halkın siyasi anayasa tasavvuruna uygun bir hukuki metnin Mecliste kabul edilip edilmediğini denetleme hakkıdır.
Referandumsuz yeni anayasa olmaz.